Pazartesi gününün tek sevdiğim yanı, o günün Luke'un boş günü olmasıydı. Her ne kadar final sınavlarım başlamış olsa bile onunla pazartesi günleri pizzacıya gitmemek haftamın uğursuz geçeceğinin bir işareti olurdu. 2 ders fizik ve 2 ders İngiliz edebiyatından sağ salim çıkmamı sağlayan tek şey, birkaç saat sonra yiyeceğim pizzanın hayaliydi. Öğle arasında aç olmadığımı düşünüp sadece kraker almıştım ama fizik sınıfından çıkınca karnımın guruldaması yüzünden başka hiçbir şeye odaklanamamıştım. Kitaplar hakkında konuşmayı sevdiğim için hemen hemen her soruya parmak kaldırdığım edebiyat dersinde bile aç midemi yatıştırmak için kollarımı belime sarmıştım. Bayan Slade de bunu 'kızsal sorun'a bağlamış olacak ki hiçbir şey demedi.
Koridorları arşınlarken müdür yardımcısının bana seslenmesi, bu hayalimi birkaç dakika ertelemek zorunda olduğumun göstergesiydi. Müdür yardımcım Bay Cravis'in beyaz duvarlı odasına girdiğimde ne yaptığımı düşünüyordum. 3 yıllık lise hayatım boyunca sadece geçen sene ceza almıştım, o da okula gelmeyip Luke'la sinemaya gittiğim içindi. Oysaki, annem müdürü aramış ve o gün gidemeyeceğimi söylemişti. Okul sekreterinin orada olup Luke'u tanıması tamamiyle "Öngörülemeyen Şeyler Listesi"nin başındaydı .
"Lütfen oturun Bayan Clifford," dedi Bay Cravis. "Sizinle notlarınız hakkında konuşmak istiyorum."
Gözlerimi kıstım. "Bir sorun olmadığını düşünüyordum."
"Yok zaten," diyerek beni şaşırttı. "Fazla iyi," dediğinde beni daha da şaşırtmanın hazzıyla gülümsedi. Notlarımın iyi olması kötüymüş gibi bir his uyandırmıştı bende. "Eğer bu seneki finallerinizden de iyi sonuçlar alırsanız sizi 'Çalışma Kampı'na yazdırmak istiyorum. Siz de isterseniz."
"Ha?" diyerek 3 yılda oluşturduğum tüm imajı yıktım. Bu gerizekalılığımın bir sonucu değildi, Nazi kampına gitmek yapmak istediğim son şeydi.
"Bu, bir çeşit ders çalışma aktivitesi ama üniversite başvurunda işine yarayacaktır," diye cevaplandırdı aklımdaki soruyu.
"Üzgünüm Bay Cravis," diye söze başladım, "ama yaz tatilimi ders çalışarak geçirmek istemiyorum."
Gülümseyip "Ah, yanlış anlattım sanırım. Sadece 10 günlük bir kamp bu." dedi. "Geçen seneki öğrencilerimizden Calum Hood da gitti. Arkadaşın" -bu kelimeyi bir şey ima eder gibi telaffuz etmişti- "Luke'un arkadaşı. Ona sor ve düşün. Cuma günü tekrar konuşuruz. Bir sorun var mı?" diye konuşmayı sonlandırdı. Son soruyu sormasa itiraz ederdim ama bu sorunun konuşma bitirici olduğunu, şahitlik etmem için getirdikleri olaylardan biliyordum. Asla yalan söylemeyeceğimi düşünerek gördüğüm olayları anlatmamı istiyorlardı. Acaba onlara defalarca yalan söylediğimi bilseler Onur Listesinde adımı görebilir miydim? Ayrıca Calum'un notları o kadar yüksek miydi? Ve Luke'la Calum'un arkadaş olduğunu nerden biliyordu?
Koridora çıktığımda Luke'u görmemle onun beni görmesi aynı zamanda olmuştu. Hızlıca yanıma gelerek sıkıca sarıldı, normalden daha sıkıydı. "Okul dağıldığı halde dışarı çıkmadın. Merak ettim," dedi tedirgin bir ses tonuyla, çenesini başıma yaslamıştı. Arabaya doğru yürürken olayı anlattım.
Arabaya geldiğimizde ön koltukta Calum'un oturduğunu fark ettim. Bizimle okul çıkışı pizza yemeye hiç gelmemişti, durumu garipsesem de arabanın arkasına oturmak için hareketlendim. Bu sefer de Meredith'i gördüm. Onun yanına oturmaktansa Calum'la muhattap olmayı tercih ederdim, ki geçen geceden sonra da buna hakkım vardı. Onu umursamadan kapıyı açtığımda Calum gözlerini yüzüme çevirdi, sıkılır bir yüz ifadesi yapıp gözlerini devirdi ve gülümsedi. Anlamamıştım. O da açıklamadı. Kalkıp arka koltuğa geçti.
Okulun bahçesinden çıktıktan birkaç dakika sonra Meredith, "Melody, sen şimdi 12 misin?" diye sordu. Benim yerime Luke cevapladı. Bunun üzerine Meredith'in de "Ciddi misin? O zaman neden bizimle?" demesiyle sinirle arkaya döndüm. Daha doğrusu dönmeye çalıştım, emniyet kemeri beni engellemişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Healing The Scars //Calum Hood\\
ФанфикBana hasar veren de oydu, beni iyileştiren de...