20 ~ UZAYLA BİZİ KOCAGÖT ~ 20

102 5 12
                                    

*kapak ve isim değişti, kafanız karışmasın. Şanslı Sürtük isminden vazgeçtiğim için böyle bir şey yapmaya karar verdim*

---

"Kızım mal mal konuşmayın ne baskını ne fotosu ya? Gidince ne diyeceksin peki? 'Pardon biz bir tur let mi çeke selfi atmak için gelmiştik kadrajınız bizi de alıyor mu şu an?' falan mı?"
Bu çocuk gerizekalı gerçekten. Ne diyeceksin diyor ya.
"Ya tabi ki hayır Alpiş mal mısın, sence hiç der miyim öyle bişey? Tabi ki Allahın izni peygamberin kavliyle Yiğit'i bana istiyoruz diycem işte."
Eliyle suratını ovalayarak sakin kalmaya çalıştı. Ya da suratındaki ölü hücrelerden arınmaya çalışıyordu?
"Asla, ama asla böyle bir şey olmayacak. Gidip de millete rezil olmak istemiyorum."
"Alpay, buradaki herkes senin, hayatımda çeşitli insanlar varmış izlenimi yaratmak için hikayeye konulmuş söz hakkı olmayan bir figüran olduğunu biliyor. Şimdi, uzayla bizi kocagöt."
"Aramızdaki 60 metre çapında bir popoya sahip olan sarışın kim acaba?"
Sanki benmişin gibi hissettim bir an.
"Bir dakika, sen benim totomun yüz ölçümünü mü çıkardın?"
Omuz silkmekle yetindi. "Bilirsin, geleneksel röntgen sanatları. Kalıtımsal bir konu."
"İşte bu yüzden bizi oraya götüreceksin."
"Konuyu mu değiştirdin sen az önce?"
Bu sefer de ben omuz silktim. "Doğuştan gelen bir şey, anlarsın ya. Annem zamanında babamı çenesiyle kafeslemiş."
"Etkilendim.."
"Tabi oğlum ne sandın. Şimdi artık gidelim yoksa şu an meraktan kudurarak anahtar deliğinden bizi dikizleyen Zor-Ve-Gururlu-Kız Özge bakışlarıyla popomu kızartacak.."
Alpay 'BEN BİR DAVARIM' diye haykıran bir refleks sergileyerek gözünü kısıp anahtar deliğine baktı.
"O kız benden hoşlanıyor falan mı yoksa?"
"Hıı sizi de seviştiririm bir ara, hatırlat."
"Sıkı hatunmuş."
"Ne sandın yapraam tam bir yerli candice swanepoel'dır benim kardeşim. Biraz yandan rüzgar yemişi tabi ama olsun."
"Eğer bulunduğun odada nefes alır durumda bir  erkek varsa Victoria's Secret manken muhabbeti yapma önceliğini ona bırakmalısın. Hem sen niye iç çamaşırı defilesi izliyorsun değişik zevklerin falan mı var?"
"Evet, hatta her gün eve gidip odamdaki şişme bebeği kırbaçlayarak christian mimikleri üzerine çalışıyorum Alpay. Nasip olursa birkaç aya kendi filmimi çekeceğim inşallah, 'Sarışının Elli Tonu' diye. Sana da ayarlayalım mı ufaktan bir rol ne dersin?"
"Öf tamam hadi."
"Ya resmen baskına gidiyoruz yaşasın. MERHABA PIRILDAYAN GÜNEŞ, MERHABA DUVARDAKİ KUŞ ÇIKARTMALARI...hey, gerçekten hala odanda karanlıktan korkan küçük çocukların odasına takılan selektörlü çıkartmalardan mı var?"
"Bilirsin, bazı şeyler değişmez."
Neyse ki bu bile moralimi bozamadı -ama çorap çekmecesinden de babet çorabı çıkarsa kusarım- Birazdan, benim üstün stalker yeteneklerim Alpay'ın motor sürüş kabiliyeti ve destek kuvvet olarak bir adet de Özge eşliğinde mükemmel bir baskın yapacağımıza emindim. Yani...neredeyse mükemmel. Çünkü şu andan itibaren destek kuvvetimizin bir burun eksiği var. Neyse, borcum olsun.
"Ee..ehehe Özge? İyi misin? Kalk yerine yat bak yer çeker insanı hasta olursun ehiehe. Öyle bir an heyecan olunca kapıyı hızla açtım ama gerçekten hedefim Voldemortumsu bir kanka değildi yani. Beni duyabiliyor musun şu an?"
"Ah..duyamıyorum, çok acıyor!"
Şu cümledeki mantığı bulabilene namaz öğreten seccade, paslanmaz çatal bıçak takımı ve yanında da bir değil iki değil üç değil dört değil tam beş kavanoz bal hediye ediyoruz. Bu efsane kampanya harmanını sakın kaçırmayın!!!ünlemünlemünlem!
"Peki, işte bu noktada elimle iki yapıp 'bu kaç?' diye sormaktan başka yapabileceğim bir şey yok. Zaten şu an da sayının kaç olduğu hakkında spoiler verdim baya. Suni teneffüs falan mı yapsak acaba?"
Özge bir anda dirildi, hatta böyle yerden yükseldi birden belki arşa değer başım falan diye.
"Tamam, neyse. Bir burun eksik, iki kol fazla falan bunlar küçük şeyler, takmayalım çok kafaya."
"Ya sen oturur musun şuraya, bayıldın saçmasapan konuşuyorsun ben bir suni teneffüs yapayım belki bişeylere iyi gelir. Hadi lan, bak filmlerde görüyorum özendim işte bir kere yapsam nolur sanki cimri köpek?"
"Lan yürü Allahın manyağı. Bak Yiğit gidiyor elden öyle düşün kendi kendini gazla kendi içinde kudur patla bir şeyler yap da gidelim artık."
O sırada apartman kapısının önünde motoruyla duran Alpay koridorda olası bir Birbirine-Kapı-Tokmağı-Fırlatmaca etkinliğini başlamadan bitirdi.
"Ben motoru çıkardım bile. Atlayın."

Pek de Destansı Bir Hikaye SayılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin