Merhaba arkadaşlar. Bu bölüm hayatımda yazdığım ilk bölüm. İçimden gelenleri yazdım. Çünkü kitabı yazma amacım hayatımdaki bazı gerçekleri buraya aktararak rahatlamak. Ha birde bir arkadaşım için verdiğim sözden dolayı yazdım.
Birde unutmadan insanları davranışlarına, görünüşlerine ve çevrelerine göre lütfen yargılamayın. Çünkü her insanın nedenleri vardır.
.....
Yine lanet alarm! Niye her gün uyuyamayacağımı bilmeme rağmen alarm kuruyorum ki sanki? Sen git uyuyan birilerini uyandır.
Her gün ki lanetlerimle alarmı kapatıp yataktan kalktım. Tuvalete gidip aynaya bakmadan işlerimi halledip çıktım. Okul formalarımı giyip annemin bana burcumun taşı olduğu için aldığı opal taşlı kolyemi de takıp korkarak aynada gözlerime baktım. Neyse ki artık gözlerim alıştığı için kızarmamış, morarmamış, şişmemiş. Nemlendiricimi, rimelimi ve rujumu sürüp kahvaltıya indim.
Annem her zamanki yerinde oturmuş kahvaltısını yapıyordu. Gidip önce yanaklarını sonrada karnını öpüp konuşmaya başladım.
"Günaydın İncila Sultan nasılsın bu gün? Ayrıca prantez açıyorum ki kötüyüm demek gibi bir lüksün yok."
Gülümsedikten sonra cevap verdi."Gayet iyiyim prensesim sen nasılsın?"
"Aslında iyiyim ama minik Burçe bekletmeyi sevmese keşke."Elimi annemin karnına koyup devam ettim."Hadi ama prenses artık gel de eve daha çok mutluluk gelsin."
Mutsuz olduğum eve mutluluk gelsin.
Annem beni kendine çekip sıkıca sarıldı sonrada öptü.
"Venüs bu gün burcun Zodyak'ın etkisinde dikkat et annem" diyerek her gün yaptığı günlük burç yorumunu yaptı.Bende göz devirip "tamam" diyerek yerime geçip kahvaltımı yapmaya başladım. Tam güzel bir başlangıç oldu diyecekken babam olacak varlık geldi.
"Günaydın aşkım , günaydın kızım."
"Günaydın birtanem."
"Günaydın baba"Yani anlamıyorum bi gün o odadan çıkmasan da ben de annemle ve kardeşimle güzel bir kahvaltı yapsam ne olur dimi? Pislik herif.
Bana bir erkeğe güvenmeyi öğreten ve bunu bir daha yapmamamı sağlayan adam maalesef ki babam. Hadi güvenmeyi öğrettin e niye bi daha yapmamamı da öğretiyorsun ki? Ben ne güzel pembe panjurlu hayallerimle mutluydum.
Aslında babam sayesinde erkeklerin ne mal olduğunu anladım. Bu yüzden ona bir teşekkür borcum var galiba.
Neyse hayırdır diyip zıkkımlanalım bizde diyerek kahvaltıma döndüm.
Genelde ailecek yemeklerde konuşmayı sevmediğimiz için çok sorun olmuyor babamla ilgili. Kahvaltımı bitirip evden çıktım. Kaldırımda oturup Sefa'yı beklemeye başladım.Malum en yakın arkadaşım erkek. Erkeklerin hepsi aynı hiçbirine güvenilmez derken bir yandan da en yakın arkadaşımın erkek olması tam bir ironi. Aslında erkeklere güvenmeyi "tamamen" bırakmadan önce de Sefa ile arkadaştık. O yüzden onun açısından güven problemi yaşamıyordum.
Hatta bir de Ceren vardı ama 22 Ocakta girdiği ameliyattan bir daha çıkamayınca biz de Sefa ile bir başımıza kaldık. Hep üçümüz takılırdık. Yaklaşık 6 yıldır arkadaştık. Ceren gitti diye kendimi çok hırpalamıştım. Sonuçta kocaman 6 yılımdı o benim. Hatta daha öncesi de vardı. Çok da ağlamıştım. Ama yaklaşık 1 haftadır alışmaya başladığım için sadece geceleri ağlıyordum. Buna da şükür diyordum o yüzden.
"Günaydın uzaylı"
Sefa'nın sesiyle daldığım düşüncelerden çıkıp ona döndüm.
"Günaydın erkek meleğim."
Galiba Sefa da düşündüğüm şeyi anlamış olacak ki yol boyunca konuşmadı.
Sefa en zor günlerimde yanımda olmuştu. Ceren'i kaybettiğimizde, Berk olayında, baba mevzusunda (her ne kadar tam bilmese de) bir şeyler olduğunu anlayıp bana destek olmuştu. Bu hayatta güvendiğim tek erkekti o.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hepiniz Aynısınız
General FictionBir sigara alıp usulca dudaklarımın arasına yerleştirdim. Kendi elleriyle yaptığı zipposunu alarak sigaramı yaktım. Sigara hiçbir zaman dindirmiyordu acılarımı ama bir avuntuydu işte. Sigara içince geçecek diye avutuyordum kendimi. Annemin beni bır...