garip bir tedirginlik ortasında doğduk.
ve garip bir şekilde büyüdük.
garip ölmesek iyi..
bir grup insanın bir grup beynine yerleşen bir grup düşüncenin,
onları mutlu kıldığına inanan şuursuz bir terapi seansı belki.
aklı başında düzgün insanların başı boş gezmeye başlamaları
ve bu boşluğu dolduran şeyin belki de bir miktar duman
ya da bir çeşit madde olduğuna inanıldığı,
kafası iyi olmayanın sokakta yuhlandığı bir şehir oldum ben.
tezgaha sıralamadığım parça tesirli krizlerim, satmadığım benliğim,
sokakta öldürülmeyen karışıklığım,
hepsi ve hepsi
hamur olmuş kaldırımlar gibi yağmurda yürümekten...
belinden aşağı ter süzülen bir hayat altında düzülen milyonlarca vicdan,
hegemonya altında ezilen binlercesi bunların,
ve asla
benden duymadıkların..
iyi bir tercih sayılırken ben öncelikle
alternatif olarak yanımda iyi gidiyordun sen...
aşk,
o bir polisti ve ben protestonun doruğundayken,
sırtıma vurulan cop gibiydi, yıllar sonra duyduğum ismin.
doğrulup kaçtığımda, geçmiş adlı bir tünelin içinden geçerken
içimden geçen bir tren oldu onurumu ezip geçen..
doğruldum yine kaçtım
insanlığımı orada bırakıp.
flu ru fe generis,
bu çığlığı sana ben,
en az on yedi orospunun kucağından atıyorum.
bir eroin krizinde çıktığım zirvenin geri dönülemez yolundan,
bir titremenin alakasız oluşundan ve beni zehirleyen sesinin
gırtlağımda yarattığı o muhteşem hırıltıdan
geçirdiğin nöbetlerin baş ucunda bekleyen yalnızlığımın ağzından
içinde ölü balıklar gibi sırt üstü yüzdüğüm kanların arasından
her yerden
ve herkesin ağzından atıyorum...
bir veda anında belki
ayna kırıkları üstünde yürürken topuklarında parlayan
bir parça yansımanın bana gösterdiği tahtadan okuyorum gözlerini...
ah,
muhteşemdi gidişin!
öylece dalarak,
gözlerimden içeri..
sana ben şimdi bu hırıltıyı
bir fakirin cebi gibi
enkaz altında sıkıştırdığım umutlarımın arasından
her şeyi hazırlayıp gidişimin üç saniye öncesinden
topladığım bavulun açılmaz gözünden
yalnız adamların yalnızlığından ve kısmi felcin çaresizliğinden çıkarıyorum...
sanırım sayılmış orospu kadar saniye sonra
benim merhametimin karşılığında aldığın insanlığımı,
senin payın kılarak,
rüku ederek,
secde ederek,
bozulmuş düzenin arasında kaldım ben..
uzatmadığın ellerinle çok sonra gelip bir düzen kurmaya çalışma bu içimde
ve bu biçimde bir çöplüğe çevrilmiş yüreğime,
ellerini bileklerine kadar sokup kusturma sevgimi,
ve elini içeride yumruk yaparak susturma hiç bir şeyi
belki bir dilsizi bile.
dengelerin kaybolduğu bir dünyanın merkezinden şimdi ben
dengesiz içtiğim alkolün etkisinden
ve dengesiz sevişirken bir kadının ağzından söktüğüm dişleriyle çiğneyerek seni
gezegenin en aşağılık duygusu denilen aşkın göbeğinden
bütün bağlarımı kopararak ayrılıyorum...
buna rağmen,
seni sevmek için durmadan bir neden yaratıyorum
belinden kavrıyorum bütün nedenlerimin
ve onları
gecenin huzurunda
son vals diyerek belini kırmak için,
kokusu her yerden duyulan fonlar eşliğinde dansa kaldırıyorum...
allah'ın yaratmadığı bir şey varsa
bu seni sevmek için sıralanmış nedenlerdi
ve hepsini ben yarattım...
utanmadım...
ve sen,
benim şerrimden ömrünce muafsın....
beni anla,
belki bir başkasını özlediğin için
gözlerin dolana dek seni seviyorum...