Bölüm 11

28 2 0
                                    

Silahlı saldırıya uğramamızın ardından saatler geçmişti. Toprakla birlikte kafamızı dağıtmak amaçlı sahile inmiştik lakin sahilinde pek etkili olduğu söylenemezdi. Bize bunu kimin ya da kimlerin yaptığı hakkında en ufak bir fikir sahibi bile değildim. Olmak içinde uğraşmıyordum. Öylece oturmuş Toprağın bana aldığı pamuk şekeri yiyordum. Toprağa baktığımda bu durumu pekte önemsemediğini fark ettim. Eline telefonunu almış ve tam konsantre oynadığı oyuna bakıyordu.

''Gerizekalı bırak şu oyunu da düşün. Kim bize niye silahlı saldırı yapıyor oğlum. Bak sinirlendim yine.''

'' Lan bana diyene bak. Yarım saattir küçücük pamuk şekeri yemeye uğraşıyorsun. Ayrıca ne bileyim kızım ben. Kim yaptıysa yaptı fazla takma kafana.''

''Toprak ya cidden bazen kafa tasının boş olduğunu düşünüyorum. Ne demek fazla takma kafana ya. Ölüyorduk lan ölüyorduk. Farkındaysan ben her gün silah kullanan ve her gün silahlı saldırıya uğrayan biri değilim. ''

''Bende değilim.''

'' Bu arada o silah sende ne arıyor? ''

''Babamın ruhsatlı silahı. Arabada kalmıştı bende ne zamandır veremiyordum.Bu olaydan sonrada vereceğimi düşünmüyorum. Yanımda senin gibi bir bela varken ne zaman lazım olacağı belli olmaz.Ayrıca iyi kullandın silahı maşallah sanırsın yılların ustası. Aferin benim kızıma. ''

Son dedikleri suratımda bir sırıtışa sebep olurken bunu sergilemekten kaçınmadım.

''Toprak ya ellerim şeker oldu üstüne sürsem sıkıntı olmaz değil mi ?''

'' Hele bir sür gör bak ne oluyor güzelim.''

Suratımda kocaman bir sırıtmayla ellerimi havaya kaldırdım ve toprağın pahalı gözüken üstüne sürdüm. Toprak kocaman olmuş gözlerle bir bana bir üstüne bakarken kahkaha atarak koşmaya başladım. Toprakta anında harekete geçmiş olacak ki arkama baktığımda Toprakla aramızda az bir mesafe gördüm. Ben kahkahalarla koşarken Toprağın arkamdan homurdanmalarını ve ettiği küfürleri duyabiliyordum. Bu benim daha büyük kahkahalar atmamı sağlarken çevredeki insanların bize uzaylı gibi bakmasına neden oluyordu. Artık bacaklarım ve ciğerlerim iflas ederken hafiften duraksamaya başladım. Ve tam olarak durduğumda ellerimi havaya teslim oluyorum der gibi kaldırıp konuşmaya başladım;

'' Tamam tamam teslim oluyorum. Özür dilerim söz sana yenisini alacağım. ''

Toprağa baktığımda gülerek yanıma yaklaştı ve

''Gel buraya aptal''

Ben ne olduğunu anlayamadan beni göğsüne doğru çekti ve kollarını bana doladı. Bu beni gülümsetirken konuştum;

'' Hadi gidelim artık. Bugün çok yoruldum.''

Toprak beni onaylar tarzda mırıltılar çıkarınca arabaya doğru yürümeye başladık. Saatin kaç olduğuna bakmak için telefonumu çıkardığım sırada ağabeyimin beni iki kere aramış olması dikkatimi çekti. Geri aradığımda üçüncü çalışta açtı;

'' Güzelim ne yapıyorsun?''

''Ne yapayım ağabey. Sahilde dolaşıyoruz toprakla beraber. Sen ne yapıyorsun?''

'' Bende dışardayım dolaşıyorum. Müsaitsen bu gece dışarı çıkalım mı diye sormak için aramıştım. Biraz vakit geçiririz. ''

'' Olur ağabeycim bende senle konuşmak istiyordum zaten. O zaman ben eve geçince hazırlanırım. İşim bitince sana haber veririm konum atarsın bana ben kendim gelirim.''

''Tamam güzelim. Görüşürüz.''

''Görüşürüz.''

Ağabeyimle derin konusunu konuşmak istiyordum. Hazır yeniyken konuşup aradan çıkartsam iyi olacaktı. Arabanın yanına vardığımızda kapıyı açarak içeri kendimi attım. Oturduğumda anlıyordum ne kadar yorulduğumu. Toprakta yerine yerleşti ve sürmeye başladı. Radyoya uzandım ve düğmesine bastım. Sakin bir şarkı çalıyordu. Ben arabanın verdiği rahatlık ve müziğin huzuru ile koltukla bütünleşirken göz kapaklarım kapanmaya başlamıştı.




GECENİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin