Ben sesimin biraz sert tonuyla direk sormuştum soruyu fakat Çınar sakindi ve beklemeden düşünmeden "hiçbir şey saklamıyorum" dedi. Gerçi saklıyor olsa bile ben niye karışıyordum ki. Annesi babası değildim, sevgilisi hiç değildim. Sıradan bir arkadaşıydım. Daha başka ne olabilirdi ki. Zaten onun sevgilisi vardır mutlaka böyle biri boş kalmaz genelde diye düşündüm.
"Ya ama ben senin hakkında hiçbir şeyi bilmiyorum" dedim biraz mızmızlanırcasına.
Bir anda " ne bilmek istersin" demez mi ? Dedi gerçekten. Bende şaşkınca donakaldım. Bir insan hem karşısındakini tanıyıp bilmek isteyip, hem de ne bilmek istiyorsun sorusuna cevap mı veremez. Oluyormuş ya dert etmeyin.
Utancımdan gittikçe pempeleşiyordum. Nereden böyle gizemli şeyler çıkarmıştım. "Al Öykü aferin oldu mu ? Çocuğa tuhaf gözükmekten başka bir şey elde edemedin" diye iç sesimle boğuşurken " ee hadi hem bilmek istiyosun hemde cevap vermiyosun diyerek benimle iç sesimi ayırdı. Haklıydı banada birisi gelip böyle dese hatta ben tersleyebilirdim. Utancımdan pembenin en son tonuna gelince dayanamayıp eve koşmaya çalıştım. Çınar her ne kadar yine "Dikkat et" söylemleri yapsa da ben Hoşçakal diye bağırıp içeri girdim. Kapıyı kapattım ve kapıya yaslandım. Biraz bekledikten sonra koltuğuma,eski yatış pozisyonuma geçtim.
Saatlerdir koltukta ya telefonla yada laptop, televizyon aracılığıyla sıkıntımı engellemeye çalışıyordum fakat bi süre becerebilmiştim. Benim gibi sosyal birinin bu kadar evde kalması elbette sonunda sıkıntıyı doğuracaktı.
Birkaç gün boyunca ayağım yüzünden böyle koltukta geçirdim günlerimi. Fazla ciddi bir şey olmadığı için 2 güne geçti ve eski haline geldi. Ayağımın ağrıları geçtiği için mutlu ve sorunsuz bir şekilde uyandım. Yüzümü yıkadıktan sonra gardrobumun başına geçip ne giymem gerektiğini düşündüm. Çınar iyi olduğumu ve ayaklandığımı öğrendiğinde mesaj attı ve bugün sabah kahvaltı planımızı uygulayalım dedi. Bende itirazsız zevkle kabul ettim. O yüzden hazırlanıyorum zaten şimdi . Üzerime askılı tek renk bir bluz giydim. Altıma da şu rahat kot şeklindeki tayttan giydim. Ayakkabı olarakta seçimimi Vans'tan yana kullandım.
Hazırdım.
Zaten kahvaltıyı beraber yapacağımız için direk evden çıktım. Site kapısında dışarı çıktığımda Çınar köşede bekliyordu. Yine her zamanki tarzıyla çok tatlı gözüküyordu.
"Çınar" dedim bir şey isteyen ses tonuyla.
"Efendim ufaklık ne istiyorsun yine" dedi şakadan oflar gibi yaparak.
"Ya benle Nisan birbirimizi çok boşladık bu ara. Bugün o evde, bir planı yok o yüzden diyorum ki kahvaltıyı yaptıktan sonra eve geri dönsek ?" Dedim tatlı tatlı bakarak. Oda bu bakışımı farketmiş olcak ki.
"Bakışlarına dua et sen yoksa bırakmazdım" dedi. Gitgide alışıyordum ona. Bunun sonu inşallah kötü bitmez.Kahvaltımızı yaptıktan sonra eve döndük. O henüz nerede oturuyor sitenin içinde hangi ev onu bile bilmiyordum. Sadece akrabaları varmış burda teyzeleri. Yazlıkları ortakmış beraber kalıyolarmış. Ondan bahsetmişti bir ara...
Eve girdim ve Nisan'a seslendim.
"Nisaann hadi bugün bi şeyler yapalım beraber"
"Ne yapalım kuzucuk" diye karşılık verdi.
"Her zamanki gibi sarmaşdolaş film izleyelim"
Çook beğenmiştim bu fikri " Harika " diye bağırdım bir anda .
"Tamam ya hadi sen filmi seç " dedi. İkimizde yatağa sığıştık koyun koyuna sarıla sarıla film izledik. Özlemiştim arkadaşımı...
Fazlasıyla özlemiştim...
Çınarla olmakta , Nisanla olmakta beni çok mutlu ediyordu.
İnsanın yanında sevdikleri varken hayat çok güzel geliyor.
Bu bölüm hem kısa hem geç geldi biliyorum. Daha fazla lafı uzatmayacağım. Okuduğunuz için teşekkürler 😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öykü
Romance18 yaşında şu ana kadar hayatında deprem etkisi olmamış bir kız... Her şey gizemli aşkının ortaya çıkmasıyla başlıyor. Bu ; okurken kendinizi bulabileceğiniz , hayallerinizdeki karaktere " İşte tam da bu" diyebileceğiniz bir hikaye , hikaye...