Sadece sevilmeyi istedi.
Bu onun suçu değildi. –Cem Adrian
"Rüya. Rüya. Hadi uyan. Aa! Ne uykucu çıktın sen ya?"
"Eylül, gidelim vallaha sıkıldım ben ya. Uyanmayacak herhalde bu da."
Kafam kazan gibiydi. Ve tepemde konuşan resmen iki mahalle karısı vardı.
"Uyanıyor bak. Gözleri kıpırdadı."
"Komadan çıkmıyor, Eylül. Uyanıyor sadece."
"Sabah sabah odamda ne aradığınızı sorabilir miyim?"
"Sanane kızım. Canımız sıkıldı, kankamızı uyandıralım dedik. Sıkıntı?"
Uyku mahmurluğuyla göz devirerek, yataktan kalkmaya çalıştım.
"Lina! Basma yorganıma, kalkamıyorum. Kalksana şuradan be!"
Yarım ağız Lina'ya söylenirken yerdeki çantamı görmeyerek parkeye yapıştım. Eylül artık gülmeyi bırakmış resmen kişniyordu.
"Kim koydu bu çantayı buraya?!" diye çemkirdim.
Acaba zeytinyağıyla akrabalığım mı vardı?
"Kız Rüya, kalkmadın mı sen hala?" diyerek odama dalan annem beni o halde görünce gülmeye başladı. Bürütüs ne olacak.
"Kız ne oldu sana?! Ay çok sakar kız bu. Alan iki güne geri getirecek valla. Hii çeyizine plastik tabak mı koysam acaba?" Eylül'le Lina annemin söylediğine daha çok gülerken ben çoktan kalkıp banyoya yönelmiştim. Çıkarken dil çıkardım, ama tabii ki annem gördüğünden terliği de arkamdan fırlatmıştı.
Odaya geri dönüp formalarımı aldığımda, Eylül hala gülüyordu.
"Hah. Çok komik dimi. Görürsün kızım sen, ağabeyine benim yanıma geldiğini söyleyip aslında Rüzgar'ın yanına gittiğine söylediğimde de böyle gülecek misin acaba." dedim gözlerimi kısarak.
"Hii. İspikçi. Çok kötüsün Rüya, çok. Ağabeyim duysa Rüzgar'ın kafasını kırar."
Odadan gülerek çıktığımda Lina'ya kafam takılmıştı. Suskun gibiydi bugün. Bir konuşmak lazımdı.
Odamın yanında bulunan misafir odasına girerek üstümü değiştirdim. Annem bu odaya girdiğimi görse terlik şov yapardı ya neyse. Daha fazla oyalanmadan dışarı çıktım. Kapıyı sessizce kapatıp, pıtı pıtı odama geçtim. Kızlar odada yoktu. Aşağı inmişlerdi herhalde. Çantamı alıp bende aşağı indim.
Eylül annemin hazırladığı kahvaltı masasını sömürüyordu, Lina da ona baygın bakışlar atıyordu. Eylül 'ün kafasına vurup masaya oturdum. Eylül elindeki çatalı gösterip tehdit ediyordu. Tabii annem olduğundan kötü sözde söyleyemiyordu. Ona omzumu silkip, kendime çay doldurdum.
"Şimdi, sebebi ziyaretiniz nedir kızlar?" diye bir soru yönelttim.
"Hiç ya. Öyle bir uğrayalım Selma Teyzemin ezmesini yiyelim dedik." Anneme öpücük atmayı ihmal etmiyordu da. Annem mutfağa geçtikten sonra:
"Başlatma ezmenden. Dökül, niye geldiniz?" diye sordum.
"Ben anlatayım Rüyacığım. Sen dün bir şeyler saçmaladın ya. Eylül'de tutturdu gidelim diye. Hoş, bende merak etmedim değil. Ama laf dinlemiyor ki bu cadı."
"Sensin cadı.Neyse.Rüya Hanım geliş sebebimizi öğrendiğine göre dünkü halin neydi anlat."
Şimdi bu durumda hapımı yuttum yoksa ayvayı mı yedim bilmiyordum. Ama kapı çalınınca, kapıdaki kişinin duacısı olacağımı biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMURDA DANS
Ficção AdolescenteTerk edilen bir erkek ne kadar acı çekebilir? Peki ya ne kadar intikam alabilir? Ya bu intikam kızın umurunda değilse. Terk eden bir kız ne kadar mutlu olabilir? Peki ya ne kadar yalnız kalabilir? Ya o hayatında kimseyi istemiyorsa. Ama hayat bazen...