Zeynep
Kerem'i omuzlarından itip şaşkınlıkla yüzüne bakıyorum.
"Ne saçmalıyorsun sen?!" diyorum kaşlarımı çatarak. O da sanki sinirlenmem hoşuna gitmiş gibi sırıtıyor.
"Dediğimi duydun güzelim. Bu evliliğin gerçekleşmesini istiyorum." diyor ciddi bir şekilde. Yaşadıklarımın bir rüya olmasını hayal ederek gözlerimi kapatıyorum. İçimden 10'a kadar sayıyorum.
"Evet Zeynep, sakin ol. Şimdi gözlerini açtığında bunların hiçbirinin gerçek olmadığını anlayacaksın." diyorum derin bir nefes bırakırken.
Gözlerimi açmamla karşımda Kerem, tezgahtaki kahve tepsisi yerli yerinde duruyor. Rüya olmadığını anlamam uzun sürmüyor tabi. Sinirlerim alt üst olmamış gibi bir de karşımda gülen Kerem'i seyrediyorum. Sabır!
Kerem
Ne dediğimi ben bile anlamamışken Zeynep şoka giriyor resmen. Neden böyle söylediğimi bilmiyorum ama sanırım bu kızla eğlenmeyi seviyorum. Üç ay oyundan bir şey olmaz herhalde. Zeynep gözlerini kapatıp derin nefesler alıyor ve kendince bir şeyler mırıldanıyor. O gözlerini kapattığında bende yüzünü inceleme fırsatı buluyorum. Kıvırcık saçları, uzun kirpikleri, al yanakları, dolgun kırmızı dudakları... Kendine gel Kerem! O gözlerini açtığında ben gülmeye başlıyorum.
"Hadi benim güzel beşik kertmem kahvelerimizi getir bize." diyorum gülmeye devam ederken. Ardından mutfaktan çıkıp salona geçiyorum. Yerime oturuyorum.
Bir süre sonra Zeynep elinde kahvelerle salona geliyor. Herkese kahvelerini dağıttıktan sonra benim yanıma gelip kahveyi uzatıyor. Kahvemi alırken ona bakıp göz kırpıyorum. O ise bana dil çıkarıyor. Ben keyifle gülümserken bu kızı sinir etmenin hoşuma gittiğini anlıyorum. Kahvemden bir yudum almamla yere püskürtmem bir oluyor. Ben boğulurcasına öksürürken Zeynep bana bakıp sinsice gülümsüyor. Pis kıvırcık! Tuz koymuş kahveye. Öksürmem yavaş yavaş kesilirken kötü bakışlarımı Zeynep'e göndermeyi unutmamıştım.
"Oğlum o kahveyi püskürtmeden hepsini içmen gerekiyordu." diyor annem kulağıma doğru fısıldarken.
"Neden?" diyorum tek kaşımı kaldırırken.
"Kahveyi püskürtmeden içmen demek bu kızın tüm zorluklarına katlanmak demek oğlum."
Bu kıza katlanmayı bırak aynı evde nasıl yaşayacağımı düşünüyorum ben.. Babamın söze girmesiyle ona bakıyorum. Ben dedemin konuşacağını düşünüyordum ama babam konuşmaya başlıyor.
"Ziyaretimizin sebebi malum Cihan Bey. Yıllar önce Zeynep ve Kerem bebekken beşik kertmesi yapıp birbirimize söz verdik. Şimdi büyüdüler, kocaman oldular. Evlilik çağları geldi. Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız Zeynep'i oğlumuz Kerem'e istiyoruz." diyor babam Cihan amcaya bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başımın Tatlı Belası
Fiksi Penggemar"Sen benim başımın belası mısın ya?" diye söylendi genç kız. Genç adam sırıtmaya başlamıştı. "Evet. Başının belasıyım ben. Ama tatlı bela." derken hala sırıtmaya devam ediyordu. Bu kızı sinir etmeye bayılıyordu. "Tatlı olduğunu söyleyemeyeceğim canı...