Arkadaşlar bunu pek bölüm olarak saymıyorum. Yani bir açıklama gibi düşünebilirsiniz. Size verdiğim kesitteki kısım, bir dahaki bölüme ait. Kafanıza soru işareti varsa, lütfen sorun. Beklettiğin için çok özür dilerim. İyi okumalar😍
Yazarın Ağzından;
Genç adam, okulun yaylı kapılarını sertçe itti. Etrafa göz gezdirdiğinde, her zaman dolu gördüğü bu okulun şu anda bomboş olduğunu gördü. Tereddütte kalarak telefonunu açtı, tarihe baktı. İçinden 'Hayır, tatil değil. Niye bu kadar boş o zaman?' diye düşündü. Kafasındaki soru işaretleri ile yürümeye devam ederken, yıllar önceki anılarından şimdiye doğru tırmanan sesi fark etti. Zil çalıyordu. Birkaç saniye içerisinde koridor hızla dolmuş, genç adam telaş ile erkekler tuvaletine saklanmıştı.
Bugün sınıf kapısındaki camdan kızı seyredecek ve arayacaktı. Yıllardır izliyordu bu kızı. Yaptığı bir hatayı, bir açığı arıyordu onun karşısına çıkmak için. Onu hatalarından vuracaktı, kız bunu fark etmeyecekti. Aşık bir adamın rolünü üstlenmeli idi. Caleb adında bir lavuk vardı kızın hayatında. Kız ailesinden para almadan ne kadar ve nasıl hayatını süreceğini merak ettiği için ailesinden uzak bir yaşamı seçmişti. Ama bir gün, ciddi anlamda paraya sıkışmıştı ve tam bu sırada şeytanın elçileri ona fısıldamıştı. Caleb lavuğu birçok eve sahipti ve şu an yaşadığı evi Beauty'nin üzerine yapmıştı. Caleb, çok zengin bir ailenin oğlu idi ve tekti. Bu yüzden tüm mal varlığı, şirketler Caleb'a kalacaktı. Fakat Caleb bilmiyordu ki, para belayı çekerdi. Para avcıları, Caleb'ın tek bir hatasını bekliyordu saldırmak için. Bu yüzden Beauty'nin aklına girmiş, üstüne yapılan evi kendilerine satmasını istemişti. Bunun karşılığında çok büyük para vereceklerdi Beauty'e. Beauty ise bunu kabul etmiş, parayı almıştı ve evi onlara satmıştı.
İşte tam bu sırada genç adam devreye girmiş, evin satışı ile ilgili belgeleri fotoğraflamıştı tanıdıkları sayesinde. Daha sonra Caleb ve Beauty'nin birlikte olduğu, evde zaman geçirdikleri bir günü beklemişti. Fotoğrafları bırakmış ve zili çalıp, kaçmıştı.
Kendi kendine planlarını düşünürken adam, kız ise zilin tekrardan çalması ile birlikte telaş ile sınıfa girmişti. Matematik öğretmeninin onu ne kadar çok sevdiğini biliyor, öğretmeninin gözünden düşmek istemiyordu. Sınıfa girip, orta sıradaki yerlerden birine oturdu. Genç adam, koridordan gelen seslerin kesildiğini fark edince, kızın sınıfına doğru ilerlemeye başladı.
Kızım sınıfına geldiğinde, camdan kıza baktı ve izlemeye başladı. Kız ise, boş boş tahtaya bakıyordu. Birden kendine gelmiş, sinirle nefesini vermişti. Daha sonra kız kalktı ve beyaz sıraların arasından tahtaya doğru ilerledi. Genç adam dikkatini tekrardan kıza yönelttiğinde, kızın elinde tebeşir ile kala kaldığını görmüştü. Kız, tebeşiri tahtaya değdirdiğinde burnunu kırıştırdı. Genç adam sorunun basitliğine güldü. Kız soruyu çözememişti. Daha sonra ise tekrar beyaz sıraların arasına geçerek yerine oturmuştu. Genç adamın aklına gelen fikir ile, yüzüne yerleşen hınzırca sırıtış bir olmuştu.
Gönderilen: Beauty
11:49
Böyle bir sorunun seni zorlayacağını hiç düşünmemiştim x)
Adamın parmakları hızla hareket etmiş, 'Gönder' yazısına tıklamıştı. Adam, kızı izliyordu. Kız, telefonunu eline aldı. Birkaç saniye sonra, kızın kaşları çatılmıştı bile. Kaşlarının çatılması sinirli olduğuna işaretti, ama bir yandan da düşünüyor gibi bir hali vardı. Genç adam, 'Muhtemelen mesajı gönderenin kim olduğunu, nereden olduğunu düşünüyordur.' diye içinden geçirdi.
Gönderilen: Beauty
11:50
Sınıfı bırak, aynı okulda bile değiliz.
Genç adam, bir önceki mesajda olduğu gibi hızlıca 'Gönder' yazısına tıkladı. Kızın kaşları iyice çatılmış, düşünür halini iyice takınmıştı. Kız, dalmıştı. Adam, kızın aklından geçenleri bilmek isterken buldu kendini.
Birkaç dakika sonra uzun zamandır planladığı mesajı atacaktı adam. Belki de arayacaktı kızı, bilmiyordu.
Gönderilen: Beauty
11:53
O fotoğrafları Caleb'e verenin kim olduğunu bilmek ister misin?
Genç adam yazdığı mesajı gönderirken, bu işten iyice keyif almaya başlamıştı. Kız, telefonunu tekrar eline aldı ve kaşları yeniden çatıldı. Kız, kendi kendine omuz silkti ve telefonu masaya geri bıraktı.
Genç adam, aklına esmesi ile birlikte kızı aradı.
Beauty aranıyor...
Kız, masaya bıraktığı telefonu tekrar aldı. Acele ile kalktı. Genç adam ise, sınıf kapısından uzaklaşmıştı kızın kalktığını görünce. Yeterince uzak olduğunu düşündüğü, ama kızı görebildiği bir yerde durdu.
Kız kapıya çıktığında, genç adam telefonun açıldığını işitti.
"Alo?" Kızın kısık sesi, adamı gülümsetti. Birileri duysun istemiyordu. Kızın aptal olmaması adamda müthiş bir haz bırakmıştı.
"Ben Francis, bilinmeyenin." Genç adam, sesinin hoş çıkmasına özen göstermişti.
"Adını öğrendim, artık bilinmeyen değilsin." Kızın alaycı ses tonu, adamın sinirini bozmuştu. Az önceki sesine nazaran daha ciddi bir ses tonu ile konuşmaya başladı.
"Bildiğin bir tane şey var, bilmediklerin daha ağır basıyor. Hem sadece ismimi biliyorsun, hikayemi değil." Genç adam, dediği şeyin kızdaki tepkisini merak ediyordu. Kıza dikkatlice baktığında, gözlerini kırpıştırdığını gördü. Kızın üstünde bıraktığı etki, adamın hoşuna gitmişti.
