Bolum 1

254 22 5
                                    

Merhaba adım Güneş inan. Ondokuz yaşındayım. Kumral ama bir o kadarda sarıya kaçan saçlarim var. Saçlarımın pek uzun olduu söylenemez. Varlıklı bir ailenin tek çocuğuyum. Durumumuz gayet iyi özel okula gidiyorum. Ailemin benle ilgilendiği pek söylenemez. Çocukluğumdan beri bu böyle. Her şeye sahibiz,mutluluk huzur saadet hariç. Ne babam nede annem bana sevgi gösterilerinde bulunur. Ondokuz yıl boyunca bir kere bile bana "seni seviyorum " dediklerine şahit olmadım. Onlar sadece benim biyolojik annem ve babam. Harika veya çok mutlu bir yaşam sürmüyorum. İzmirden istanbula taşındık yaklaşık bir ay oldu. Nakil işlemlerini hallettik ve burada ki bir koleje kaydoldum. İki gün sonra okullar başlıyor. Bu zamana kadar derslerimde başarılı bir kız olmadım bundan sonrada olacağımı sanmıyorum. Ama her sene ''saygıdeğer '' babam ve soyadımız sağolsun derslerimi başarıyla geçiyorum. Çünkü Selim İnanin kızı olmak öyle gerektiriyor. Hiç bir zaman gezip tozan,alışveriş delisi, güzelliğine önem veren kızlardan olmadım. İçine kapanık asosyel tiplerdendim. Zaten sık görüştügüm tek bir arkadaşım vardi Hira. O da artık İzmirde kaldı. Yani anlayacağınız yalnızım koskoca İstanbul da.

Güneş 'ten

''Güneş hanım hadi kalkın artık okulunuza geç kalacaksınız.'' 

''Tamam emel kalkıyorum bir uyutmadın''

''Güneş hanım selim beyin talimatı okulunuza geç kalmamanız gerekiyor. Aşağıda kahvaltı hazır buyrun geçin isterseniz.''
''Tamam sen çık. Ben şimdi geliyorum.''

Emeli de gönderdikten sonra kalktım yataktan. Bir çırpıda o iğrenç okul formalarını giyip hazırlandım. Aşağıya kahvaltıya indim ve bir ''İnan'' ailesi klasiği olarak annem ve babam erkenden ise gitmiş bense herzaman ki gibi kahvaltı sofrasında yalnız kalmıştım. Bunları daha fazla düşünmeyerek kahvaltımı yapıp beni okula bırakması için şükrü abinin yanına gittim. Arabaya binip okul yoluna doğru harekete geçtik. Ben arabada telefonumu çıkarıp herzaman ki gibi oyalanmaya başladım. Şükru abinin bana seslenmesiyle okula geldiğimizi anladım ve şükrü abiye teşekkür edip okula doğru yürümeye başladım. Okul gerçekten güzel bir mimariye sahipti. Bayaği büyüktü. Okul bahçesinden geçip okulun binasının içine girdim. Müdür odasını bulmak adına sağa sola bakınıyordum ki tam o sırada ayağım takıldı ve düştüm. Tam yere kapaklanacaktım ki bir çift güçlü kolun beni belimden yakaladığını hissettim. Doğrulduğumda karşımda böyle birini bulabileceğimi aklımın ucundan dahi geçirmezdim. Aman Allahım bu tam bir meteordu. Açık kumral dağınık saçları, soluk yeşil gözleri beyaz teni ve o keskin yüz hatlarıyla harika görünüyordu. Çocuğu görünce adeta nutkum tutulmuştu. Son anda durumu toparladım ve kendime çeki düzen verip çocuğun kollarından ayrıldım. Bir müddet birbirimize baktıktan sonra ben ağzımı açtım ve

''şey ben teşekkür ederim beni düşmekten kurtardığın için.''

Diyip yüzüme en samimi gülümsemelerimden birini yerleştirdim. Çocuk bana bakıp yarım ağız bir tebessümle
''Önemli değil ama dikkat et bir daha ki sefere yanında ben olmayabilirim yeni.''

Deyip göz kırptı O kadar mı belli oluyordu yeni olduğum. Her neyse bunu daha sonra düşünmeliydim. Şoktan geçte olsa kendimi kurtarıp müdürün odasını aramaya başladım. Daha sonra aklıma gelen fikirle yanımdan geçen kızlardan birini durdurup müdürün odasını sordum. Kız tarif ettikten sonra kıza teşekkür edip müdürün odasına gittim. Kapıyı tıklatıp içeriye girdim müdüre sınıfı sorup öğrendikten sonra sınıfı aramaya başladım biraz geç olsada sonunda bulmuştum ve ders çoktan başlamıştı. Bunu pekte önemsemeyerek sınıf kapısını tıklattım ve içeriye girdim. Ben içeri girer girmez bütün gözler bana döndü tek bir göz hariç. Bu oydu bugün beni düşmekten kurtaran çocuk. Ama neden bana bakmıyordu? Ben bunları düşünürken hocanın sesiyle irkildim. Sınıfa kendimi tanıttım ve hocanın gösterdiği yere geçtim.Arka sıralarda bir çocuğun yanıydı. Çocuk yakışıklıydı. Çenesinin ordaki beni keskin yüz hatları ve koyu kumral saçlarıyla harika bir yüze sahipti. Yüzü benimkinden bile pürüzsüzdü. Çocuğun yanına oturdum. Yanına oturur oturmaz çocuk bana doğru döndü ve

''Merhaba ben Rüzgar. Rüzgar Gürsoy tanıştığıma memnun oldum .''

Dedi ve elini uzattı. Bende kendimi tanıtıp tam rüzgarın elini sıkacaktım ki bir göz ilişti gözlerime bana rüzgara ve ardından birleşmek üzere olan ellerimize baktı. Sonra öfkeli bir şekilde rüzgarın gözlerinin içine baktı. Ve kafasını hızla çevirdi ne olduğuna henüz anlam verememiştim ki rüzgarın seslenişiyle rüzgara döndüm. Ardından elini sıktım ve önüme döndüm. Bütün ders boyunca ikimizde konuşmamıştık. Bende bütün ders o soluk yeşil gözleri düşünmüştüm ve o anlam veremediğim öfkeli gözleri .





İçerik ve konu değiştirilmeden imla yazım hataları düzenlenmiştir.

GECENİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin