"Anneni görmene izin vereceğim hakkında söylediklerimi siktir et." diye bağırdı. Yanımdan fırtına gibi geçmeden önce masadan anahtarlarını aldı. Kapıyı kapatırken sağır edici bir ses duyuldu ve gitti.
Yangın azgın bir gelgit gibi içimde büyüdü. Ellerim yumruk haline geldi ve ani bir dürtüyle beni bir şeyle salladığında tanışmıştım Harry çok mantıksızdı ve çocukça davranıyordu. Yaptığı onca şeyden sonra bana sinirli olmaya cesaret ettiğine inanamıyordum.
Umutsuzluk ve öfkeyle tüketilmiştim, Dışarıya çıkmadan önce odamdan bir ceket aldım. Harry'ye bağlı olmama gerek yoktu. Annemi görmek için kimsenin iznine ihtiyacım yoktu. Burada kendi yolumu bulurdum.
~~~~~~
Harry'nin bakış açısından;
Adamı azarlama fırsatını kaçırdığım için pişmandım. O kimdide buraya izinsiz girebileceğini düşünüyordu? Cesarete bak! Ve tabii Thalia'nın onunla birlikteyken samimi ve sevecen olmasının beni çıldırttığı gerçeği vardı. Muhtemelen Thalia'nın erkek arkadaşıydı. Thallia sevgilisi olduğuna dair bir şey söylememişti. Onun bu konu hakkındaki tecrübesizlikleriyle, söyledikleri şeyler ışığında hiç sevgilisi olduğunu düşünmemiştim.
Birlikte olsalar bile kim onlara benim evimin arka bahçesinde aşk meşk yaşama hakkı vermişti? Beni hızla geçen Audi'nin korna sesi duyuldu ve bir kaç kere yüksek sesle karşılık verdim. Buna rağmen hatalı bendim. Kırmızı ışıkta geçmiştim. Öfkeden fırıl fırıl dönerken tırnaklarım direksiyona saplandı.
Aşağı sokakta oturan Bayan Jones, Thalia daha benim bileşimde etrafta sürten çocuğu görmeden beni uyarmıştı. Her evden uzaklaştığımda geliyor muydu? Tüm bu zaman boyunca Thalia zamanını onunla mı harcıyordu? Ne kadar berbat etse de o hala benim malımdı. Benimle yaşıyordu. Benimdi. Pekala, en azından bu öğleye kadar.
Thalia'nın farzettiğinin aksine bugün bir 'randevuya' falan çıkmamıştım. Tüm sabahımı pis bir çöplük olan Richard'ın mekanında harcamıştım. Bir çok kağıt imzalamış ve kontratları -mantıksız bokları- düzeltmeleri için bekleyip durmuştum. Thalia'nın geneleve sürüklenişini hayal etmiştim, ağlayışını hayal etmiştim. Düşüncelerimi hazmedememiştim. Orası hariç her yere uygundu. Onu olabildiğince çabuk bu pislikten kurtarmak istemiştim.
Öğlen kontrat iptal edilmişti. Babamın kontratın degiştirilemeyeceği ile ilgili söylediği her şey bir yalandı. Bu yaptığımı fark ettiğinde muhtemelen dırdır edecek ve bana hala yeterince adam olamadığımı söyleyecekti ama umrumda bile değildi. Thalia özgürdü. Gitmesine izin vermek yapmak isteyeceğim son şeydi fakat onu mutsuz görmek beni harap ediyordu. Onu bu şekilde istemiyordum ve onunla sırf sefaleti yüzünden olmak istemiyordum.
Onu incitirken, ona zarar verirken ayıktım. O bunu bilmiyordu, bilmeyecekti. Ve onun mükemmeliyetinin portresini çizmek için 2 haftamı tamamen harcadığıma dair bir fikri yoktu. Ya da en azından fikrinin olmadığını düşünüyordum. Çizim odama girmişti. Belki de tüm bu bakışlardan sonra onu çizdiğim portrenin kalitesiz olmadığını ama anlamsız olanlardan olduğunu fark etmişti.
Onu çok fazla istiyordum. Kendimden korkmaya başlamıştım. Onu gereğinden fazla düşünüyordum. Her gördüğümde, öpmek ve dokunmak istiyordum. En küçük bir temasta bile harika bir şekilde tatmin olma noktasına gelmiştim ve aniden diğer kızlar ilginç gelmemeye başlamıştı. Bu beni gerçekten korkutuyordu.
Üzerimdeki etkisinden hoşlanmıyordum, kimsenin üzerimdeki etkisinden hoşlanmıyordum. Ama bu etki günden güne büyüyordu. Bunun gerçekleşmemesi gerekiyordu. Gelecek hakkındaki planlarım üniversiteyi kazanmak, babamın çenesini kapatmak için Kaylee ile evlenmek ve para içinde yüzmekti. Şu anda sahip olduğumdan daha fazlasında yüzmek.
Her şey önüme gümüş tabak ile sunulmuştu. Ama ben hayatımın yönüyle ilgili farklı şeyler düşünüyordum. Eskisi kadar çekici gelmiyordu. Sonra fark ettim ki bu en olası seçimdi.
İyice zorlaşmadan Thalia'nın gitmesine izin vermeye ihtiyacım vardı.
Nereye gittiğime dair bir fikrim yoktu. Sadece çok kızgındım ve dışarı çıkma ihtiyacı duymuştum. Arabayı yol kenarına çekerek motoru durdurdum. Derince iç çektim. Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim.
Ona çok sert davranmamıştım, değil mi? Fakat neden Damian'ın içeri girmesine izin vermişti? İyi bilmesi gerekiyordu. Özellikle de onu daha önce defalarca uyandıktan sonra. Ona konakta hiç bir yabancı istemediğimi söylemiştim.
Fakat sonra tekrar yaptı. Belkide bu seferki masumdu. 'Annem hasta' gibi bir şey söylemişti. Dikkatim fazlasıyla dağılmıştı ve öfkem kavrayamama neden olmuştu. Eve geldiğimde onu... birini öperken ve birinin elini tutarken görmeyi beklemiyordum. Her zaman ona bunu yapan tek kişinin ben olduğumu düşünmüştüm. Arka koltuktan bir süredir burada sakladığım kadife kutuyu kaptım. Üzerindeki kurdelenin bir ucunu çektim ve etrafındaki ipleri gevşettim. Kapağını kaldırdım ve içindeki kapalı kolyeye karşı iç geçirdim. Elimdeki pırıl pırıl parlayan madalyonun üzerindeki çivili elmasları parmağımla ovdum.
Bunu geçen gün kuyumcuya gitmek için kasabadan ayrıldığımda Thalia'ya almıştım. Kaylee ve babası da oradaydı fakat ben kaşla göz arasında almıştım. Bunu ona henüz vermedim çünkü kaçınıyordum. Bunun ona veda hediyem olduğunu söylemek istemiyordum - şimdilik. Ona beni hatırlatacak bir şeyler vermek istiyordum. Onun bu deneyim hakkında bir şey hatırlamak istemeyeceğini fark ettim fakat beni unutmasını istemiyordum.
Muhtemelen şuan ağlıyordu ve muhtemelen yine benim yüzümdendi. Kararımı vermeden önce yenilgiyle iç çektim. Geri dönecek ve onunla konuşacaktım. Kontratın iptal olduğunu söyleyecektim -bu sefer gerçek. Ailesine ve köhne Ken oyuncak bebeğine kavuşacağı bilgisiyle havalara uçacaktı.
Belkide benimkinden daha mutlu bir hayat sürecekti.
Madalyonu dikkatlice kutunun içindeki mindere geri koydum ve kutuyu tekrar kapattım. Kurdele için zahmete gitmedim çünkü nasıl papyon bağlandığını bilmiyordum. Sonra eve sürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Doll (Harry Styles) {Türkçe Devam Kitabı}
FanficYozlaşmış toplumlarda, genç kızlar, erkeklere sırf zevk objesi ve arzularının karşılanması için satılırdı. Ama işler değişti. Ta ki zengin bir iş adamının şımarık oğlu ile Oyuncak Bebekler'in bükülmüş dünyasına girmeye zorlanmış, şanssız bir kızın y...