~BÖLÜM 3

146 7 3
                                    

~Berter Özden

Derin, gözlerini hala açmamıştı.. hoş, zaten açmasını da istemiyordum. Çünkü üzüleceğini biliyordum ve üzülmesini sebepsizce istemiyordum. Annesinin ve babasının durumu hala kritikti. Kardeşi Doğukan'ın durumu ise bazı çizikler, yaralar ve vücudunun bazı yerlerindeki çatlaklar haricinde iyiydi. Geçirdiği şok nedeniyle bayıltılmıştı.

Aslında neden hastanede olduğumu bilmiyordum. Neden Derin'e yardım etmek istediğimi bilmiyordum. Belki de içimde ki acıma duygusu baş göstermişti ya da belki de Derin'e karşı içime hoşlantı kırıntıları serpiliyordu. Ama bu duygu tarif edilemez kadar güzeldi.

Derin, avucumun içindeki elimi sıkınca gözlerimi gözlerine çevirdim. Başını yana yatırıp "Ç-çıkalım..? " dedi sorar bir vaziyette. Dinlenmesi gerekliydi, enerji toplamalıydı. Çünkü doktor her şeye hazırlıklı olunması gerektiğini vurgulamıştı. Ama sorun o ki onu kırmak istemiyordum. Başımı hafifçe salladım ve koluna girerek yavaşça yataktan kaldırdım. Kapıyı açınca önümüze tanımadığım ama akrabaları olduğunu düşündüğüm bir sürü kişi dizildi.

"Sorun yok. " diyerek hepsini geri yerine gönderirken, endişeli bakışlarını görmezden geldim.

Doğukan yanımıza gelirken Derin'e hızlıca sarıldı ve iki kardeşte gözyaşlarını tutamayarak sessizce ağlıyorlardı. En kötüsüyse buydu işte.. yaşadıklarını gözyaşlarıyla yok etmeye çalışıyorlardı sanki. Akıp gideceğini düşünüyorlardı ama gitmiyordu işte. Lanet olası dertler her gittiğimiz yerden çıkıyorlardı. Bu yüzden ağlamaktan oldum olası nefret etmişimdir.. Deniz, henüz bu kata gelmemişti. Büyük bir ihtimalle biraz yalnız kalmak istemişti. Onunda kendini dinlemeye ihtiyacı vardı.

Derin, Doğukan'dan ayrılınca koluma tekrar girdi ve yavaşça yürüyüp sandalyelere oturduk. Ellerimiz birbirinden bir saniye bile ayrılmıyordu. Bu durum beni rahatsız etmiyordu tam tersine kendimi havada gibi hissediyordum.

Kapıdan başı eğik doktor çıkınca herkes ayağa kalkıp biraz ilerledi. Derin de heyecanla kalktı ve beni de peşinden sürükleyerek doktor önüne geldik. Doktorun bakışlarından bir şey olduğunu anlamıştım. Bakışlarımı Derin'e çevirdim. Gözlerinde hala umut parıltıları vardı. Umarım kötü bir şey olmaz diye düşünürken, doktor boğazını temizledi ve:

"Üzgünüm.. Yağmur Demirkıran'ı kaybettik. Başımız sağolsun. " dedi
Hızla ortamdan uzaklaştı. Doğukan, başını ellerinin arasına alarak duvarın dibinde ağlıyordu. Deniz, her yeri yıkarken, diğer insanlarda hıçkırarak ağlıyorlardı. Bakışlarımı tekrar Derin'e çevirdiğimde şok olmuş bir şekilde gözlerimi kapatıp tekrar açtım.

Derin, hastaneyi inletecek şekilde kahkalarla gülüyordu.

Hızlıca kollarımı ince vücuduna dolayıp sıkıca sarıldım. Kahkaları yavaşça hıçkırıklara dönerken başını üstünü öptüm. Hıçkırıklarının arasından:

"Gitmiş.. " dedi. "Son kez sarılmadan, doya doya öpmeden, vedalaşmadan gitmiş. Beni, bizi, hayallerimizi bırakıp gitti.. " dedi. Kollarından tutup geriye çektim ve:

"Evet belki senin dediğin gibi gitmiş olabilir. Ama o hep sizi oradan izliyor olacak. " dedim yukarıyı gösterirken. Bu sefer o bana sıkıca sarıldı ve:

"Gitme." dedi. Başının üstünü tekrar öptüm.

"Asla.. " dedim. "Gitmeyeceğim.. "

* * *

Derin'i adının İlke olduğunu öğrendiğim kız ile zor şartlar altında eve getirmiştik. Banyo yapıp, yemek yemişti ve şimdi de uyuyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 19, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DELİ SERSERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin