Yemek Kokusu

15 0 0
                                        

Her insanın hayatını değiştiren dönüm noktası vardır.
Işıktakini karanlığa gömen, karanlık derin kuyunun dibindekileri sonsuz ışığa çeken.

Peki ya benim dönüm noktam var mıydı?
Yoksa ben bana yazılan bu karalanmış sayfalardaki kadere mi mahkumdum?
Yada hangi taraftaydım?
Karanlık tarafımda boğuluyor muydum yoksa görüp görebileceğim en fazla ışık hüzmesi bu muydu?
Neden kimse bana bir açıklama yapmıyordu?

"Hadi küçük hanım orda dikilip duracak mısın?"
Gözlerimi kısarak karşımdaki adama baktım. Mutlu görünüyordu ayrıca güçlüydü de.
İmrenerek ona baktım ve daldığım düşüncelerden sıyrılarak başımı iki yana salladım.
"Girmeyeceğim." dedim taviz vermeyen sesimle.
"Saçmalamayı kes! 18 yaşında bir çocuğa bakacağım söylenmişti ama bunun sadist kendini beğenmiş şımarık bir kız çocuğu olduğunu bilmiyordum." Bu kadar dürüst olması beni mutlu etmişti aslında.
Çünkü insanlar benim hakkımdaki fikirlerini hep saklar ve bakışlarındaki anlamlarla beni ezerlerdi.
"İyi ya öğrenmiş oldun." dedim ve kaşlarımı daha da çattım.
Buraya gelmek istememiştim. Mecbur bırakıldığımda söylenemezdi aslında ama yine de olmak istediğim yer hayatımda ilk defa gördüğüm bir sözde akrabam değildi.
"Geldiniz mi?" diye sordu içeriden gelen erkek sesi.
"Getirdim ve benim görevim bitti." dedi beni buraya getiren erkek.
"Merhaba kızım gel içeri." dedi bu seferde kırklı yaşlarındaki bir adam.
Pes ederek içeri girdim. Beni buraya getiren erkek arkamdan geliyordu.
"Sadece bana ters sanırım." dedi yanındaki adama.
"Sonunda tuzağına düşmeyen bir kadın var desene." dedi fısıldadığını sanarak.
"Kadın mı? Karşındaki küçük bir kız çocuğu."
"Haklısın galiba. Hey ben Barış bu arada." dedi kapıda karşılayan çocuk.
"Gece." dedim ve başımı geri önüme çevirdim.
"Poyraz." dedi beni buraya getiren adam.
"Umrumda değil." dedim buzdan soğuk ve katı sesimle.
"Çattık iyi mi?" dedi. Görmesem bile arkamdan gözleri sırtıma diktiğini hissedebiliyordum.
Büyük bir odaya geçip koltuklara kurulduk.
Kırklı yaşındaki adam yanıma oturdu ve bir elimi tuttu.
"Merhaba kızım ben Hakan amcan. Bundan böyle artık bizimle kalacaksın." dedi samimi bir sese takındığı ifadeyle.
"Böyle bir şey olmayacak." dedim sinirle.
"Sizi tanımıyorum bile." diye bağırdım.
"Tanıyacaksın kızım. Senin öldüğünü sanmıştık. Yoksa bırakır mıydık seni oralarda." diye elimi okşadı. Elimi kurtararak adama gözlerimi kısarak baktım.
"İtiraz istemiyorum." diye ekledi yine karşı çıkacağımı anlayınca.
"İyi kolay gelsin amca. Ben evime kaçar. Gün doğacak." dedi adının Poyraz olduğunu ögrendiğim mal kafa.
"Onu buraya getirdiğin için teşekkur ederim." dedi yaşlı adam.
"Önemsiz." dedi ve geldiğimiz yöne doğru yürümeye başladı.
"Ve bundan sonra ona bakacağın içinde teşekkür ederim." diye ekledi yaşlı adam.
"Önemsiz." dedi adamın ne dediğini ilk başta idrak edemeyerek.
"Pardon buyur?" diye bağırdı şaşkınlıkla.
"Ona sen bakacaksın beyefendi. Sorumluluk sahibi olmak nasıl bir şeymiş öğren bakalım." dedi gülümseyerek.
"Amca başka şekilde de öğrenebilirim. Bakıcılık yapmak istemiyorum." diye söylendi Poyraz.
"Evinde odasını hazırlattım." diye ekledi yaşlı adam. Karşımdaki çocuğu hiç dinlemediği apaçık ortadaydı.
"Ne ara hazırlattın! Bana niye sorulmuyor!" diye öfkeyle soludu.

"Hadi gidin kızım. İyice dinlen yarın gelirsin konuşuruz." dedi adam onu gözardı ederek.
"Onunla gitmek istemiyorum." diye itiraz ettim.
"Amca kız bende kalabilir." dedi Barış.
"Hay aklına bin yaşa be kuzen." dedi Poyraz. Yaşça Barıştanda büyük görünüyordu.
"Kurda kuş emanet etmem ben. Poyraz ona abilik yapacak." dedi ve kalkarak merdivenlerden yukarı çıktı.
"Kalbim kırıldı." dedi Barış ve merdivenlere doğru ilerledi.
Kafamı kaldırarak Poyraz'a baktım.
Ondan gerçekten hoşlanmamıştım ve şuan burdan kaçabilirdim ama Hakan 'amcam' bana benim öldüğümü sandığını söylemişti.
Ayrıca babamın ve annemin neye benzediğini merak ediyordum. Sadece hayatımda bir kez bile olsa onları görmek istiyordum bunu asla hiçbirimiz inkar edemezdik. Sonra ise onları tamamen silmek istiyordum.

UfaklıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin