Uğultular

9 0 0
                                    

Her zaman kendime yetemeyen bir kız oldum. Hiçbir şeye ihtiyacım yoktu ama hep bir eksiktim.
Hiçbir şey öğrenememiştim bu hayata karşı.
Yatağımı yapmayı bilmiyordum. Yemek yapmak hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Hayatımda hiç bisiklete binmemiştim yada denize girmemiştim. Bulaşık yıkamayı yada yerleri silmeyi. Kıyafetlerimi yıkamayı katlamayı yada ütülemeyi.
Öğretilmemişti. Bunlar hep ufacık bir kızın annesi iş yaparken arkasından koşarak onu izlemesiyle öğrenilecek şeylerdi.
Bunların dışında bazı duyguların nasıl hissettirdiğini yada kelime anlamının ne olduğunu bilmiyordum.
Dostluk. Aşk. Aile. Fedakarlık. Sadakat. Şevkat. Sevgi. Mutluluk. Umut. ve daha bir çok kelime öylesine anlamını yitirmiş boş kelimeler olarak görünüyordu ki gözüme varlıklarını unutmuş rafa kaldırmıştım.
Yada Yaşamak.
Diğer insanlar gibi yaşamanın ne olduğunu bilmiyordum. Kendimce yaşıyordum ama diğer insanlarla kıyaslanacak bir hayatım bile yoktu.

"Gece...!!" gözlerim kapalıyken etraften gelen uğultulu seslerden hiçbir şey anlamıyordum. Hemen yanımda konuşan kişi benden çok uzakta gibilerdi.
"Gece aç gözlerini güzelim ben burdayım."
Gözlerimi açmak için büyük bir çaba sarfetsemde verdiğim emirleri yerine getirmeyi redettiler.
"Gece. Aç gözlerini nefes al ufaklık."
Vücudum buz gibi suyun varlığını unutmuş gibiydi. Su ise bunu inatla hatırlatmak ister gibi canımı yakacak kadar soğukla vücuduma işledi.
Hala suyun içindeydik ve vücudum tahminimce Poyraz'ın sıcak göğsüne yaslanmıştı.
Aynı anda Poyraz'ın sıcak ellerini karın boşluğumda hissederken ürperdim.
Öyle bir baskıyla sıkmıştı ki beni kaşlarımı çattığım gibi eş zamanlı olarak ağzımdan dışarı çıkan su ile yüzümü buruşturdum. Akciğerime dolan oksijen canımı fazlasıyla yakmıştı.
Tutan şiddetli öksürük kriziyle kolarımı Poyraz'ın boynuna doladım ve boğazımı parçalayacak kadar şiddetle öksürmeye başladım.
"Geçti ufaklık. Geçti." bunları söylerken saçlarımıda okşuyordu.
Sakinleşincd gözlerimden akan yaşlara ilk önce şaşırdım sonra sinirlendim.
Poyraz'a daha sıkı sarılırken onun da bana sarıldığını yeni farketmiştim. Bacaklarımı onun beline dolamış ellerimide boynuna dolamıştım.
"Öleceğim sandım." dedim hıçkırıklarımın arasından.
"Asla. Asla izin vermem ufaklık. Hemen senin yanında olacağım. " dedi.
"Ama yoktun!" diye bağırdım hıçkırıklarım arasından.
"Üzgünüm. Benim hatam." dedi.
Gözlerine bakmak için başımı geriye çektim.
"Öldün sandım." dedim hıçkırıklarım yerini derin iç çekişlere bırakırken.
"Bunları düşünme." dedi ve alnıma ufak bir öpücük koydu.
"Bir gün bana sarılacağın aklıma gelmezdi." dedi ortamı yumuşatmak ister gibi.
"Denize düşen yılana sarılır." dedim ve gülümsemeye çalıştım.
"Ah kalbim kırıldı." dedi ve dudaklarını büzdü.
Sonra yavaşça beni sırtına aldı ve yüzerek gölden çıkardı.
Ayağım toprağa değerken bunun ne güzel bir his olduğunu düşündüm.
Toprağa karışmadan toprağa basmak.
Ölmemiştim ama bu çok yakındı sanki.
"Daha iyi misin?" dedi endişeden uzak düşüncrli sesiyle ve elini omzuma attı.
Olumlu anlamda başımı salladım ve eve doğru yürüdüm.
Yorgunluk hissi ayakları kendini hissettirirken ağırlığımın çoğunu Poyraz'a vererek odaya geçtim.
"Sen biraz dinlen istersen." dedi ve odamdan getirdiği kıyafet ve havluyu bana uzattı.
"Yemek hazır olunca seslenirim." dedi.
Mutfağa giderken arkadan onu izledim. Mutfağa girdiğini gördüğümden üstümü değiştirdim ve saçımı havluya sarıp koltuğa uzandım.
Göz kapaklarım yorgunluğun ağırlığına katlanamayarak çökmeye başlarken kendimi uykuya teslim etmeye karar verdim.

*****

Yerimde hareket ederken üstümdeki yorganın üzerimden düştüğünü hissettim.
Gözlerimi hafif aralayarak nerde olduğumu anlamaya çalıştım.
Kavramlar anlamını yitirmiş gibiydi. Nerdeyim? Saat kaç? Günlerden ne?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 22, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UfaklıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin