"Sen benim başımın belası mısın ya?" diye söylendi genç kız. Genç adam sırıtmaya başlamıştı.
"Evet. Başının belasıyım ben. Ama tatlı bela." derken hala sırıtmaya devam ediyordu. Bu kızı sinir etmeye bayılıyordu.
"Tatlı olduğunu söyleyemeyeceğim canı...
Bir süre öyle kaldıktan sonra elimi hafifçe geri çekiyorum. Kimsenin görmemesini umut ederek sağ elimi arkama saklıyorum. Kerem bu hareketimi görünce kaşlarını çatarak bana bakıyor. Umursamıyorum. Kerem'in arkasında duran kız dikkatimi çekiyor. Kerem de sonradan hatırlar gibi arkasını dönüyor. Elini sırtına koyup öne doğru gelmesini sağlıyor. Bir dakika elini kızın sırtına mı koydu o?
"SekreterimDamla." diyor gülümseyerek.
Tanışma faslı bittikten sonra masaya geçiyoruz. Karşımda Kerem, yanımda Emre Bey ve tam çaprazımda da Damla oturuyor. Yemekler söylendikten sonra Emre Bey'le Kerem şirketleri hakkında sohbet etmeye başlıyorlar. Ben ise yüzüğü çıkarmaya çalışıyorum. Evet çıkarmaya çalışıyorum dedim çünkü çıkmıyor. Biraz daha sertçe çekiştiriyorum. Of olmuyor! Yapıştı parmağıma ya! Bedduası tuttu bu öküzün kesin...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Biraz daha denedikten sonra yüzükle uğraşmayı bırakıp yemeğime odaklanıyorum. Sağ elimi sakladığım için sol elimle yemeye uğraşıyorum. Şuan tabağımdaki et parçasını yiyebilmek için can çekişiyorum. Et güzel pişmiş olduğu için biraz sert olduğundan ve bende sol elimi kullanmaya çalıştığımdan eti yemek mümkün olmuyor. Üzerimdeki gözleri farkedince hafifçe başımı kaldırıyorum. Damla ve Emre Bey bana şaşkınlıkla bakarken Kerem sırıtmakla meşgul. Onu hiç takmadan çabalamaya devam ediyorum. Ölmek var dönmek yok Zeynep... O et yenecek! Kendi kendimi gaza getirirken elimin üzerindeki eli hissetmemle duruyorum. Elin sahibine baktığımda bunun Emre Bey olduğunu görüyorum. Elimdeki çatalı alıp ete batırıyor.
"Çokçabaladın. Budaödülünolsun." diyor eti ağzıma verirken. Oh be dünya varmış! Bir et parçasını yediğimde hiç bu kadar sevinmemiştim.
"Teşekkürederim." diyorum ağzımdaki lokmayı yuttuktan sonra. Önüme dönmemle karşımda kaşlarını çatmış Kerem'i görmem bir oluyor. Alnındaki belirginleşmiş damar dikkatimi çekiyor. Neye sinirlendi ki bu kadar? Anlamsız bakışlarla ona bakıyorum. Tepki vermiyor. Sanki birden buz gibi oluyor hava. Masada değil, Kerem'le benim aramda esiyor o soğuk rüzgarlar. Anlam veremiyorum.
"SennedensağelinikullanmıyorsunZeynep?"
Emre Bey'in sorusuyla afallıyorum. Düşün Zeynep ne cevap vereceksin şimdi?
"Nedenkullanmıyorum? ÇokgüzelbirsorusordunuzsizitebrikediyorumEmreBey." diyorum Emre Bey'in elini tebrik edercesine sıkarken. Bana şaşkınlıkla bakarken yapmacık gülücükler saçıyorum etrafa. Deli olduğumu sanacak. Salaksın kızım sen!