Bölüm 7 *Çok Üzgünüm Merve

29 4 0
                                    

"Ben çok teşekkür ederim, yani bu gece benim için önemliydi."

Tanrım, bana çok fazla yakındı. Ve şunu biliyordum ki, bu dakikalardan sonra filmlerde öpüşme sahnesi gelirdi.
Ortamdaki kırmızı renkli romantizm kokusunu almaya başlamıştım. Yavaş yavaş bana yaklaşıyordu, tam burnumun dibine doğru. Sonra da bu koku zırvalığıyla tüm benliğime.

Sahte büyüyü bozmak istercesine dakikaların arasına girip lanet kokuyu da beraberinde böldüm.

"Ah, önemli değil. Dert etme, yeni bir elbisem oldu en azından." diyerek elbisemin üstünde gezdirdim ellerimi. Gözleri, vücudumda dolaşan ellerime odaklanmıştı. Ah, koku yine yaklaşıyordu. Sanırım, bugün bana arkadaş ötesi ilişkiler konusunda yaklaşmaya fazla ısrarcıydı.
Boğazımı temizleyip ellerimi yanımda sabitledim.
"Neyse, sanırım artık gitmem gerek."
Arabadan inmiştim.
"Ah bu arada, eve bıraktığın için teşekkür ederim."
Arabanın açık camından söylediğim birkaç cümleden sonra eve girmek için ilk hamlemi yapmıştım.

Ayakkabılarımı çıkarıp direk yatağa girdim, girmemle çıkmam bir olmuştu zaten. Telefonun sesi yine iş başındaydı. Elime alıp kimin aradığına baktım.

Mina? Neden arıyordu ki gecenin bu saatinde beni, bir şey mi olmuştu acaba?

"Alo, Mina iyi misin bir şey mi oldu?"
Çünkü bilirdim ki Mina gecenin bu saatinde önemli bir şey olmasa aramazdı beni. Bu tür konularda benden daha duyarlıydı. Kimseyi rahatsız etmek istemezdi.

"Ya rahatsız ettim ama önemli olmasa aramazdım."

Biliyorum tatlım, diye geçirdim içimden.

"Merve yarın sabah ilk uçakla Almanya'ya gidiyormuş. Yani nasıl söylenir bilmiyorum ama babası vefat etmiş. Kalp krizi demişler. Şimdide annesinin yanına taşınacakmış. Türkiyeye gelmeyi planlamıyormuş annesi, evi falan satacaklarmış sanırım. Son görüşümüz olabilir yani Merve'yi. Yarın sabah ona gidelim de veda edelim, başınız saolsun diyelim. Olur mu?"

Taner amca ölmüş müydü? Bu kadar basit miydi cidden hayat? Merve'yi ne kadar sevmesem o kadar Taner amcayı severdim ben. Her zaman sıcak davranmıştır bana, kendi kızı gibi samimi. Tek kelime edemedim, ne diyeceğimi de bilemiyordum zaten. Biraz bekledim, sonra zar zor bir iki kelimeyi birleştirip cevapladım onu, ruhumun derinliklerinde hissettiğim aşağılayıcı yorgunlukla beraber.

"Olur, gideriz yarın."

"İyi misin Derya, yani yakın olduğunuzu biliyordum Taner amcayla ama, kendini siyah bulutlara kaptırma."

Ruhumu siyah bulutlara kaptırmak...

Benim kesinlikle sık sık yaptığım bir şeydi. Her şeyi kafama takardım ben, en ufak bir detayı bile. Sonra üzülür, dediğim gibi siyah bulutların esiri olurdum. Ki Mina bunu çok iyi bilirdi.

"Tamam iyiyim ben, sorun yok. Sadece yoğun bir gündü, ve şimdi bir de bu. Bak, alınma ama sanırım kapasam çok iyi olacak."
Onay verip telefonu kapadı.

Bende kafamı yastığa gömüp öylece düşünmeye başladım. Düşündükçe, uyku zihnimde bulanıklaştı. Bir an bulamadım onu. Sonra gözyaşlarımın arasındaki kesik nefeslerimle beraber tamamiyle uykuya çekildim.

°°°

Siyah tshirtümü de üzerime geçirip aynaya baktım. Saçlarım beni kuaföre götür lanet olası sürtük dercesine bağırıyodu sanki. Çünkü cidden berbat bir haldeydi. Sıkıca bir topuz yaptım. Bir ilk olarak, ensemin üstünden. Sonra da gri kotumun cebine bir miktar para sıkıştırıp telefonumu arka cebime yerleştirdim.
O kadar doluydum ki, müzik dinlemeyi bile becerebileceğimi sanmıyordum.

Adımlarımı Merve'nin evine doğru daha da hızlandırdığımda tek isteğim şu andan kurtulmak oldu. Çünkü ilk defa tanıdığım birinin ölümüne şahit oluyordum. Ve bu beni cidden etkilemişti.

Kapıyı açan olmadı, arkaya yöneldim. Aklımı yeşil gözün ve Merve'nin o görüntüleri esir aldı birkaç saniyede. Gözlerimi sıkıca birbirine kenetleyip geçmiş o dakikalardan kurtuldum, sonra da içeri girdim.

"Merve?"

Cevap yoktu. Sesimi biraz daha yükseltip tekrarladım.

"Yukarı gel, odamdayız Derya."
Sesi kötüydü, çok fazla. Ben bile bu hale gelmişken onun iyi olması normal olmazdı zaten diye geçirdim içimden.

Dediğini yapıp yukarı çıktım. Mina benden önce gelmişti anlaşılan. Çünkü Mervenin başı onun kucağında, sessizce ağlıyordu. Yüzlerce pislenmiş ve pislenmemiş mendilin arasında.

İyi misin gibi deli saçması bir soru sormayacaktım. Çünkü biliyordum ki berbattı.

Yanlarına gidip oturdum. Merve de Mina'nın kucağından başını kaldırmıştı. İşte o an ilk defa Merve'nin samimiyetini keşfettim. Bir o kadar tatlı, bir o kadar çaresiz. Sıkıca sarıldı bana, şifasını arıyormuş gibi.
Gözlerimdeki sıcak damlalar Merve'ye eşlik ediyordu. Sonra dudağımın üzerine doğru düşen tuzlu damlayı tek bir dil hamlesiyle boğazımın derinlerine gönderdim.

"Çok üzgünüm Merve."

Multimedia *Mina

Son Sonsuzluk TanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin