'Geç kaldığım için özür dilerim ' gibi klasik bir cümle duyulmadı sınıfta.
Ayrıca hiç disipline gitmis öğrenci havası yoktu üstlerinde gülerek sıralarına geçtiler.Öğretmenden de ses seda çıkmadı öğrencileri bilmem ama öğretmenler gerçekten farklıydı bu okulda.
Sıradaki eşyaları ve Meb'in sarı kitap poşetini çantama yerleştirip zilin çalmasını bekledim.
O sırada kapı tekrar çalınmadan açıldı buda kuafördeki öğrenciler olmalıydı kısa kızıl saçları vardı en öndeki kızın bordo rujuyla hoş bi görüntüsü vardı. Arkasından saçları gri küçük burnu ve dolgun dudakları olan gercekten ilgi çekici bir hatun girdi sınıfa gözlerinin simsiyah olmasından mı bilmem eyeliner harika duruyordu. Bakışları fazlasıyla etkileyiciydi.
En son saçının dipleri zift karası, altı civciv sarısı bir kız girdi sınıfa Dortmund bayrağı gibi duruyordu.
Yüzünün yarısından çoğunu kaplayan kemik gözlükleri ve dudagında ve dilindeki pirsingle ürkütücüydü de aynı zamanda.
Zilin çalmasıyla öğretmen sınıftan çıktı çantamı alıp kapıya yönelmistim ki birisi çantamdan asılıp yere düşmemi sağladı. Ellerim ve popom fayansa çok sert çarpmış ve ağrıdan uyuşmuştu. Dortmund bayrağı gibi kafası olan kız 'Bu sınıfın bi düzeni var cici kız kapıdan biz çıkmadan kimse yaklaşamaz bile oraya' deyip grupça güldüler. Ayağa kalkıp silkelendikten sonra ön taraflardaki saçımı elimin arasına alıp; "O zürafa desenli, saçtan çok keçi kılına benzeyen kafa kıllarını eline vermemi istemezsin bence" deyip kıkırdadım. Eliyle omzumu itti ve alev saçan gözlerini bana doğrultup hırladı. Evet gerçekten hırladı gerçekten çıkardı o sesi.
Üzerine atlayıp her iki taraftan elime aldım saçlarını. Altımda tepindiğinden kasıklarımda inanılmaz bir ağrıya neden oldu. Yine de bırakmadım saçlarını. Attığı her çığlıkta mutlu olacak kadar sinirlenmistim. Grubun diğer kızlarının saçlarımı cekistirmeleriyle onunkine benzeyen bir 'Ağgg' lama sesi çıktı ağzımdan. Sesimizi duyan idareden olduğunu düşündüğüm kadının sınıfı basmasıyla kızlar saçımı bıraktı. Bende ayağa kalkıp saheserime baktım. Nefessiz kalmaktan olsa gerek kıpkırmızıydı yüzü saçları da Einstein 'e benziyordu. Hatta bu halde sokağa atsak insanlar onun Einstein'in kayıp torunu olduğunu bile düşünebilirlerdi. Kadın öyle çok bağırıyordu ki ses koridorda yankı yapıp tekrar bize dönüyordu. Sınıftan çıkmasıyla kulağıma yaklaşıp" Çıkışta bunun hesabını vereceksin ezik. " diye fısıladadı. Sessizce yerlerine oturdular. Eğer eve gidersem korkup kaçtığımı düşüneceklerdi. Çantayı tekrar sıraya bırakıp düşündüm çıkışta başıma gelebilecekleri. Saçlarımı çekistirip yerde sürürlerdi belki bi kaç ta tırnak iziyle kurtulurdum heralde. Ya takma tırnaklarını yüzümden çıkartamazsa, ömür boyu onlarla yaşayamazdım. Ameliyat olmak zorunda kalırsam. Doktorlar da çıkartamayıp itfaiye ekipleri demir kesme makinasıyla saldırırsa yüzüme. Saçma fikirlerimi bir yana atıp eski okulumu özlediğimi farkettim. Eskiden sıradan bir yaşantım olduğunu düşünüp sıkıldığım için kızdım kendime. Al işte aksiyon ve maceralarla karşılaşabileceğin esrarengiz bir sınıf hiç sıkılmazsın artık.
Elimi pantolonuma atıp telefonumu çıkardım. Mobil veriyi acmamla whatsapp'tan 358 yeni mesajın geldiğini gösteren bildirimi görmem ve ekranı delercesine dokunmam bir oldu. 11- A adlı grup. Eski sınıfım beni unutmamış olmaları sınıftan gitsem de hâlâ gruba almaları çok anlamlıydı benim için. Bir video vardı medyada açtım fakat gürültüden ne dedikleri pek anlaşılmıyordu. Kulaklığı takıp en baştan izledim videoyu. Oturduğum sıranın üzerine çelenk koyup 'UNUTMAYACAĞIZ' diye büyük bir yazı yazdırmıslardı üzerine. Sınıfta 50 kuruş diye gezdiğim sıralarda kimseden para çıkmazdı. Buna para verdiklerine inanmam aptallık olurdu eminim cenaze törenine katılıp ordan yürütmüşlerdir. Videoyu devam ettirdim. Herkes tahta kalemini eline mikrofon gibi alıp "Eylül çok özledik seni bla bla " demişti. Sınıftayken çoğuyla anlasamazdım hâliyle beni özlemeleri tuhaftı eminim Ceyda -en yakın arkadaşım - zorla yaptırmıştı bunu onlara.
Videonun sonunda Hakan ( çocukluktan beri beni sevdiğini söyleyip okuldaki herkese teklif etmiş insan) geçiyor kameranın karşısına. "Eylüll" deyip yere egiyor başını o sırada Kâsım seke seke kameranın önünden geçip Türkan Şoray gibi kırpıstırıyor gözlerini. Hakan başını kaldırıp senden sonra ne Kasım'lar geldi geçti de Bu yürek bir Eylül'ü sevdi. Yüzümü buruşturdum komik miydi simdi bu. Videoyu kapatıp mesajları okumaya başladım.
Hazal: Hakan Buse'yle neden ayrıldığını anlattın mı arkadaşlarımıza ben mi anlatayım :D
Hakan: Eylül aşkım sen inanma anlatılanlara okuma hatta.
Ceyda: Hazal hadiii anlattt.
Hazal: Bu ikisi yemeğe çıkmış. Hakan salata bittikten sonra tabağı ağzına sokup suyunu içmiş. Buse şaşırmış tabi. Sonra dışarı çıkmıslar lunaparkta dönme dolaba binmisler Buse korktum inelim lütfen falan demiş Hakan "Sen in ben para verdim inemem" demiş. Buse şaka olduğunu düşünüp yanına sokulmuş iyice Hakan yüzüne doğru yaklaşmış Buse de öpüşmeye hazırlamış tabi kendini kızın yüzüne gegirmis sonra "Oh be rahatladım " deyip geri çekilmiş.
Sena: Iyyyy Allah kahretsin.
Volkan: Ulan ahahah. Buse 'nin kolu neden alcıda bilen var mı?
Hazal: Kız inicem diye bağırmış adam duymayınca gondoldan atmış kendini.Üzülmüştüm kıza ama Hakan'ın nasıl birisi olduğunu herkes bilirdi daha birinci sınıftayken size şampanya patlatıyım mı deyip osurmuştu sınıfta. Bu sırada çıkış zili çalmıştı. Telefonu cebime atıp cantamı aldım sırtıma. Kırmızı kısa saçlı olan yanıma gelip aşağıda bekle kaybolma sakın bir yere kadar dedi.
İlk ders yanıma oturan çocuk tekrar geldi yanıma. "Aklın varsa kaçıp kurtul kiminle oynadığının farkında değilsin iyi insanlar değiller. " Damarlarıma adrenalin salgılandıgının farkındaydım. Gözlerimi tamam der gibi kırpıp aşağıya doğru inmeye başladım adımlarım geri geri gidiyordu. Annemi arayıp haberdar etsemiydim yada direk ambulansı mı arasaydım. Okulda yeni olduğumdan merdivenden inerken duvarı farketmeyip kafamı carpmıstım. Acıyla inleyip yere yığılırken basımı kaldıramamıstım bile. "Bu duvarlar neden betondan sünger yapsalar olmaz mıydı ahh nöronlarım kafa tasımı yumrukluyor icerde " gelen kıkırdama sesiyle başımı hafifce kaldırdım önümde duvar yoktu yerine bir çift erkek adidas ayakkabı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLARDAN KASIM
Fiksi Remajakaranlığın göbeğine fırlatılmış, hedefi belirsiz bir oktan başka hiçbir şey değildi. Ailesi yüzünden yeni bi okula başlamış, esrarengiz olayların anlatıldığı bir kitap.