Kader Kısmet

69 5 4
                                    

Medyada Venüs.
.....

Gözlerim kendiliğinden açıldığında saate baktım. Alarmın çalmasına bir saat varken uyandım. Yatağın ortasında Tardis'i beden bulmuş Doctor gibi oturmaya başladım. Daha sonra alarmı iptal edip ayağa kalktım. Giyinme odamda koşu kıyafetlerimi giydim. Saçımı tepede topuz yapıp kulaklığımı, telefonumu alıp salona indim. Mehpare Ablayı hala koltukta uyurken görünce kahvaltıyı bugün ben hazırlayabilirim diye karar aldım.

Çantamdan sigaramı, çakmağımı ve anahtarımı hırkamın cebine koyup dışarı çıktım. Her zaman ki bankıma gidip oturdum ve günün ilk sigarasını yaktım Cem Adrian ile birlikte.
Bugün biraz daha erken çıktığım için farklı insanlar vardı etrafta.

Ah hadi ama cidden mi? Oda mı buralar da oturuyor acaba? Aslında dikkatli bakınca taş bir varlıkmış bu bad boy tripli ergen. Yada yok ya bad boy tripli ergen olmadı. Sonuçta insanların kötü ve soğuk olmasında yaşadıklarının önemi büyüktür. Belki de düşünemeyeceğimden çok acı yaşamıştı? Kim bilir ? O yüzden yargılama Venüs! İnsanları dış görünüşüyle ve davranışlarıyla yargılama! Ama yargılamayacağım derken de erkek olduğunu unutma! O da erkek ve daha önce yaşadıklarını yaşattırabilir birilerine!

Ya hadi anladım çakmağını benim büfemden alırsın da yanıma niye oturursun ki?
Büfede gördüğümden beri başımı denize çevirdiğimden dolayı onu takmadığımı düşünmüştür umarım.

Ben bunca şey düşünürken bir yandan da eskide yaşadığım şeyler aklıma gelmişti. Yaşadığım şeylerden sonra tekrar insanlara güvenmiştim. İşte en büyük hatam buydu. Evet kesinlikle buydu. Önce babama güvenmeyi bırakmıştım. Çocuk aklımla hem de. Sonra Berke güvenmeyi bırakmıştım. Her kıza güvenmeyi bırakmıştım. O olaydan sonraysa Sefa dışındaki bütün erkeklere güvenmeyi bırakmıştım. Hepsinden nefret etmemin nedeniydi belki de Berk. Hepsinin onun gibi olabileceğine inanmıştım çünkü. Hepsinin onun kadar kötü olacağına inanmıştım. Ama yine de Doruk'a güvenmiştim tabi o olayı öğrendikten sonra beni bırakmıştı arkamdan onca küfür ederek hemde.

Sessizce akan gözyaşlarımla bir paket sigara bitirdim. Son sigaramı da bitirip paketin içine koyup sallayarak söndürdüm ve paketi yanımdaki çöp kutusuna attım. Gözyaşlarımı sildim ve ayağa kalkıp her gün ki yolumu izleyerek koşmaya başladım bankıma oturan varlığı umursamamaya çalışarak.

Tam bir saatin sonunda eve vardığımda kapıyı açıp sessizce içeri girdim. Odama çıkıp dün Sefa ile birlikte aldığımız elbiseyi giyip biraz makyaj -rimel ruj ve nemlendirici- yapıp annemin bana aldığı kolyemi taktım. Aynaya kendime baktıktan ve iyi olduguma emin olduktan sonra mutfağa indim. Bu sırada Mehpare ablanın çalmak üzere olan alarmını kapattım. Daha sonra sessiz bir şekilde kahvaltıyı hazırladım ve Mehpare Ablanın baş ucunda diz çöküp onu uyandırmaya çalıştım.

"Mehpare Abla hadi uyan. Bak bugün cici bir kız olup kahvaltı hazırladım sana kendi ellerimle." Mehpare Abla bir kaç dürtmemden sonra gözlerini açıp gülümsedi.
"Günaydın Venüs. Keşke zahmet etmeseydin. Ben hazırlardım kahvaltıyı."
"Ne zahmeti ablam . Bizim için yaptıklarının yanında lafı bile olmaz. Hadi sen kalk sofraya geç bende Burçe'yi alıp geliyorum." diyip gülümsedim ve ayaklandım.

Burçenin odasına gidince uyanık olduğunu gördüm. Yanına gidip kucağıma aldım.
"Oy ablasının gülü. Sen ne akıllı uslu bir kız çıktın ya Şirinem benim."
Burçeyle birlikte aşağı inip onu Mehpare Ablaya teslim edip Fıstık'ın mama kasesine mama ve yanına da su koyup masada kahvaltımı yapmaya başladım.

Kahvaltım bitince Mehpare Ablayı ve Burçe'yi öpüp evden çıktım. Arabaya binip okuluma sürmeye başladım.

Sefa bugün direk okula geçecekti. Daha önce öyle anlaşmıştık. Hem bence böylesi daha iyiydi. Sürekli yan yana olmamız durumunda arkadaşlığımız zarar görebilirdi. Biraz birbirimizi özlememizde fayda vardı.

Hepiniz AynısınızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin