Türkü sesin geldiği yöne doğru hafif ve yalpalamış bir şekilde döndü.Selim'in bilekleri yavaşça gevşedi ve kızın ellerini boşluğa bıraktı.Ardından biraz ötesinde duran arkadaşına doğru bir hamle yaptı.Türkü hala bir şey anlamamış bir şekilde duruyordu.
''Sonunda gelebildin kardeşim!''
Selim Türkü'nün belinden tutarak doğru yönü bulup yürümesine yardımcı oldu.
''Bu Serdar.Serdar Türkü.''
Türkü kaşlarını bir yayın ok çekilmiş ve fırlatılmaya hazır hali gibi kaldırmış tokalaşmak için uzatılan eli boşlukta bırakmıştı.Serdar heyecanlı ve beklentili gözlerle kızı bekliyordu.Selim durumun farkına varıp arkadaşının kulağına eğilip fısıldadı.Serdar biraz şaşkın biraz da aceleci bir tavırla elini indirdi.
''Tanıştığıma çok memnun oldum.''
Türkü durgun bir sesle söylenen cümlenin sahibine döndü.
''Bende.''
Bir yandan da Selim'in Serdar denen bu çocukla sıkı bir konuşma içinde olduğunu fark ederek telefonundan Sevda'yı çaldırdı
.Birkaç dakika sonra Sevda yanında yeni bir tanışma faslı ve neşeli bir sohbet ortamı başlamıştı.Türkü sohbeti sessizce dinliyor ve çıkarımlarda bulunmaya özen gösteriyordu.Görmeyen biri için en mantıklısı buydu elbette.Örneğin yarım saate yakın bir süre içinde Serdar'ın Selim'den bir yaş büyük olduğunu,Edebiyat Fakültesi'ne gittiğini ve her yıl yaz tatilinde beraber bir şeyler yaptıklarını öğrenmiş,Sevda'nın ve Selim'in kitaplar konusunda birer umutsuz vaka olduklarını tasdiklemişti.Eh fena sonuçlar değildi.Ayrıca Serdar'ın buraya yalnız değil okulundan birkaç arkadaşıyla gelmişti.Çadır kurmayacak bu tarafa yakın bir yerde küçük bir pansiyon bulmuşlardı.Saat geceye doğru yaklaşırken Sevda ile Türkü veda ederek ayrılmışlardı.Sevda'nın yorumlarını dinlemeden kendini yatağa atmıştı.
Zor bir gündü.Ama çoğundan iyiydi.Yalnız değildi.Yanında insan olunca insan unutuyordu.Sahte de olsa,yalandan da olsa iki insan yüzü görüp tam bir insan gibi hissetmek iyi geliyordu.Tam bir insan olmak.Bu dört kelimecik ne zamandan beri canını bu kadar yakar olmuştu.Boşverdi.Acı dinerdi.Bozuk bir plak cızırtısını andıran sokak lambasının sesiyle,sola döndü.
***
Evdeki koku yatak odasını da istila etmişti.Birce ve Sevda'nın fısıldaşmaları kulağına geliyordu.Uyku ve uyanıklık arasındaki o anlardan birini yaşıyordu.Her zaman rastlanmayan ama tatlı şeylerden biriydi bu.Göremeyenlerde rüya görürdü çünkü.Renkleri tekrar hatırlayabilmek,bir sehbayı yahut bir karıncayı bile görebilmek harikaydı.Ama her güzel şeyin bir sonu olduğunu farketmesi uzun sürmedi.Üzerinde Birce ve Sevda'nın oynaşmasını hissediyordu.
''Kalkıyorum.Tamam.İyi kızlar olun ve sırnaşmayın.''
Kızlar Türkü'yü bırakarak kapıya doğru ilerlediler.Sevda ince ve manikürlü parmaklarının baş ve işaret parmağını kaldırarak kızın burnunun hizasını getirdi ve bir gözünü hafifçe kıstı.
''Beş dakika içinde seni masada görüyorum Rose Dawson!''
Türkü otuz iki diş sırıtarak ayakalarını yataktan salladı.
''DeWitt Bukater!''
''Pekala öyle olsun.''
Kızlar çıktıktan sonra Türkü gerinerek el yordamıyla kalktı.Dolaba doğru yürüyüp altına bir şort üzerine siyah bir tişört geçirdi.Sonra tişörtü çıkardı üzerine başka bir bluz giydi.Sonra şortu da çıkardı tişörtüde.Beyaz bir elbise giydi,sonra da saçlarını ördü.Hasır bir de şapka alıp aşağı indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR
Teen FictionC'est un beau roman C'est une belle histoire C'est une romance d'aujourd'hui Bu güzel bir masal Güzel bir hikaye Bugünün aşk masalı Gözler kalpden geçenleri gösterir derler.Bi nevi ayna görevi gördüğüne inanılır.Peki ya...