...
O dönemde gerçekten bana yardım edebileceğini düşündüğüm, graffiti yapan birilerini bulmayı çok istemiştim. Ama kuzenimden başka kimsede de görmemiştim bir örneğini. İşin kötü yanı o dönemde ailevi sorunlar yüzünden kuzenimle bırak görüşmeyi, konuşamıyorduk bile.
Her neyse yıl hala 2009 bu arada.
Bakalım Mira'nın hayatında neler olacak..
O dönemde 9. sınıftayım. Gittiğim okul yaşadığım yerin çok üzerinde elit tiplerin olduğu bir okuldu. Okul hayatına alışmaya çalışıyorum. Hiç bir özelliğim yoktu. Tip dersen zaten o da Allah'a emanetti. Güzel değildim ve aksine güzel olmak için de hiç bir şey yapmıyordum. Bir dönem geçirdiğim saçma bir hastalık sonucu kullandığım ilaçlar yüzünden de oldukça kiloluydum. Çirkin, kilolu ve bakımsız. Kezbandım anlayacağın. Gerçi hala öyleyim ama olsun. Gerçekten bıyıklarımı bile 9. sınıfın 2. döneminde Tito ile gittiğimiz bir kuaförde aldırmıştım. Neyse konumuz şuan bu değil, size graffiti adına bir şeyler anlatabilmek için bunları yazıyorum.
Lise 1'in ilk döneminde getirdiğim 5 zayıf sonucu annem tüm bunların yaptığım graffitiler yüzünden olduğunu düşünerek çizimlerimi yaptığım blackbook'umu benim gözlerimin önünde çatır çatır yakarken yaptığım tek şey ağlamak oldu. Gerçekten canımdan bir parça gitmiş gibi hissetmiştim o gün. Evet şu an ki çalışmalarımda karşılaştırdığımda belkide iyi ki yakmış diyorum, ama en azından şuan olsaydı before-after yapıp ne kadar geliştiğimi görebilirdim. Her neyse yapabileceğim bir şey yok ne yazık ki.
2. dönemin başlangıcında kendime her ne kadar yapamasam da zayıflarımı düzelteceğim adına bir söz verdim. Ama ne yazık ki onu da yapamadım. Boş derslerde arkadaşlarım ders çalışırken, hafta sonları dershanelere giderken veya sınav haftası evde harıl harıl ders çalışırken, ben sağda solda onların düşündüğüne göre salak saçma şeyler yapıyordum. İşin aslı bunları yapmaktan zevk alıyordum. Her ne kadar omurgam kireçlenene kadar bir şeyler çizmeye çalışsam, kalem alabilmek için evdekilere sürekli '-Okuldan şunun için para istiyorlar, veya geziye gideceğiz, yada resim dersi için boya almam lazım' diye pembe, mor, turuncu, kırmızı, mavi sarı, yeşil yada her neyse o renklerde yalanlar söylemiş olsam da keşke şu an o dönemlere tekrar gidebilme şansım olsaydı da bunca zamanımı bilinçsizce harcamasaydım, daha farklı şeyler çizerek kendimi geliştirebilseymiştim diyorum. Ama geri getirebileceğim 1 saniyem bile yok ne yazık ki. Bazen tüm bu yaşadıklarım uzun bir rüyaymış da sanki bir anda uyanacakmışım gibi geliyor, ama biliyorum ki gerçek. O yüzden bir önceki açıklama bölümünde de dile getirdiğim gibi hayatınızın her anını bilinçli yaşayın. Mutlu olmaya ve mutlu etmeye çalışın çünkü bir şeyleri asla geri getiremiyorsunuz ne yazık ki. Bazen bazı şeyleri yapmak için zamanınız çok kısıtlı yada yaşınız çok büyük olabiliyor. O yüzden her şeyi yerinde ve zamanında yapın.
Bu satırları yazarken her zaman yanımda olup desteklerini esirgemeyen iki koca yürekli insana hiç bir zaman borcumu ödeyemem sanırım. Sinemis ve Kartanesi siz gerçekten iyi ki varsınız :)
Biliyorum kısa oldu ama bu gecelik bu kadar, artık daha sık yeni bölümler yazacağım. O yüzden takipte kalın, o güzel desteğinizi ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin.. Her bölümün sonunda yazdığım gibi yeni bölüm 100 okunmadan sonra gelir :) Sevimli düşler.
Kendime not: Yeni bölüm yazarken bu tür müzikler dinlemelisin!
https://www.youtube.com/watch?v=uJl2j_4krdA
YOU ARE READING
Graffiti Suç Değildir!
Short Story'Graffiti' küçük insanların ortaya attıkları büyük bir kelimedir. Anlaması değil, anlatması zordur. Kimi zaman kendini bulmana yardımcı olur, kimi zaman kendini kaybetmene.. Önünde duvar, elinde birkaç sprey ve yeterince hayal gücüne sahipsen; artık...