Yine erken geldim. Yavaş yavaş ışıklı merdivenlerden çıkıyorum. Bu koridoru seviyorum. Küçükken yaşadığım siteyi hatırlatıyor bana. Topuklu ayakkabılarımı seviyorum. Bu hayata sahip olabilmek için çok uğraştığımı ve bu hayatı hakettiğimi hatırlatıyor adeta. Sonunda ofisimdeyim. Camlar açıp güneşi selamlayan çiçeklerime su veriyorum. Ve bu güzel şehrin manzarasına bir kez daha bakıyorum. Hayatımı seviyorum. Tüm bu soğuk şehre beni anlamayan insanlara rağmen seviyorum. Ailemi özlüyorum. Ait olduğum ülkeyi özlüyorum ama bu hayatı ben seçtim. Bu hayat için gençliğimden vazgeçtim. Çok çalıştım ve şu an buradayım. Ofisimin tuvaletinde kendime bakıyorum. Yorgunum.
----------------------
Makyajımı yapmaya başlıyorum. Her gün olduğu gibi yorgunluğumu ve yanlızlığımın yüzümdeki tüm kalıntılarını ustalıkla kapatıyorum. Masama geçiyorum. Bu gün önemli bir görüşmem ve şirketimle uzun bir toplantım var. Hayalini kurduğum mesleği yapıyorum. Emek verdiğim hayallerim uğruna bazı zorluklara katlanıyorum. Koskaca bir ülkede yanlız olmak gibi örneğin ama şu an bunları düşünmek istemiyorum. Tek istediğim bu işlerin beynimi ele geçirmesine izin vermek. Çalışanlarıma gelen davaları incelemeye başlıyorum. Ve kendimi tüm işlerin arasında buluyorum.
----------------------
Saat ona yaklaşırken Jessica odama geldi. Yine sade bir makyaj tercih etmiş ve çok solgun gözüküyor. Tam işlerle ilgili rapor verecekken sözünü kesip kapıyı kapatıp oturmasını istedim. Uzun zaman önce yapmam gereken konuşmaya başladım. '' Jessica bak, işini çok ciddiye aldığını biliyorum ama artık lütfen sana bir patron olarak değilde bir dost olarak yaklaşmama izin ver. Son günlerde çok mutsuz gözüküyorsun. Ve eğer canını sıkan bir olay varsa bunu benimle paylaşmanı istiyorum. Lütfen aramızdaki duvarları yıkmama yardım et. Bu günlerde gerçekten bir arkadaşa ihtiyacım var'' bunu derken gözlerimin dolduğunu saklamak için buruk bir şekilde güldüm.Bu kadar yalnız olmak çok canımı sıkıyordu ve onun benden uzak durma çabaları en kötüsüydü. Bunu anlamış olacaktı ki ''Şu ana kadar size fazla mesafeli davrandığım için özür dilerim. Lütfen bunu telafi etmek için size kendi evimde bir kahvaltı hazırlamama izin verin'' dedi. Gerçekten çok sevindim şu an kocaman bir şirketin sahibi gibi değil de daha çok bir kız çocuğu gibi sırıtıyordum. O da gülümsedi ve izin isteyerek işlerin raporlarını vermeye başladı. Beraber bu günün bi planını hazırladık.
Jessica'dan
Odadan çıkarken kendimi çok kötü hissettim. Coy'un hiç bir suçu yoktu asla ama ben saçma bir nedenden dolayı ona kin tutuyordum. Ve kızın tek suçu ise eskiden hoşlandığım Finn ile çok yakın olmasıydı. Finnden çok hoşlanırken çıktıklarını zannedip ondan nefret etmiştim. Ah ne kadar da saçma! Oysa onun en yakın arkadaşı Finn'di. Sonra Coy hakkında düşünmeye başladım. Ve birden gerçekten Finn dışında hiç kimsesi olmadığını farkettim. Tüm rehberini biliyordum ve tüm arkadaş ortamını tanıyordum. Onun benim gibi sinemaya gidecek kız arkadaşları olup olmadığını düşündüm. Ailesi? Hiç bahsetmemişti. Yetim bile olabilirdi. Ne bir kız kardeşi ne de annesinden bir iz vardı odasında. Umarım ona kendimi affettirebilirim. Şimdi odaklanmam gereken daha önemli bir olay var. FİNN BU GÜN İÇİN COY DAN RANDEVUU ALDII VEE ONUU GÖRÜCEĞĞİİİM.. Ondan hala hoşlanmıyorum. Ama hazırlansam iyi olur ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimlik.
Teen FictionYine erken geldim. Yavaş yavaş ışıklı merdivenlerden çıkıyorum. Bu koridoru seviyorum. Küçükken yaşadığım siteyi hatırlatıyor bana. Topuklu ayakkabılarımı seviyorum. Bu hayata sahip olabilmek için çok uğraştığımı ve bu hayatı hakettiğimi hatırlatıyo...