Kerem
"Çüşş!" diye bağırdı Can. Gözlerimi devirip ona bakarken etraftaki herkesin bize baktığını farkettim.
"Bağırma lan! Niye şaşırdın bu kadar? Sanki ilk defa bir kızı öpüyorum." diyorum hafifçe sitem ederek.
"Ne bileyim abi? Sen bir öptüğün kızı bir daha öpmezsin. Sanki bu kızın peşinden koşuyor gibisin." diyor tek kaşını kaldırıp bana bakarken.
"Ben değil, o öpmüştü beni. Ayrıca peşinden koşmak değil de bu kızla uğraşmayı seviyorum. Farklı biraz. Eğleniyorum lan. Başka bir şey olamaz zaten." diyerek sırıtmaya başlıyorum.
"Kerem Sayer'den de bu beklenirdi." diyor o da sırıtırken.
"Yani."
Zeynep
Adını bilmediğim çocukla resmen ikinci kez öpüştüm. Yolda ilerlerken kafamda oluşan soruları tek tek düşünüyorum. Ya bir insan ilk öpücüğünü tanımadığı adama verir mi? Hadi verdi diyelim ikinci öpücüğünü de nasıl olur da aynı adama kaptırabilir? Yani Zeynep o kadar şanssız bir kızsın ki bu olanlar bir tek senin başına geliyor. Havadan para yağsa bana karpuz düşer. Bu söz öyle miydi ya? Aman, neyse. Telefonumun sesiyle bütün düşüncelerimden sıyrılıp telefonu açıyorum.
"Efendim Yağmur?"
"Zeynep nereye kayboldun ya? Gelmeyecek misin?" diyor karşı taraftaki ses. Ben tamamen unuttum onları. Kafa mı bıraktı kas yığını? Tabiki de kaslarına dikkat etmedim. (!)
"Özür dilerim. Unuttum. Arayıp haber de veremedim. Ben şimdi eve gidiyorum. Kızlara uydur bir şeyler. Yarın görüşürüz canım." diyorum bir şey belli etmemeye çalışarak.
"Tamam tatlım. Öptüm, görüşürüz."
Telefonu kapatıp yoldan geçen ilk taksiyi durduruyorum. Evin adresini söyleyip camdan dışarısını seyretmeye başlıyorum.
---------
Eve geldiğimde ayakkabılarımı hızla çıkarıp bir kenara fırlatıyorum. Sessizce odama çıkmayı planlarken salondaki ışığın yanmasıyla evde hala uyumayan birilerinin olduğunu anlıyorum. Arkamı döndüğümde bu kişinin Burak olduğunu görüyorum.
"Sen hala uyumadın mı?" diye sorumu yöneltiyorum hemen.
"Hayır. Uyku tutmadı abla. Bende seni bekledim.
"İyi yaptın. Hadi yat artık. Bende çok yorgunum. Yatacağım hemen. İyi geceler." diyorum esnemeye başlarken.
"İyi geceler." Cevabımı aldıktan sonra Burak'a hayali bir öpücük gönderip odama çıkıyorum. Üstümü değiştirdikten sonra yatağa giriyorum. Sanırım bugün yaşadıklarımdan sonra uzun bir uykuya ihtiyacım olacak. Gözlerimi kapatıp uykuya dalmayı beklerken odamın kapısının tıklanmasıyla gözlerimi geri açıyorum. "Gel" ikazımdan sonra Burak içeri giriyor.
"Burak?" diyorum şaşkınlıkla.
"Abla bugün yanında uyuyabilir miyim?" diyor yüzü asık bir şekilde.
"Gel yanıma. Noldu ablam sana?" diye soruyorum endişeyle. Yanıma gelip yatağın içine giriyor. Bana sarılıyor.
"Bir şeyim yok. Biraz halsiz hissediyorum. Ayrıca ablamı özledim." diyor gülerek. Bende gülerek ona sarılıyorum. Kendimi uykuya teslim ediyorum.
ERTESİ GÜN
Kerem
Yine yeni bir gün ve yine dedemin bağırışlarının kulağımda çınlama sesleri. Yataktan nasıl fırladığımı bilmiyorum. Bakalım dün gece geç gelmenin hesabını nasıl vereceğim? Biraz sonra dedem karşımda adeta bir kral gibi dikiliyor. Allah'ım sen beni dedemin gazabından koru.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başımın Tatlı Belası
Fanfiction"Sen benim başımın belası mısın ya?" diye söylendi genç kız. Genç adam sırıtmaya başlamıştı. "Evet. Başının belasıyım ben. Ama tatlı bela." derken hala sırıtmaya devam ediyordu. Bu kızı sinir etmeye bayılıyordu. "Tatlı olduğunu söyleyemeyeceğim canı...