Bölüm: 8 Araf

33 5 1
                                    

Yattığım yerde yavaşça doğrulup nerde olduğuma bakmaya çalıştım. Karanlık bir odaydı ve toz kokusu doldurdu ciğerlerimi. Birkaç defa gözlerimi kırpıştırıp buraya nasıl geldiğimi anlamaya çalıştım. Sakin olmaya özen göstererek sabahtan belli gelen sesin sahibine çevirdim bakışlarımı. Karanlıkta kim olduğunu seçemediğim ama ay ışığının müsaade ettiği kadarıyla küçük bir kız duruyordu baş ucumda. Söylediği şey şaşkınlık kat sayımı arttırırken bir süre öyle kaldım.

"Bebeğimin beşşiği çamdan
Yuvarlandı düştü damdan
Bey babası gelir Şamdan
Nenni nenni, nenni nenni
Nenni bebek oy..."

Vücumda dolanan şaşkınlık duygusu yerini iliklerime kadar işleyen korkuya bırakmıştı. O küçük bedenden, otuzlu yaşlarının ortasındaki bir kadının sesi yankılanıyordu. Elini elimin üstüne koyarken hala mıraldanıyordu ninniyi.

"Nenni nenni,nenni bebek oy..."

Elimin üstündeki ten çekilince gözlerimi elime çevirdim. Küçük kızın elleri siliniyordu yavaşca, toz olup bu boğucu havaya karışıyordu adeta. Bağırmak için aralanan dudaklarım tüm kelimeleri unutmuştu. Hızla yatakta doğrulmaya çalıştım ama ellerim ve ayaklarım yatağa kelepçelenmişti. Bakışlarım tekrar kızı bulduğunda burnu, gözleri, kulakları yok oluyordu. Yüzünden dudakları hariç her şey silininceye kadar " nenni nenni " diye mırıldandı. Dudakları da yok olmaya başlarken kapıda annem belirdi. Kız mekanik bir hareketle başını anneme çevirdi ve etraftakı sessizliğin zincirlerini kırarak bağırdı.

"Beni sen öldürdün, beni sen..."

Tamamlayamamıştı cümlesini, kız tamamen yok olurken dehşetle gözlerimi açtım. Son söylediği cümlede sesi ona aitti, minik bir kızın sesi... Neşeden yoksun hüzün kokan sesi. Ve o ses tanıdık geldi saçma bir şekilde. Çığlık atmaya çalıştım ama yine dilim bana ihanet edince anneme baktım. Kendi kendine konuşuyor gibiydi.

"Özür dilerim, özür dilerim. Hepsi senin iyiliğin içindi."

Sonra pişmanlık taşan bakışlarını bana çevirdi, bir iki saniye baktıktan sonra arkasını dönüp hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Karanlıkta silueti gözden kayboluncaya kadar yalvaran gözlerle arkasından baktım. Tamamen yanlız kaldığımda dışarıda bir gürültü koptu. Bir çarpma sesi... Sonra annemin çığlığı yankılandı sokakta... Kalkıp bakmaya çalıştım ama kelepçeler engel oluyordu. Saatlerdir mühürlenen dudaklarım aralandı ve histerik bir kahkaha çıktı boğazımdan.

"Şimdi layık olduğun yerdesin anneciğim, benim öldüğüm yerde." Bu ses... Korku dolu bir çığlık daha attım. Bu sözler benim dudaklarımdan döküldü. Ama...

Bedenimin şiddetle sarsılmasıyla gözlerimi açtım. Kerem, ellerini saçlarımın arasında gezdirirken ;

"Geçti. Geçti, sadece bir kabustu." diye söyleniyordu. Birkaç şey daha dedi ama anlamadım. Aklım hala rüyadaydı. O kız, yine aynı kızdı. Hep kabuslarıma konuk olan. Normalde hep o benden yardım isterdi ama bu sefer onun varlığı güven vermişti sanki.

Hala Kereme sarılı bir şekildeyken gözlerim odayı taradı. Egemen ve Emre hala gelmemişti ve Can uyuyordu. Kerem'in sırtındaki bir elimi uzatıp incelerken aklıma küçük kızın elleri gelince, göz yaşlarım Kerem'in t-shirtünü ıslatmaya başlamıştı bile. Şiddetini arttıran hıçkırıklarımla başımı Kerem'in boynuyla göğsü arasına yaslayıp bekledim. Burnumu dolduran erkek parfümünün hafif kokusu gerilen vücudumu yavaş yavaş gevşetmeye başlamıştı.

Aniden açılan kapıyla kollarımı ayırmadan başımı kaldırıp gelene baktım. Gördüğüm manzarayla gözlerimi sonuna kadar açıp hızla ayağa kalktım. Emre yarı baygın bir şekilde Egemene yaslanmıştı. Ve korkumu kamçılayan kan ikisininde t-shirtüne bulaşmıştı. Kerem de onları görünce önce gözleri iri olmuş, ağzı hafif aralanmıştı. Ama o benden daha önce toparlanıp yanlarına gitti ve Emre'yi yatağına götürmeye başladı. Bir yandan da söyleniyordu.

GÜZ YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin