İhanet (9.bölüm)

109 43 2
                                    

İçinden kaynayıp gelen hıçkırıklara mani olamıyordu. Dudaklarından kelimeler bölük pörçük dökülüyordu. Elini yumruk yaparak:
"Hain herifler!" diye vurdu, önündeki koltuğa. "Yaktınız, beni mahvettiniz. İnşallah Rabbim de sizleri yakar."
Bir çocuk gibi içini çekerek yüreğini saran ateşi bastırmaya çalışıyordu. Buruşuk mendiliyle, gözlerini ve burnunu sile sile bir hal olmuştu.
-Eve gittik ki kıyamet koruyor, diye bıraktığı yerden konuşmasına devam etti. Bizim çıkışımızdan sonra bir grup hain evi basmışlar. Du köyün biraz dışındaydı. Köylü duyana kadar olan olmuştu. Silahlarını çekip para demişler, altın istemişler.
Bulamayınca da tek evladım olan on yedi yaşındaki aslan gibi oğlumu ve yirmi yıllık eşimi hunharca katletmişler. Kurşunlarla delik deşik edilen vücutlarını kan gölü içine yığılmış vaziyette gördüğümde, nasıl çıldırmadığıma hâlâ hayret ediyorum.
-Yakaladılar mı, diye sordum, hayret ve şaşkınlık içinde...
-Ne çıkar evladım, dedi. Yakalandılar, ama ölen geri gelir mi?
-Ya öğretmeniniz ne oldu?
-Onu da yakaladılar, şimdi nerededir bilmiyorum. Zavallı kızcağızın da hayatını mahvetti. Yavrucagi neler yapmaya zorladıysa, dayanamayıp kendimi asmış.
Hayret ve dehşet içinde dinlediğim bir meslektaşımın bu ihaneti karşısında yüreğim parça parça olmuştu. Kayseri otobüs terminaline indiğimde hâlâ titriyordum. Nur yüzlü muhtarın yolu daha uzundu. Bense, Hatay istikametine gidecektim. Ayrılırken elimi ciddiyetle sıkıp:
-Güle güle öğretmen bey oğlum, dedi.

Bir Başlangıç mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin