Bölüm:5 Tuzlu Kahve Misali

149 12 12
                                    

Olmayan okuyucularım lütfen yorum yapın. Tek kelimelik iyi veya kötü bile kafi. Düşüncelerinizi merak ediyorum, bir şans tanıyın bana.

Gökkuşağının dışladığı iki renktik ikimizde. Sen beyaz, ben siyah... Sen de tüm renkler toplanmıştı...Ben de bir damlamla tüm masumluğunu kirletecek güç...

Melis'ten:

Geometricinin dersinde Gizem'in ağlayarak sınıftan çıkmasının ardından ben de yanına gitmek için izin aldım. Ama uyuz hocamız "o gelsin öyle git" diyip yerime oturttu. Bu hocaların aynı anda iki kişiyi lavoboya göndermeme huyları sinir ediyordu beni. Allahtan Gizemin ağlamasını ben ve adının Egemen olduğunu öğrendiğim çocuk dışında kimse fark etmemişti, yoksa her şey Gizem için daha zor olacaktı.

Salak iki yıldırlı harap etti kendini şu pezevenk için. Ona bin defa "aşk" diye bir şey olmadığını anlatmaya çalıştım ama dinlemedi beni. Aşık olduğunu sanıyordu ama bence yanılıyordu. Gizem hırslı, inatçı bir kızdı. İstediği oyuncak alınmayan bir çocuk gibiydi. Oyuncağına kavuşsa 1-2 gün içinde kırıp atacaktı. Ama anlamıyordu bir türlü.

Fazlasıyla hayalperestti bir de üstüne sürekli okuduğu romantik wattpad hikayeleri onu Kereme daha çok bağlıyordu. Onun ki aşk değil takıntıydı. Hem kim olmayan bir şeyi hissedebilirdi ki? Aşk, yaşam amacı olmayan insanların hayata tutunmak için uydurdukları saçma başka bir şey değildi. Bir nevi kendilerini kandırıyolar. Bazı uyanıklarda insanların bu zayıf noktasını kullanıp aşk içerikli filmler çekip, kitaplar yazıyorlar. Sonra gel keyfim gel. Biz hüngür hüngür ağlarken onlar oturup paralarını sayıyorlar. Tamam ben de wattpad hikayesi okuyup ağlıyorum ama gerçekle kitabı ayırt etmeyi de iyi biliyorum. Sonuçta onların hepsi kurmaca değil mi? Kitaplardaki, filmlerdeki kızların da erkeklerin de hepsi hollywooddan fırlamış gibiler. Hepsi birbirinim dış güzelliğine aldanıyorlar. Hangi kitapta yakışıklı çocuğun çirkin kızı sevdiğini gördünüz ki? Hangi kadınla adam iğrenç, mide bulandırıcı ihtiyaçlarını gidermenin dışında bir ömür geçirebilir ki? Kim sevdiğinin gözlerine bakarak, ona dokunmadan hayatını devam ettirebilir ki?

Üzgünüm ama uçkuruna düşkün bir erkek topluluğu ve kendini sürekli daha güzel göstermeye çalışan kadınların olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Hepsinin ortak tek bir zaafı var, insanı kendinden nefret ettirecek. Hep duyduğumuz bir cümle var ya hani " insanla hayvanın en önemli farkı akıldır" diye ama iş abazalığa gelince bir hayvandan daha akılsızlar. Okuduğum, gördüğüm haberlerden sonra aşka inanmam aptallık olurdu herhalde. Masum bir kıza, hayvana, annesine hatta adını ağzıma almak istemiyeceğim bir çok şeye tecavüz eden adamlar- ki onlara adam demem bile başlı başına bir hata- kalplerinde masum bir sevgiyi taşıyabilirler mi? Onların kirli hayatına bu temizliği katmaya çalışmak ağır gelir bünyelerine.

Gizemle taş çocuk diyip milleti kesmemiz falan hepsi işin eğlence kısmı. Zaten canımızı yakan gerçeklerken, bizi güldürebilen değil miydi yalanlar? Biliyorum, belki ben de çıkacaktım birileriyle, sevgilim olacaktı, evlenecektim, o iğrenç dediğim şeyleri yapacaktım, doğanın kanunu bu. Ama ben kirli hayatıma aşk gibi masum bir şeyi yakıştırıp kendimi kandırmayacaktım.

GÜZ YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin