Bölüm 30 - Öfke

2.9K 234 60
                                    

Bu şekilde kalmasının en iyisi olacağını tahmin ediyordum. Hala Damian konusunda ne yapacağımı bilmiyordum ve açıkçası bunu ne kadar olabildiğince zihnimin derinliklerinde tutmaya çalışsamda, o bana sadece bir hafta vermişti.

Harry pizza siparişi verdi ve bu mantar çorbası ile iyi bir değişimdi (değiş tokuştu). Onu geçen hafta atıştırmıştım. Bu iştahımın biraz daha açılmasında yardımcı oldu. Harry üst kattan geldiğinde, dilim tutuldu. Kaşlarını çatmış bana dik dik bakıyordu ve tavrının bu ani değişikliği karşısında şaşırdım.

"Sağ kanattaki odaların birinde hiç bulundun mu?"


-------


"Ne?" Alt dudağım titredi. Harry çileden çıkmış gözüküyordu. Açıkçası odada asla bulunmamalıydım. 


"Thalia. Asma kilit yerdeydi. Orada ne yaptın?" Sinirliydi ama sesinde endişeye dair izler vardı. Bazı resimlerini görmemden mi korkuyordu? Dikkatsizce davranıp, kilidi tekrar eski yerine koymayı unutmuştum.  

Yarısı yenmiş sucuklu pizza dilimini masanın üstüne bıraktım ve tozlanmış ellerimi birleştirerek vereceğim yanıtı düşündüm. Harry'nin beni ürpertici Snooper olarak görmesini istemiyordum yada Bana karşı olan görüşünü azaltacak herhangi bir şey yapmak. Bu yüzden söyleyeceğim sıradaki kasıtlı kelimeyi dikkatli seçtim.

Kapı zili konuşmamızı en uygun zamanda bozduğu için minnettar oldum. Fakat sonra ön kapının zilinin çaldığını ve bunun anlamının büyük ihtimalle kapının arkasındakinin Damian olduğunu farkettiğimde bu minnettarlığım uçup gitti. 

"Bu lanet olası kim olabilir şimdi?" Harry mutfaktan sinirle çıkarken el kaldırdığında, benzimin attığını hissettim.

 Mutfak kapısının küçük aralığına doğru görünüp kayboldum, avuç içlerim hemen terleyerek endişeme cevap verdi. Damian muhtemelen bana söylediklerini yapıp yapmadığımı kontrol etmek için gelmişti fakat onun son ziyaretinden sadece bir gün geçmişti. 

Gelen kişiyi gördüğümde kalbim çöktü. Bu benim beklediğimden daha kötüsüydü. Kalyee deri çantasını giriş holündeki masaya koymadan önce, yüzüne düşen siyah saçlarını kenara çekti. -Tahmin edilebilir olay dizisi. Ön kapının anahtarına sahip olduğunu farkedince, canım acıdı.  Ona Harry vermişti. 

  Kaylee'nin en son ne zaman burada olduğunu hatırladım. Harry, onun yaptıklarını beğenmiyordu ve ona karşı düşmanca bir tavır almaya başlamıştı. Bana böyle insanları sevmediğini, ve onların birlikleri içerisindeyken kendini de sevmediğini anlatmıştı. Bununla birlikte Harry'nin evlilik planlarına uygun olmaması gibi küçük bir umuda tutunmuştum, ama bu umut paramparça olmuştu. Harry reddettiği halde, Kaylee neden hala ona asılmaya devam ediyordu?  

  "Ne de sıcak bir karmaşasın sen" dedi Harry'nin dağınık saçlarına atıfta bulunarak. "Ama gerçekten hazırlanman gerek. Niçin hala hazır değilsin?" 

"Ne için?" Harry sordu.

Tiz kahkahası koridor boyunca yankılandı. "Sen gerçekten eğlencelisin, ama cidden gitmemiz gerek."

Harry, parmaklarını saçlarından geçirdi. Açıkça bir anısını canlandırmaya çalışıyordu. Kaylee derin bir nefes aldı ve şakaklarına masaj yaptı. "Unuttun." Sonucuna vardı. "Victor bana, onunla ve Dylan ile içmeye çıkabileceğimi söylemişti ve ayrıca senin normalden daha içkili olduğunu da dile getirdi. Neden?" 

"Bu senin meselen değil." dedi, Kaylee nefes almadan önce ama hemen pişman oldu. "Özür dilerim. Ben sadece...  havamda değildim."

"Açıkça görünüyor ki, hala değilsin. Neden?"

"Bilmiyorum. Sadece bir şeyleri çözmeye  çalışıyorum." Boynunu ovuşturarak cevap verdi. 

"Ne gibi?" Fazla meraklıydı.

"Sadece saçmalık, tamam mı? Boş verecek misin?" Sesi sinirliydi. 

"Pekala. Ama biliyorum bir şeyler seni rahatsız ediyor ve ben bunun ne olduğunu bulacağım. Eskiden bana her şeyi anlatırdın. Şimdi ne oldu?" dedi Kaylee ve Harry'ye doğru ilerledi. 

"Neden artık bana bir şey anlatmıyorsun?" Parmaklarını, Harry'nin çenesine koydu. Şakacı bir tavırla dudağını büzdü.

Öfke tüm bedenimde dolaşırken iç geçirdim. Birbirlerine çok yakınlardı. Gözlerimi ovuşturduğumda ellerim sırılsıklam oldu. Kaylee ve Harry, zengin ve güçlülerdi, neredeyse mükemmel bir çifttiler. Lanet olsun, isimleri birlikteyken kulağa güzel geliyordu. Tüm bunlar, benim işim değildi. Biliyordum, eğer Harry başka biri ile birlikte olsa bile umursamamalıydım ama umursuyordum çünkü o, bunu benim işim yapıyordu. 

Beni öpmüş, teselli etmiş ve korumuştu. Hayatımın en kötü döneminde yanımda olmuştu ve ben onu kötü adamlarla karıştırmıştım. Şüphesiz, o, diğer insanlara karşı şımarık zengin çocuk gibi görünebilirdi ama ben, daha önce kimseye göstermediği bir yönünü gördüğüme inanıyordum. Bu da benim yanlışlıkla ve aniden aşık olmama neden olmuştu. Kaylee'nin, Harry'nin gerçekten kimden hoşlandığını, yolunda ben olduğumu bilseydi neler olacağını merak ettim. Bu yüzden, onlar için iyiydi. 

"Oyuncak Bebek nerede?" Kaylee'nin sorusu beni dikkat kesti. 

"Oyuncak Bebek?" 

"Fahişe ya da her neyse." Ona olan nefretime doğru bir neden verdi. 

"O bir fahişe değil." Sesi sertti. 

"Umrumda değil. Ondan kurtuldun mu"? diye sordu. Gözlerini genişleterek, baskı uyguladı. 

Hafif bir baş sallaması ile cevap verdi. Vücudumu boydan boya bir ağrı ele geçirdi. Kaylee'nin gözleri, cevaba karşı parladı. Açıkça buna memnun olmuştu. "Gördün mü? Her şey yolunda gidiyor. Şimdi sadece sen ve ben varız. Seni arabada bekleyeceğim. Babanın şoförü bizi kuyumcuya bırakacak." 

Kuyumcuya? Muhtemelen yüzük seçmeye gidiyorlardı. Harry, onun için bir yüzük alıyordu.  

Hemen sonra, Kaylee konaktan ayrıldı. Harry mutfağa geri döndü. Beni yıkılmış bir halde görmesini istemiyordum, yıkılmamın nedeni olduğunu,  üzerimde devasa bir etki bırakabildiğini bilmesini istemiyordum. (o) İçeri girerken, gözyaşlarımı, bluzumun kollarına silerek saklamaya çalıştım. Ondan kaçtım, duygularımı kontrol etmek için mücadele veriyordum   

Bi' çift kolun, arkamdan çevremi sardığını hissedince şaşırdım. Her sarılışımızda, dokunuşları ve kokusu bende daha fazla ağlama isteği uyandırıyordu. Yine başarısız olmuştum. Onun hemen önünde parçalara ayrılmıştım. 

Harry'nin beni bu şekilde, mümkün olduğunca uzun süre tutmasını istiyordum. Kaylee'nin kaybolmasını, umutsuzca özlemiştim. Onun ile Harry arasında neler olduğunu bilmiyordum. Harry'nin  aslında hoşlandığı her neyse miydi  yoksa "iş anlaşmasının" bir parçası mıydı emin değildim.  Hangisi daha kötü seçemiyordum. 

"Özür dilerim." Nefesini kulağıma yükledi. "Lütfen ağlama."


  Elinden kurtulmaya çalıştım. ''İkimize birden sahip olamazsın.'' Hıçkırıklar arasında kekeledim.

Beni olduğum yerde tuttu, başıma bir öpücük kondururken kolları beni sardı.''Sana bunu açıklayacağım, ama şimdi değil. Gitmem gerek.''

''Sonra git!'' Sesim yine gözyaşlarım içinde yok olmadan önce bağırdım. Biliyordum ki Kaylee kolayca yok olacak değildi. Beni fahişe diyerek çağırdığını hatırlayınca sinirlerim tepeme çıktı. Şimdi ise, Harry'nin onunla gideceği gerçeği, öfkemi iki katına çıkarmıştı.

 ''Seni bu şekilde görmekten nefret ediyorum.'' Benim gergin olan sesimin aksine yumuşak tonla fısıldadı. ''Özür dilerim.'' tekrarladı. Nedense yapmak üzere olduğu şey için özür dilediğini hissediyordum. 

  Gözyaşlarım tükendiğinde, nefes spazmlarım da yoğunlaşmıştı.Ağlamaktan çok yorgun ve hastaydım, özellikte buna Harry neden olmuştu. Tekrarlayıp duran ve yorucuydu ve iyi hiç bir şey çıkmamıştı. Sadece kendime eziyet ediyordum, kimse bundan etkilenmemişti. Sadece ben.  

"Beni bu hale getirdin." dedim. "Beni kırdın... fazlasıyla." 

"Özür dilerim Lia ama beni anlayacaksın.  Yani umarım-" Ardı ardına çalan kapı tokmağı sözünü kesti. "Eve geldiğimde konuşacağız. Tamam mı?"

Etrafımdaki kollarını gevşetti ve elimi, elinin arasına aldı. (Elim) düşmeden önce, dudaklarını üzerine bastırdı.  Ve gitti. 

--------


Yardımları için Melisa'ya teşekkürler.

Sınır, 120 oy-30 yorum. Teşekkürler.




Baby Doll (Harry Styles) {Türkçe Devam Kitabı}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin