1.Bölüm

568 57 57
                                    

Herkese merhaba :)
Bu benim ilk hikayem. Umarım beğenirsiniz. İkinci bölüm en kısa zamanda gelecek.

Keyifli okumalar!! :)

"Allah kahretsin! Allah kahretsin!" diye mırıldanıyordu. Boynunu sıkan kravatını derin derin nefes alarak, sanki kendini rahatlatmaya çalışırcasına gevşetti. Odasında hışımla birkaç adım atıp büyük kahverengi deri koltuğuna oturdu. Kafasını ellerinin arasına alarak derinden bir "of" çekti.

Çoğu zaman duygularımıza hakim olmaya çalışırız değil mi? Fakat her zaman başaramayız. Ufuk'ta o gün başaramadı. Yanağından usulca bir damla yaş süzüldü. "Kırklı yaşlarıma geldim, tam mutlu olayım derken neler oldu" diye düşünüyordu. Birden telefon çalmaya başladı. Önce gözyaşını sildi ardından eğilip telefonu açtı. Patronu arıyordu.

"Alo?" dedi Ufuk.

"Üç gün. Sadece üç günün var, ya borcunu ödersin ya da dördüncü gün mafya kapında dikilir. Neyin var neyin yoksa hepsini elinden alırız. Daha sonra hâla uslanıp ödemezsen olacaklardan ben sorumlu değilim."

"Bu bir tehdit miydi?"

"Nasıl anlarsan öyle."

"A...ama..."

Dıtt dıtt dıtt... Evet, telefon yüzüne kapanmıştı. Ufuk'un gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Hafif sesli on'a kadar sayıp gözlerini kapattı bir çözüm bulmak amacıyla. Yaşadıklarını düşündü.

Ufuk çok zengindi. Soylu bir şirkette çalışıyordu. Yurtdışına ruhsat belgesi olan silahlar ve tüm kesici aletler sınıflandırmasına giren mallar ihracat ediyordu.

Bir gün işi çıkmıştı ve İtalya'ya malları göndermesi için yakın arkadaşına güvenip tonlarca mal vermişti ona. Arkadaşı da güvenilmez biri çıkıp tonlarca çok para edicek malları kendi ülkesinde satıp paraları alıp kaçmasın mı? Kaçar tabi. Ufuk'ta zavallı adam, arkadaşını işi hallettin mi diye arayınca ve ulaşamayınca anladı kandırıldığını. Patronu, mallarını Ufuk'a emanet ettiğinden, ben onu bunu bilmem ödeyeceksin paramı diye halden anlamadı. O da haklı tabi.

Üç gün müddeti vardı. Evine, arabasına, yazlığına, işlettiği otele, bebeğinin, karısının üstündeki kıyafetlerine kadar alacaklardı her şeylerini. O kadar parayı da kimden istesen vermezdi sana. Sonunu şimdiden hissedebiliyordu, kendisini çok kötü şeylerin beklediğini... Ama belki bir umut diyordu.

Bir umut...

KARANLIK YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin