Joy değil Coy.

19 2 0
                                    

Şu an işleri yoluna koydum ve toplantı için Finn' i bekliyorum. Finn'in petrol şirketi var. Amerika'da ki çoğu benzin istasyonu şirketinin sahibi ve işinde çok iyi.  Ben kendi işimde bu kadar iyi değilken bana ortaklık teklif etti çünkü onun işinde en az onun kadar iyiyim. Babamdan bana kalan özellikler. Ticaret ve borsa konusunda da çoğu şirket sahiplerinden iyiyim. Finn babamı tanısaydı bu özelliklerim ona bu kadar garip gelmezdi bence. Ama hukuk okumuş bir kadının borsayı ve ekonomiyi bu kadar iyi bilmesi onu çıldırtıyor. Gelirken bana çok önemli bir dava getireceğini ve onun için çok önemli olduğunu söyledi. Misafirleri de olacakmış. Merakla bekliyorum. Umarım ona yardım edebilirim.

Harvey'den

Işıklı merdivenleri seviyorum bulundukları ortamı her zaman daha şık ve modern gösteriyor. Buranın iç mimarini kim yaptıysa onunla çok iyi anlaşabileceğime eminim. Fakat şu avukat işi gerçekten  canımı sıkıyor.  Joy mudur nedir, onu istemiyorum kendini beğenmiş züppenin teki olduğunu düşünüyorum. Benim Lucy'min bu davayı gözü kapalı olarak alabileceğinden adım gibi eminim. Sırf Finn bu adama güveniyor diye bu saçma durumda bulunduğuma inanamıyorum. Başarılı bir avukatın bu kadar çok parayı kazanabileceğinden de emin değilim ayrıca. Uyuşturucu satıcısı olması daha olası. Ve evet ön yargılıyım çünkü sevdiğim kadının bu işi yapmasını istiyorum gereksiz bir adamın değil. Bu uzun binanın en üst katına çıkıyoruz şimdi. En üst kattayız. Bay Güya Bu İşte Mükemmel'in odasının önüne geldik. Bizi esmer, uzun boylu ve iri ela gözlü bir kız karşıladı. Kız esmer değil melezdi belkide ama cidden çok hoş kızdı. ''Hoş geldiniz Bay Hopelyn bizde sizi bekliyorduk'' dedi içten bir gülümsemeyle. Kapıyı açtı ve ofisten içeri girdik. Ofisin içi HA-Rİ-KAYDI. İçeride siyah ve metal renkler hakimdi ve gerçekten çok geniş bir ofisti. Ofisin girişinde bir toplantı masası ve devamında avukatımızın masası vardı. Bir duvar boydan boya camdı ve şehrin enfes manzarası ayaklarımızın altına serilmişti. Kafamı bizim çocuklara çevirdim hepsi büyülenmiş gibi bakıyorlardı. Fakat sonra bakışlarının karşımızda duran güzel kadına olduğunu anladım.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Jess kapıyı açtığında içeriye Finn ile birlikte dört adam girdi. Yaşları otuzdan  büyük değildi ve baya çekici çocuklardı gerçekten. Sağda sarışın kıvıcık saçlı, kahverengi gözlü ve benden kısa olan, onun yanında ondan hafif daha koyu renkte saçları olan mavi gözlü hafif daha uzun ama hala benden kısa ( biraz fazla uzunum) ve 3. olan ise kahverengi saçlı kahverengi gözlüydü ve keskin yüz hatları vardı. Ayağımdaki topukluları çıkardığımda aynı boya gelirdik. Hepsi şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. Hatta biraz şok olmuş gibiydiler  ilk başta makyajımda bir yanlış olduğunu düşündüyordum ki en arkadaki misafirim gözüme takıldı. Açık kumral saçları benden bir iki ton daha açık yeşil gözleri vardı ve benden uzundu. Yani topuklu ayakkabılarım yokken uzundu şu an aynı boydaydık. Ama çocuk gerçekten çok uzundu ve bu çok dikkatimi çekti. Sonra aşağılayıcı bakışlarını gördüm. Ah Tanrım gerçekten şu ergenlerle uğraşmak istemiyorum. Bu bakışlar ne ya bu tripler ne ay kusucam sanırım. Agresif agresif takılmalar felan cidden uğraşamıyacağımı farkettim ve keskin bir şekilde kafamı Finn e çevirdim.  Ve sıra tokalaşma faslına geldi. 1 numaralı çocuk Dean mış en kısa olanları, 2 numara Ron sarışın mavi gözlü olan yani, 3 numaralı esmerimiz John veee bad boyumuz (!)  da Harveymiş. Çok memnunum şu an cidden yani. Lütfen şu Harveyi benden uzaklaştırımısın Tanrım? Teşekkürler.

Harvey'den

Şu an küçük çaplı bir şok geçiriyorum. Adam değilmiş be! Bildiğin zarif, uzun boylu ve gayet hoş bir kadınmış. Kumraldan sarıya doğru geçişli saçlarında boya olmadığı  çok açık. Hafif buğday tenli, yeşil gözlü ve 1.85 boylarında çok güzel bir fiziğe sahip bir KADIN BU. Kırmızı mini elbisesi ve altına siyah topuklularıyla bir avukat gibi değilde daha çok bir şirketin CEO 'su gibi giyinmiş. Tokalaşıp tanışma sırası bana gelince az önce John' a 32 diş sırıtan kadın bana dönünce yüzünü asmıştı. Galiba bakışlarım onu rahatsız etti. Güzeeel bu davayı ona kaptırmayacağımı bilse iyi olur. Soğuk bir sesle ''Coy ben '' dedi. Gerçekten soğuktu bende dişlerimi sıkarak '' Harvey'' dedim. Aramızdaki soğukluk gerçekten artmıştı. Benim ona kök söktürtmem gerekiyordu, onun bana değil. Masaya geçtik. Sessizliği fırsat bilerek küstahca ve kendini beğenmişçe konuşmaya başladım. ''Joy du heralde değil mi? İlk defa böyle bir bayan ismi duyuyorum isminizin size pek uyduğunu söyleyemeceğim malesef anlamı nedir'' dedim. Çok sinirlenmesini bekliyordum. Oysa o sahte bir kahkaha attı ve yarısında durup gayet keskin bir şekilde '' Joy değil, Coy'' dedi. Az önce verdiği tepki çok dengesizceydi. Ama nedense hoşuma gitti.  Tam cevap verecekken Finn '' Anlamı günlük hayatta kullandığımız coy sıfatı değil mi?'' dedi. Nasıl yani şimdi kızın adı bildiğimiz cilveli anlamına mı geliyordu? Şaşırdım hiç te cilveli değildi.  Kadın benimle göz göze gelmeden aç olup olmadığımızı sordu. Vee yine atılıp '' İçecek bir şey alabilir miyim? Alkollu tercihimdir'' dedim. Kafasını olumlu bir şekilde sallayıp kütüphanesinin altından iki tane şişe şarap çıkardı ve arka odadan gümüş takım çıkarıp en üst kalite şarapları bize servis etti. Kendine almadı. Çok susamış gibi -kii öle bişey yok- şarabı içtim. ''İyiymiş'' dedim. ''öyledir '' diye cevap verdi. Gizlice şarabın markasına göz attım. Üst düzey birisinin bile karşılarken zorlanacağı bir şaraptı. Bozuntuya vermemek için konuya dahil olmaya çalıştım.

Ron'dan

Odaya girdiğimizde bizi zarif bir kadın karşıladı. Zarif diyorum çünkü bence zürafalara benziyor. Ya cidden çok uzun. Bakımlı ve çok güzeldi, ben ne yazık ki o sırada onun asistanına abayı yaktım. Bizi çok iyi bir şekilde karşıladı. Ama gerizekalı  Harvey yine yaptı yapacağını. Salak bu çocuk bilmiyor bu davanın ne kadar önemli olduğunu. Şarkıcılık kariyerimiz buna bağlı. Geleceğimiz buna bağlı. Bir gerzeğe nasıl anlatacağım bunu pekii? Aslında o da farkında ama Lucy 'ye kafasını taktığı için kabullenmek istemiyor. Neyse şaraplarımızı içerken Finn olayı anlattı ve bu davada ona ihtiyacımız olduğunu söyledi. Kadın dinliyor bir yandan da işaret parmağı ile bacağına yazı yazıyordu. Ya da şekiller çiziyordu bilmiyorum ama dikkatli dinliyordu gerçekten. Finn olayı tüm gerçekliğiyle anlattı ve kadın her cümleden sonra olayı daha dikkatli dinlemeya başladı. Finn olayı anlatmayı bitirince de '' Biliyorum Coy bu tür davaları almayacağına yemin ettin ve haklısın biliyorum ama bu 4 adam benim çok yakın arkadaşım ve yardımına ihtiyacımız var '' dedi.  Avukatımız gözlerini yere dikerek konuşmaya başladı. O kararlı kadın gerçekten sıkıntılı bir durumdaydı şu an. '' Finn, şu iş ciddiyetini bi kenara bıraktığımızda sana ne kadar değer verdiğimi biliyorsun. Senin için elimden gelen her şeyi yaparım ama bu konuda olan kararlılığımı en iyi sen bilirsin. Lütfen bu konuda biraz düşünmeme izin ver. Ama olumlu bir dönüş yapabileceğimi  zannetmiyorum. '' dedi. Sesi düşünceli çıkmıştı. Harvey birden ayağa kalkıp ''Bencede sizi zor durumda bırakmayalım hanfendiciğim aaa Lucy aramış ne dersiniz onu arasam mı bi? O da avukat hani belki o cesur davranır bu konuda Finn. Seni yüz üstü de bırakmaz hem ''

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Harvey denen o çocuğun kurduğu o cümleden sonra daha fazla tahammül edemedim beni aşağılamasını kızların ona aşık olmasına alışık olan bir genç olduğu için görmezden gelebilirdim ama son dediği şey beni sinirlendirmişti.  '' Bencede Harvey çok haklısın ofisimin kapısı şu tarafta görüşmeni de orda rahatca yaparsın hem'' dedim ve kapıyı açıp çıkmasını bekledim. Evet şu an onu apaçık kovuyordum ama cidden çok ileriye gitmişti. Bu sırada John sinirli ayağa kalktı ve Harveyi kolundan tutup önüme itti ve '' Özür dile!'' diye bağırdı. John' a dönüp '' Cidden özür dilenecek bir durum yok, teşekkür ederim. Ben en geç iki güne kararımı size belirtirim tabii siz o zamana kadar Lucy Poluvne ile anlaşmamış olursanız'' dedim iğneyeleyici bir biçimde ve Johnla Ronla  ve Deanla tokalaşıp onlara veda ettim. Jessicaya haber verip arabama doğru hızlıca yürümeye başladım.



Harvey'den

Son iki gündür gruptan herkes bana tavırlı. Hiçbiri benimle konuşmuyor ve cidden sinirleri çok bozuk. Hepsi çok üzgün ve bana bakmaya bile tahammül edemiyorlar. Yaptıklarımdan gerçekten pişmanım çünkü kadının bir şarkıcının davasını aldıktan sonra duygusal bir travma geçirdiğini bilmiyordum. Çok büyük piçlik ettim ve bunu düzeltmeye kararlıyım. Kendimi affettireceğim. Bunu yapmak zorundayım. Bu davayı o almak zorunda. Zor bir dönemdeyiz, kariyerimiz için o kadınla aramı iyi tutsam iyi olur. Gerekirse onu kendime aşık bil ederim. Ne gerekiyorsa yapmam gerek.

Kimlik.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin