Doğrusunu söylemek gerekirse parayı falan unutmuştum. Çünkü can derdi, her şeyden önce geliyordu. Hele zavallı arkadaşım tir tir titriyordu. Namluları beynimize çevirip bizi aşağı indirdiler.
Önce gözümüzü ve ellerimizi bir güzel bağlayıp, paraları ve altınları aldılar. Tabancanın namlusu ensemizde duruyordu. Aksi bir hareket yapacak olsak, hiç acımadan bizi oraya sererlerdi. Bunlarda merhamet olur muydu? İçlerinden birisi:
-Muhtar, dedi. Bu güne kadar köylünün sırtından kazandığın paraların keyfini çıkarıyordun. Birazını da bize vermeye kızmadın değil mi, diye alay ediyordu.
Elhasıl, olan olmuştu hocam, ama felaketin büyüğünden habersiz, sabahı bekledik.
Canımızın kurulduğuna şükrederken "Keşke kurtulamasaydık da bugünleri görmeseydik" diye feryat edeceğimizi nereden bilecektik? Keşke daha işin başında beni öldürmüş olsalardı da o acıları yaşamasaydım.
Hikâyesiyle içimi yakan adamı seyrediyordum. Gözlerindeki yaşlar sellere dönmüş; buruşmuş dudakları, hüzünlü, kıvrım kıvrımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Başlangıç mı?
Ficción Generaluzun süredir yazmaya merakım vardı. deneme tarzında hikayeler . . yaşanmış veya yaşanması mümkün olaylar.. anılar. . her telden.... çok yakında...