Bu dünyada mutlu olan insanların zevk aldığı şeylerin geçici hevesler olduğu ve mutsuz olanlarınsa Bitecek. korkusuyla anı yaşamadığı, yeryüzüne düşen bir şimşek gibi aklıma düşmüştü.
Michael bana sarılır durumdayken ve de Calum'la olan videosunu izletirken hem bunu düşünmem hem de kahkaha atmam beynimin duygularla ilgili olan kısmına zarar veriyordu ama bu pek de umursadığım bir şey değildi. Calum vereceği zararı vermişti zaten hem beynime hem de kalbime.
Calum'a, ne zaman olduğunu unuttuğum bir tarihten beri aşıktım. Bunu fark etmemse o 9 , bense 7'deyken olmuştu.
Okul gösterisinde Ed Sheeran'dan Kiss Me'yi hem çalacak hem de söyleyecekti ve gereğinden fazla gergindi. Michael'ın evinde çalıştığı gibi yapmasını söyledim. "Ya bana ya da Michael'a bak."
Ve bana baktı.
Bundan sonraki hayatımın 1 yıl 3 ayını bana aşık olduğunu düşünerek geçirdim. Lisede tanışacağı ve onun sevgilisi olma potansiyeline sahip kızlar aklıma bile gelmemişti.
Şimdiyse 3 yıl önceki videosuna bakarak hayal kuruyordum. "Yaşıt olsaydık belki beraber olurduk.", "Liseye başladığım gün yanına gidip konuşsaydım belki beni severdi." ve "Belki benimle evlenir." gibi... Emin olduğum tek şey, ailesi onu evlenmeye zorladığı ve evlenecek kız bulamadığı zaman başvurusunu gönderecek ilk kız olacak olmam.
Evin kapısı çaldığında Michael'ın kollarından kurtulup kapıyı açmaya koştum. İlgimi çeken ilk şey, önündeki kişiden daha kısa olan Calum'du, kapıyı açtığımı fark edince elindeki sigarayı yere atıp ayağıyla çiğnedi. Sonraysa zürafa gibi olan Luke dikkatimi çekti. Bunun sebebi, eşek gibi bir sesle "Merhabaaa..!" demesiydi. Luke, elini sırtıma koyup yanağımdan öpünce sırıtıp boynuna sarıldım. Parmaklarımın ucuna basmama ve eğilmesine rağmen pek rahat bir pozisyonda olmadığımız için ayrıldık. Calum'sa içeri geçerken başıyla beni selamlamıştı.
Hayal kırıklığım büyüktü. Calum'la yaşıt olan Luke'la bu kadar yakın arkadaşken Calum'un doğum gününe davet bile edilmemem beni üzüyordu. Beni sosyalleştirmeye çalışan Michael ve en yakın arkadaşım olan Luke'un iksi de yanlarında bir kız götürme haklarını benim yüzümden harcamışlardı ama ikisi de hallerinden mutlu gibiydi.
Luke'un yanına oturup "Neden geldiniz?" diye sordum.
"Michael haber verdi." diye cevapladı. "Ayrıca Calum'un odanı görmesi gerektiğini düşündüm." diye ekledi sadece benim duyabileceğim bir tonda, göz kırparak. Sağımda duran yastığı kafasına geçirdim. Calum'a aşık olduğumu bilen tek kişiydi ve bu bilgiyi her zaman beni sinir veya tehdit etmek için kullanıyordu.
Luke hakkında bilmeniz ve dikkat etmeniz gereken en önemli şey tam bir sarılma insanı olduğudur. 2 haftadır duş almıyor musunuz? Hiç sorun değil, Luke size sarılır. Luke, 4 saat boyunca spor mu yaptı? Hiç sorun değil, size yine de sarılır! Eğer döneminin popüler çocuğu olmasaydı ona gay diyeceklerine eminim çünkü o, soyunma odasındaki yarı çıplak erkeklere bile sarılır! Sarılmayı o kadar seviyor ki, bir keresinde konferansta sıkılıp bana sarılmıştı ve uyuyakalmıştı. Çünkü sarılmaktan daha çok sevdiği bir şey varsa o da uyumak.
Ve yine bir sarılma dakikası yaşamak için kollarını açarak bana eğilmeye başlamıştı. Sarılma delisi filan değildim ama ona sarılmayı seviyordum çünkü ne öylesineymiş gibi gevşek ne de rahatsız edecek kadar sıkı sarılırdı. Uzun bir süre bana sarıldı. Uyuduğuna emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Healing The Scars //Calum Hood\\
FanficBana hasar veren de oydu, beni iyileştiren de...