Sene 2010..
Önce art arda gelen ailevi sorunlar, daha sonra sınıf tekrarı yapmamla 2010 yılı bana her anlamda uğursuz gelmişti.
O sene her şeyi bir kenara bırakıp tamamen derslere odaklandım. Her şeyden öylesine bunalmıştım ki.. 10. sınıfın ilk döneminde teşekkür belgesini evdeki herkesin gözüne soktuktan sonra sanki birden bitivermişti her şey. Kendimi böyle bir boşlukta hissediyordum.. Sanki yapmam gereken bir şey varmış ve ben yarıda bırakmış gibi hissediyordum.
Evet tabi ki de hislerim doğruydu. Neredeyse 1 yıldır elime boya kalemi almamıştım bile. Bunun düşüncesiyle salondaki büyük masaya geçip, elimdeki kağıda bir şeyler karalamaya başladım.
Ne yapıyordum ben Allah aşkına ? Kağıt bir gün kaybolur giderdi kendime bir defter edinmem lazımdı. Bu ne böyleydi, parça parça olur muydu ? Hemen kalkıp odadan bir defter aldım ve karalamaya başladım.Yaklaşık 1 saatlik bir uğraşın ardından yapmaya çalıştığım hiç bir şey istediğim gibi olmuyor. Elim soğumuş istediğim çizgiyi atamıyorum. Yaptığım harfler eciş bücüş saçma sapan oluyor. Sürekli yapıp yapıp silmekten masanın üzeri silgi tozundan geçilmiyordu. Sinirlenip defteri kapattım ve masayı öylece bırakıp dışarı çıktım. Biraz dolaşıp eve geldikten sonra annem yine her zamanki gibi kıyameti koparmıştı. Neymiş efendim masayı neden dağınık bırakmışım. Yine mi o saçma sapan işlerle uğraşmaya başlamışım. Yine sınıfta kalıp atılırsam hiç şaşırmayacakmışım. Hiç birinin aslı astarı yokmuş. Gereksiz şeylermiş. Bıdı bıdı bir sürü şey söyledi.
Hayır yani anlamıyorum bir insan resimden neden bu kadar nefret eder ki? Neden bu kadar karşı çıkar? Hiç kimseye zararım yok, kendi halimde uğraşıyorum işte. Neden gidip gelip laf sokuşturma peşindesin anlamıyorum ki? Yaptığım her şey insanların gözüne neden hep batmak zorunda? Ayrıca neden tekrar sınıfta kalayım? Gayet çalışıyorum derslerime. Gerçekten usandım artık. Kaçıp gitmek istiyorum. Başka bir ülke olmak zorunda değil yada başka bir şehir. Başka bir ev bile olabilir. Orada sadece çizim yapmak tek başıma. Sadece ben ve bir sürü kalem bir de kağıt olsa yeter. Bir şeyleri ifade etmem lazım kendimce. Şairin yazdığı şiirleriyle deşarj olduğu gibi benimde çizim yaparak deşarj olmam lazım. İçimdeki her şeyi kusmak, karşıma içimi gösteren bir ayna koymak istiyorum.
Ben bunları düşünürken bir anda iç sesim dürtükledi. Of Kadriye saçmalama nereye kaçabilirsin ki? Sen ancak böyle hayaller kurar söylenir durursun. Sitem edersin sadece. Küçücük odanda da yapabilirsin tüm bunları. Evet yapabilirsin. Sen ki neleri yapmadın. Kafanı toplayıp kimseyi duymamaktan başlayabilirsin mesela. Sonra gerisi gelir. Hadi bismillah..
Eee nasıl olacak? Daha elimi bile açamıyorum. Yaptığım harfler sanki birazdan aşağı akıp düşecekmiş gibi, Allah'a emanet gibi duruyor kağıtta. Nasıl yapacağımı da söyle bari. Verdin gazı sonra kayboldun iç ses. Pis iç ses. Kaka iç ses..
YOU ARE READING
Graffiti Suç Değildir!
Short Story'Graffiti' küçük insanların ortaya attıkları büyük bir kelimedir. Anlaması değil, anlatması zordur. Kimi zaman kendini bulmana yardımcı olur, kimi zaman kendini kaybetmene.. Önünde duvar, elinde birkaç sprey ve yeterince hayal gücüne sahipsen; artık...