Hayatta sürekli ikinci plana atılmanın verdiği garip duyguyla yine baş etmek zorunda kalıyordum. Okulda kimsenin hoşlanmadığı ama ödev yapmak gerekince mumla aradığı biri olmak bana inanılmaz acı veriyordu.
Ben istemişti insanlardan soyutlamayı ama böyle bir sonucu olacağını hic düşünmemiştim. Ki düşünsem ne olurdu ki. Olan oldu işte. İnsanlar sadece çıkarları için benimle konuşurdu ve bu böyle de kalacaktı.
Düşünceleriöden kendimi ayırdım ve maçı izlemey başladım. Beden dersinin tipik olayı idi futbol maçı. İki sınıf bir olur maç yapardı. Kaybeden kazananın dediği üç şeyi yapmak zorundaydı. Okul geleneği gibi bir şeydi bu erkekler için.
Maç her zamanki gibi bizim sınıfın üstünlüğü ile devam ediyordu. Devam etse de karşı takım üst devrelerdendi. İki zorlasalar bizim çocukların pestili çıkardı.
'Ya dengesiz herif. Çok pardon ama sen ne bok yemeye duruyorsun o kalede!'
Arda yedikleri golün verdiği sinirle kalede duran Samet'e sövmeye başladı. Hayır yani anlamıyorum sınıfın en iri ve hareket etmesi zor adamını kaleye koymaktaki amaçları ne ki. Maşallah Samet benim 5 katım kadar, o hareket edene kadar ben burdan kalkar o topu karşılarım.
Üst devreler yine yenecek olmanın verdiği rahatlıkla bizim salakları oyalamaya başladı. Ve geriye kalan 10 dakika bizimkilerin topu üst devrelerden almaya çalışmasıyla geçti. Sonuç bizim sınıf 3 - karşı takım 4.
Maç bitince iki takımda soyunma odasına geçti. Bende yapacak bir şeyin kalmamasının verdiği acıyla salona doğru yol aldım. Tam salona girecektim ki bizin sınıfın yellozu Emine'nin sesini duydum.
'Kızlaaaar. Ay Efe'yi gördünüz mü? Yine yakışıklı yine yakışıklı. O çocuğun benle çıkması için neleri vermezdim.'
Ve manasız kahkahalar. Kızım bir kere senin isminde hayır yok. Emine diye yollu ismi mi olur. Ne bileyim Merve olur, Dilara olur ama Emine olmaz yani. Burdan kaybediyorsun sen.
Daha fazla muhabbet dinlemek istemediğim için hemen salona girdim ve sıraya geçtim. Zaten iki dakika sonra hem erkekler hemde hoca geldi. Yoklama alındıktan sonrada erkekler iddiayı konuşmak için üst devrenin yanına, kızlar da bu bahaneyle Efe'yi kesmeye gittiler. Ben de her zamanki gibi sınıfa.
Teneffüsün sonunda Arda ve tayfası homurdanarak sınıfa geldi. Hepsinin yüzü beş karış asılmıştı. Ne olduğunu çok merak etmiştim ama sormaya yüzüm olmadığı için sustum.
'Lan bebelere bak. Aramızda bir yaş var lan bir yaş. Ne demek bu yaptıkları.'
Zaten fazla da merak edememiştim.
'Ulan kendini beğenmeye gelir misin! Ben sana son maddeyi haftaya maçta söyleyeceğim. Bu herifin götünü kızlar kaldırıyor abi.'
'Şaka maka haklı lan. Hani anlayorum bir günlük yemek masrafı tamam, hatta önümüzdeki 3 haftanın halısaha masrafı da kabulüm. Ama ne demek üçüncü haftaya.'
Üst devrelerin cidden yaratıcı olduğunu anlamış olduk. Adamlar baya harçlıklarını bizim salaklardan çıkarmış. Yazık ya. Ama şu üçüncü maddeyi bende merak ettim.
'Ay Efe mii... Ne laf ediyosunuz siz ona. Siz o kadar yakışıklı değilsiniz bu yüzden ona laf edemezsiniz. Taaam mı? '
Ya kızım. Ben sana diyorum ki isimden kaybediyorsun, sen gelmiş yollu yollu hareketler yapıyorsun. Ayıp. Cidden ayıp.
'Emine iki dakika kapar mısın çeneni. Yakışıklı diye her istediği olamaz beyefendinin.'
Arda bizim sınıfın en yakışıklı çocuğu olarak bu lafa bozulmuştu yine. Allah var şimdi baya yakışıklı ama kızlar 'Efeeegege' diye böğürdükleri için pek şansı kalmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN
ChickLitBu aşk varya aşk. Seni öyle bir anda öyle bir yerden vuruyor ki şaşıp kalıyorsun. Ne mekan, ne zaman, ne de insan tanımıyor. İster 5 yaşında ol, ister lisede ol, istersen ölüme gün say.