Her zamanki gibi klasik bir sabahtı. Her sabah olduğu gibi yine beni benden 2 yaş küçük kardeşim İnci uyandırmıştı.
"Günaydın ablammmm."diyerek yanağıma sulu bir öpücük bıraktı.
Ben de onu yatağa yanıma çekerek yanağına sulu bir öpücük kondurdum elleri ile yanağını silerken ofluyordu. İşte bizim her sabahımız böyle geçiyordu. Bu arada ben kendimi tanıtmadım pardon hemen tanıtayım:
Ben Uzay Kahraman. Emre Kahraman'ın büyük kızıyım. Daha 18 yaşındayım. Bu sene lise son sınıfım tahmininiz üzere. Mutlu bir hayatım var her zengin gibi ailemle de problemlerim yok annem ve babam 20 senelik evliler şimdiye kadar bir kez kavga ettiklerini görmedim. Bu güzel bir şey neyse işte yanımdaki de kardeşim İnci. İnci daha 16 yaşında yani lise 2. sınıf. Bazen onun yerinden olmak istiyorum ne güzel üniversite sınavına daha 2 senesi var. Ben düşünürken İnci'nin kolumu dürtüklemesi ile irkildim
"Abla ne düşünüyordun bu kadar derin?"
"Yok bir şey hadi kahvaltı hazırdır annem birini göndermeden aşağı inelim."
"Peki tamam. O zaman ben çıkıyorum sen üzerine bir şeyler giy inersin."
"Tamam."
İnci odadan çıkmıştı bende dolabımın yanına giderek üzerime siyah deri tayt üzerine de beyaz kazağımı giydim. Siz ne sandınız zenginim diye üzerime kısacık abiye kılıklı elbiselerden giyeceğimi falan mı? Kusura bakmayın ben güzel olmak için oramı buramı donduramam. Hazır olduğumda telefonumu arka cebime koyarak odadan dışarıya çıktım.
Merdivenleri üçer beşer inerken aklıma gelen ilk şarkıyı söylemeye başladım Halil Sezai=İsyan.
Sonunda salona indiğimde şarkının geriye kalan sözlerini hatırlayamadığımdan dolayı susma ihtiyacı hissettim. Annem masanın bir ucunda babam bir ucunda oturuyordu. Annem her zamanki gibi elinde tablet magazin haberleri okuyor babam ise elinde gazete ile siyaset haberlerine bakıyordu. İnciye döndüğümde çoktan kahvaltı tabağını bitirmiş ikincisini dolduruyordu ona inanmayan gözlerle bakarak kafamı tekrar anneme çevirdim hızla yanına koşarak yanağına bir günaydın busesi kondurdum babam gazeteden kafasını kaldırıp yanağını uzatınca hızla ona doğru ışınlanıp onun da yanağına bir buse kondurdum ve kardeşimin yanındaki yerimi aldım.
Herkes uğraştığı işe geri dönerken ben de kahvaltı tabağıma gömülmüştüm o sırada babamın öksürük sesi ile herkes kafasını babama çevirmişti.
"Kızlar sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyoruz."
Annem hemen atladı.
"İstersen ben söyleyeyim hayatım?"
Babam onaylar bir tavırla elini anneme doğru uzattığında annem sözü çoktan devralmıştı.
"Babanızın ortağı Mert Beyi ve eşi Ebru Hanımı tanıyorsunuz değil mi kızlar?"
Tanımaz olur muyuz hiç hani şu büyük oğlu uyuz olan Mert Bey. Tabi bunu dışımdan söyleyemediğim için İnci ile birlikte kafa sallamakla yetindim.
"Artık onlarla aynı evi paylaşacağız anlayışlı ve uslu kızlar olup herhangi bir olay çıkarmayacağınızı umuyor size güveniyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zengin Çocuklar
عاطفية"Ne demek artık babanım ortağı ile aynı evde yaşayacağız?" Annem bana sıcak bir gülümseme göndererek cevap verdi: "Kızım baban böyle istiyor hem iki oğlu da var sıkılmazsınız ne güzel geçinir gideriz." Ne! "Ne demek iki oğlu var yaa size inanamıyoru...