8. Bölüm

89 16 3
                                    

  Sabah uyanıp kahvaltımı yaptıktan sonra Egemen odasındayken telefonundan Poyraz'ın numarasını aldım. Egemen merdivenlerden inerken telefonunu koltuğa fırlatıp bende merdivenlere yöneldim.

''Bugün napıyorsun ?'' dedi neşeli sesiyle.

''Cansu'yla bir kaç işimiz var''

''Ne işiymiş bu? Bir kere daha Cansu'yla bir işin vardı ve bana sonra öğrenirsin falan demiştin''

''Egemennn, dediğim gibi öğreniceksin az kaldı. Sen nereye gidiyorsun?'' dedim konuyu dağıtmaya çalışarak. Yaz okuluna başlayacağımı öğrenmesini istemiyordum. Çünkü kayıt işlemleri için yardım etmeye çalışacaktı ve ona zorluk çıkartmak istemiyordum.

''Poyraz ve Aras'la buluşacağız. İşin bittiğinde gelirsin istersen'' diye teklitfe bulundu. Tabii ki dün gece Aras'ın beni öptüğünü bilmiyordu. Ama ben Aras'ın yüzüne bakmaya az da olsa utanıyordum.

''Haberleşiriz'' deyip odama çıktım. 

Egemen Poyraz'ın yanına gitmeden okul işini konuşmalıydım. Odamın geniş penceresinden ön tarafı görmeye çalışsam da başarılı olamadım. Egemen'in gittiğini umarak Poyraz'ı aradım. İkinci çalışta telefon açıldı.

''Selam Derin'' Numaramı nereden almıştı. Ah tabii ki Egemen!

''Merhaba Poyraz. Nasılsın ?''

''İyiyim huysuz kız, sahilde oturdum Egemen'le Aras'ı bekliyorum. Sen?''

''Sagol bende iyiyim.''

''Eminim nasıl olduğumu sormak için aramamışsındır.'' dedi. Yüzündeki sırıtışı az çok tahmin edebiliyordum.

''O zaman uzatmadan konuya giriyorum. Akay Kolejinin müdür yardımcısı abinmiş. Yaz okulu için kayıt yaptırdım ama kayıt işlemlerini onaylayan bir mesaj alamadım. Abinle konuşup sorunu sorsan, hatta çözmeye çalışsan olur mu?'' dediğimde Poyraz'ın telefonun diğer ucundan gülüşünün bitmesini bekledim.

''Kızım ne hızlı konuştun. Tamam ben hallederim. Aras geliyor kapatmam gerek.''

''Durrr! Sakın Aras veya Egemen'e okula başlayacağımı söyleme. Okulda öğrensinler. Çaktırmaaa! Teşekkürler.'' deyip telefonu kapattım. Bu işi de hallettiğime göre Cansu'yla buluşabilirdim.

  Geceliklerimden kurtulup açık mavi kot tulumumu giydim. Kısa şortu ve geniş askıları vardı. Sol omuz askımın kolumdan aşağı düşmesine izin verdikten sonra telefonumu da alıp evden çıktım. 

  Bisikletle Cansu'lara geldiğimde Cansu'yu bahçede oturmuş oje sürerken buldum. Beni görünce ayağa kalıp ''Hoşgeldinnn'' dedi. Sarılmaya çalıştığında bir adım gerileyip,

''Uzak dur! Ojelerin kurumamış Üstüme bulaştıracaksın'' dedim gülerek.

''Tamam oturuyorumm'' dedikten sonra dizlerinin üstüne oturup önündeki kutuyu bana doğru ittirdi. Bende Cansu'nun karşısına geçip bacaklarımı çimlere uzatıp kutuyu açtım. İçinde belki 30 tane rengarenk oje olan kutuya göz atarken Cansu,

''Sende sür hadi'' dedi. Oje sürmeyi bende severdim ama en fazla 6 tane ojem vardır ve onları da buraya getirmek aklıma bile gelmemişti. Pembe kutunun kenarından siyah ojeyi çıkartıp sağ elimle sol tırnaklarıma güzelce sürdüm.

''O kadar rengin arasından siyah mı?''

''Evet siyah. Sol elimde sağ tırnaklarıma oje sürme yeteneğim sıfır.'' dediğimde önümde duran ojeyi alıp profesyonel bir şekilde tırnaklarımı boyadı.

''Ee dün gece Sarp'la naptınız?''

''Mekandan çıktıktan sonra biraz yürüyüp bir parka oturduk. Olanları anlattı. Gerçekten çok üzgün'' dedim.

Aşk OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin