Bu bölüme başlamadan önce sizlere bir sorum olacak; Sizler Defne'nin yerinde olsaydınız ne yapardınız? Lütfen bölümü okumadan cevaplayın.
İyi değilim. Babamın omzunda yaklaşık yarım saat kadar ağladıktan sonra uyuya kalmışım. Uyandığımda saat 8 di odamda yatıyordum. Çok halsizim. Başım ağrıyor ve gözlerim ağlamaktan şişmiş ilk defa böyleyim. Hayatımda ilk defa hayallerim, umutlarım bu denli yıkıldı. Zar zor doğruldum. Biraz su içmek için yatağımın kenarında duran bardağa uzanmaya çalıştım. Bardağı kavradım. Sürahiden su koyarken birben bire bardak ellerim arasında kaydı. Bardağın kırılma sesiyle içeri babam girdi.
"Defnee!! Kızım iyi misin?"
Konuşcak durumda değildim. Bu yüzden sadece başımı evet anlamında salladım. Babamın üzülmesini istemiyordum.
"Nasıl oldu?"
"Ben sadece biraz su içmek istemiştim."Gözümden akan yaşı babam görmeden elimin tersiyle sildim. Babam da bardak almak için mutfağa gitti. Bir bardak su verdi.
"Kızım seni bu durumda yanlız bırakmak istemiyorum. Ama bu aralar cafede işler yoğun oluyor. Erken gelmeye çalışacağım. Sen de bugün okula gitme evde güzelce dinlen."
"Tamam baba."
"Kahvaltın mutfakta hazır güzelce ye kendine gel . Döndüğümde dünle ilgili konuşcaz."Başımla onayladım. Babam anlınma küçük bir öpücük kondurarak odadan çıktı. Biraz daha uyumak için yatağıma yattım.
***
Uyandığımda öğlen olmak üzereydi. Yüzümü yıkamadan salona indim. Mutfağa gittim. Babam çok güzel bir kahvaltı hazırlamış. Fakat canım hiç birşey istemiyor. Salona doğru ilerledim. Vakit geçirmek için. Bir film açıp kanepeye oturdum.
Pek işe yaramadı ama yarısında kapattım. Kafamın içinde bir sus durmadan konuşuyor. Bunu susturmak için yüksek seste bir şarkı açtım. Mutfağa gidip cips, kola, nutella aldım. Kanepeme oturdum. Şarkı iyi geldi. Kafamın içinde konuşan sesleri duymuyorum.
Saat 4 gibi kapı çalıdı. Kimseyi görmek istemiyorum. Zaten babamın anahtarı var kapıyı çalmaz. Duymazlıktan geldim. O sırada odamdan bir ses geldi. Telefonum çalıyor olmalı. Odama çıktığımda arayan Mert idi. Beni merak etmiş olmalı.
"Efendim?"
"Kapıyı açmayı düşünüyormusun? Hayır benim için sorun yok beklerim de komşular zil sesinden rahatsız olmasın diye diyorum."Birşey demeden telefonu kapattım. Kapıyı açmak için aşağı indim. Kapıyı yavaşca araladım.
"Mert gerçekten iyi değilim sonra konuşalım."
"Hayır tabiki seni bu durumda yanlız bırakacak değilim."Kötü olduğumu nerden biliyordu ki? Ah... Tabi babam söylemiştir. Babam Mert'i öz oğlu gibi sever. Mert de onu. Israr edecek halde değildim. Zaten ben istemesem bile o bir şekilde yanımda olur. Bu yüzden sadece araladığım kapıyı sonuna kadar açıp. Kanepeme geçtim. O da kapıyı kapatıp. Yanıma oturdu.
"Dün okul çıkışı hastaneye gittik. Orada yoktun. Mert'i gördük seni hiç görmediğini söyledi. Onun yanına gideceğini sanıyordum?"
"Gittim de zaten sadece beni görmedi. Ama ben oradaydım."Bunu söylerken gözlerim doldu ve bir damla yaş süzüldü yüzümden.
"Defne neyin var dün ne oldu neden sen bu haldesin?"
Hiç birşey diyemedim dizlerimi kendime çektim başımı dizlerime koyup ağlamaya başladım. Şaşırmış olmalı bu kadarını beklemiyordu sanırım.
"Defne konuş lütfen dün ne oldu? Ne oldu da sen Umut'a görünmeden gittin?"
Kafası karışmış olmalı haklıydı da ama ben konuşcak halde değilim deli gibi ağlıyorum. Aklımın her anında, her köşesinde Umut'un o kızı öpüşü var!! Mert yavaşca yüzümü kaldırdı. Çok kötü görünüyor olmalıyım. Ama şuan bunu düşünemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTMAK MI? ASLA (ASKIDA)
ChickLitBaksana sen benden mi hoşlanıyorsun? Platonik aşkına tam açılacakken ortaya çıkan bir sevgili ile bütün umutları sönen bir kız Defne. Herşeyden habersiz sevgilisi ile mutlu Umut. Defne ne istemişti ki sadece sevdiğinin de onu sevmesini bu aşkın artı...