çıplak ayaklarla geldim sana.

34 2 0
                                    


Sesimi duydu. Koray'ım. İşte beni seven tek adam. Duydu. Hissetti beni. Kızıma kavuştum, Koray'ıma kavuştum, evime kavuştum. Kendimi görmek istiyorum. Bunca zamandır aynaya bakmıyorum. Belki de artık sevilecek kadar güzel değilim. 

  İlk kelimem, Haziran. Gözümün önünde büyüdü, elinden tutup parka bile götüremedim onu. 5 yaşına giriyor, dört doğum gününde de sarılamadım. Çok büyük kaybımız var. 4 yıldır annesi olamadım.

  Bunları düşünürken pencerede koşan bir kız çocuğu görüyorum. Benim kızım. Koşarken merdivene takılıp düşüyor. Koray kucağına alıyor. Ağlamaya başladığını görüyorum. ''Anne'' diyor. Anne...

   10 dakika geçmeden kocaman sarılan bir haziran kokusu alıyorum. O gün gibi kokuyor. Mutlu ama eksik. Mutlu ama gitmiş. Mutlu ama; mutsuz.


-28 HAZİRAN 2015/İZMİR-

Sessizce çıkıyorum kapıdan. Ayakkabılarımı bile bahçenin dışında giyiyorum. Mavi gözlere koşuyorum, çıplak ayakla. Ayaklarım kadar yüreğim de çıplak, tertemiz. Her şeyden soyutlanmış 'o' diye atan bir kalple. Ayakkabılarımı giymeden önce sarılıyorum. O da sarılıyor ama, eksik. Gözlerine bakıyorum. Buğulanmış gözlerime ıslak bir öpücükle karşılık veriyor. Toparlanıp ceketimi giydiriyor. Ayakkabılarımı da giydikten sonra tamamız. İki günümüz var. İki gün boyunca onunum.

 Sahile çekiyoruz arabayı. Cam bir şişe elinde, beni izliyor. ''Çok temizsin be Ilgaz'ım'' diyor. Bir daha kimsenin Ilgaz'ım demesine izin vermiyorum. İniyoruz arabadan. Kumlara atıyorum kendimi. Bir kez elinde tuttuğu içkiden içmek istediğimi söylüyorum. Çok kızıyor. Bu saflığı bozmak istemediğini söylüyor. Yaramazlık yapasım geliyor böyle söyleyince. Koltuk altına dokunuyorum. En çok sinirlendiği şey. Gülüyor ve '' kaç'' diyor. Kaçıyorum ama şakacıktan. Belki de gerçekten kaçmam gerektiğini söylüyor, anlamıyorum.

  Koşarken düşüyorum. Yumuşacık kumda kendini üstüme atıyor. Kulağıma eğilip fısıldıyor. ''Bu yaramazlığının cezasını nasıl ödemek istersin?'' Yapışıyorum dudaklarına. Ateşli bir öpücük olduğunu sanıyorum ama değil. Aç kalmış bir bebeğin annesinin memesine yapışması kadar masum. Onun istediği de bu. Masumiyet. Elleri yavaşça göğüslerime iniyor. Dokunuyor ama korkarak. İncitmekten korkuyor, anlıyorum. Bundan hoşlanmıyorum. Büyüdüğümü kanıtlamak istiyorum. Büyüyorum. Onun oluyorum. Artık küçük kız çocuğu değil büyük bir kadın sanıyorum kendimi. Büyümüyorum.

  Sarılıp uyuyoruz. Uyandığımda saçlarımı okşayan bir adam var. Çok güzel olduklarını söylüyor. 1.55 boyumla, kocaman bir kadın olmuş gibi ''o saçlar senin'' diyorum. Bir gün giderse saçlarımı kestirmemem için söz vermemi istiyor. ''Gitme'' diyorum. ''Gitmezsen uzatırım daha çok.''

 -2 ŞUBAT 2025 (GÜNÜMÜZ)-

 Koray yakın zamanda hastaneden çıkacağımı söylüyor. Bu cümle umrumda bile değil. Bir ayna istiyorum. O aynaya baktığım an koskocaman bir hayal kırıklığı yaşıyorum. Saçlarım uzamış. Eskisi kadar olmasa da uzunlar. Çığlık atıyorum. Koray ne olduğunu anlıyor. Belimden sarılıyor ve ''geçecek'' diyor. Geçmiyor. Canım yanıyor. Saçlarımı istemiyorum. Bu rengi de istemiyorum. Doğal rengine dönmüş saçlarım, hafiften sararmaya başlamış bile. Koray elinde bir makasla tekrar geliyor. Usulca tarayıp saçlarımı makası uzatıyor. Kısacık kesiyorum yine. Ilgaz oluyorum yeniden. O'nun Ilgaz'ı değil. Sadece Ilgaz...






Bu bölüm, inanın çok zorladı beni. Nerede keseceğimi, nereleri tam olarak anlatacağımı bilemedim. Hatalarım varsa affola. Haziran'lı okumalar.


Medyada Nurettin Rençber var. 28 Haziran 2015 başlığından itibaren dinlemenizi öneririm. Umarım hikayeyle birlikte keyif verir.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAZİRAN.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin