2. Bölüm

66 10 2
                                    

Abartılı bi şekilde esnediğimde Nicolas gözlerini açtı ve bana gülümsedi.
"Nicolas bugün okula benimle gelmek ister misin?"
"Olabilir." Çok tatlı konuşuyordu.

Odama gidip üzerimi değiştirdim. Kahvaltıya indim. Burnuma krep kokuları geliyordu. Şimdi o krepin üzerine bi nutellaa.. Imm.. Enfes. Hemen eski yerime oturdum. Nicolas daha kahvaltıya inmemişti. Galiba hazırlanıyordu. Annem krepleri önüme koyduğunda, Nicolas'ı merdivenlerde gördüm. Gülümsedi ve "Günaydın." dedi. Bende ona karşılık verdim. Güzelce kahvaltımızı yaptıktan sonra okula gitmek için yola koyulduk. Okul mesafesi yakın olduğu için yürüyordum her gün. Nicolas olunca da böyle olacaktı.

Kapıdan içeri girdiğimizde, çoğu kız Nicolas'a gözlerini dikip, ağızları bir karış açık bir şekilde bakıyorlardı. Benim arkadaşlarım ise bana şaşkın bakıyorlardı. E yani; okulda arkadaşlarım sınırlıydı. Erkeklerle de pek konuşmazdım. Şaşırmaları normal.

Yanıma en yakın (!) arkadaşım Selin geldi. Hayretler içinde bakarken konuşmak aklına gelmiş gibi;
"Selam. Ben Selin ve sende?" Nicolas'ın pek hoşuna gitmiş gibi değildi. Galiba böyle bakılmasına alışkın değildi. Bir süre yüzüme baktı ve Selin'e dönüp
"Ben Nicolas." dedi o meşhur kısa konuşmalarını yaparak. Ama benimle tanışırken ki gibi gülümsemiyordu. Bu da hoşuma gitmişti.

Dersler hızla devam ederken, ilk defa kendimi okulun gözdesi gibi hissediyordum. Farketmem uzun sürmüştü fakat bana değil, yanımdaki tatlı çocuğa bakıyorlardı. Selin'le oturmamıza rağmen bir kerede ben onu satıp, Nicolas'la oturmuştum. Pek hoşnut olduğu söylenemezdi. Yanında Nicolas'ı istiyordu. Ben böyle düşüncelere dalmışken Nicolas bana bakıp gülümsedi.
"Noldu Nicolas?"
"Arkadaşların gibi olmadığın için şanslıyım." İlk defa bu kadar uzun cümle kurmuştu. Buna mı sevinsem, arkadaşlarım gibi olmadığımı anladığı için mi sevinsem bilemedim. Bu sefer ben gülümsedim, gülümsedi.

~~~

Okul bitmişti ama bende bitmiştim. Nicolas'a bütün okulu gösterdim. 9. sınıftan 12. sınıfa kadar. Manyak ya bütün sınıflara girdik. Ben kızdıkça eğleniyordu. Ama onun eğlenmesini izlemek çok keyifliydi.

Eve gelmeden önce bir parka oturduk. Salıncakta sallanan çocuklardan, kum parkında arkadaşlarıyla eğlenen çocuklara kadar hepsini inceledim. Ve düşündüm ki; çocukken mutluymuşum.
"Niye öyle daldın, Beste?" Eski anılarım aklıma gelmişti.
"Nicolas, baksana ne kadar mutlular. Ben de küçükken öyleydim. Bir arkadaş grubumuz vardı. Birbirimizi koruyup kollardık. Ama içlerinden en yaramazını sevmiştim." durdum. Devam etmeli miydim?
"Hadi Beste, bana anlatabilirsin." Güldüm. Ona güveniyorum, bir 'yabancı'ya.
"1 yıl sevmiştim. Tam 1 yıl olduğu zaman ona söylemiştim. Çocukluk aklı işte. Sever sanmıştım. Ama bana fazla çocuksu olduğumu -halbuki o zamanlar çocuktuk!- ve güzel olmadığımı söyledi." Gözlerim dolmuştu. Güzel olmadığımı söylemeleri canımı acıtırdı. Gözümden akan bir iki damla yaşı elleriyle sildi.
"Sen güzelsin. Çok güzel. Papatyalardan bile güzel gülüşün var senin. Onun için bile sevebilirim seni." Ne demekti bu? Cevap vermedim. Arkadaşça bir şeydir diye kapadım konuyu.

Annem aradı ve eve gittik. Güzel yemekler vardı fakat pek iştahım yoktu. Masaya oturmadan direk bahçeye geçtim. Çimlere uzanıp kulaklıklarımı taktım. Bir süre sonra yanıma Nicolas geldi. Kulaklığımın eşini alıp, benimle beraber dinlemeye başladı. Öylece orada uyuyakalmıştık zaten. Sabah tekrar boyun ağrısıyla uyanmıştım fakat, buna değerdi.

~~~

Okul saatinde kalkamadığımız için 1. Dersi kaçırmıştık. Hemen kalkıp üzerimi değiştirdikten sonra Nicolasla beraber okul yoluna koyulduk.

Selin Nicolas'a gene sırnaşmaya başlamıştı. Hayır, bu kız gene mi sevgilisinden ayrılmıştı. Boşlukta kalmıştır kesin.
"Selin, benimle gelir misin?" İsteksizce kalktı. Nicolas'a göz kırptım ve yanından ayrıldık.
"Sevgilinden mi ayrıldın?" Kahkaha attı. Sürtük!
"Benim sevgilim mi olur Allah aşkına? Sadece yeni hedefim Nicolas." Ona kötü kötü bakınca
"Senin hiç şansın yok. O yüzden devreye ben giriyorum canım. Bir erkeği etkilemek için güzellik önemli kusura bakma sende bunu göremeyorum Bestecim." Senin Beste diyen dilini var ya. Burada 'Bitch please, I'm perfect!' Diye bağırmamak için zor tuttum kendimi. Ama artık bu sondu. Yetti. Bende patladım.
"Asıl senin hiç şansın yok Sürtük! Güzel olmayabilirim fakat Nicolas beni güzel olarak görüyor. Sakın bir daha seni Nicolas'ın yanında görmeyeyim Selin!" Kahkaha attı tekrar.
"O seni üzmemek için demiştir. Sen de ne bulsun Allah aşkına?! Sizin evinizde kaldığı için demiştir. Ben varken sana noluyor kızım! " İşte bu son noktaydı.
"Beni artık küçük görmenden bıktım! Anlıyor musun?! Sana ihtiyacım yok. Uzun bir süre dayandım fakat bu kadarı yeter ve artar anlıyor musun?" Sinirlenmişti. Fazlasıyla.
"Ben yokken ne kadar aşağılanıyordun biliyorsun değil mi? Ben varken sana kötü davranmayı bırakmışlardı. Kendine gel kızım! Ben yoksam bir hiçsin!" Bu son noktaydı. O son sözden sonra bahçede bir tokat sesi yankılandı. Ben; Beste birine elimi kaldırmıştım. O ezik kız, bir şeyler başarmaya başlamıştı. Selin bana şaşkın ve öfkeli bir şekilde bakarken herkes etrafımıza toplanmıştı. Arkama baktığımda Nicolas'ın şaşkın bir şekilde bana baktığını gördüm. Hızlı bir şekilde okuldan çıkacakken arkama baktığımda; bana öfkeli bir şekilde bakan kalabalık öğrencilerin ortasında, şaşkın ve küçümseyici bir şekilde bakan eski en yakın (!) arkadaşım ve bankların orada bana hüzünle bakan bir Nicolas bırakmıştım.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin