1.GECE

221 20 6
                                    

1.GECE


ormanlık bir alanda george la beraber yürüyüş yapıyorduk. Yağmur yeni dinmiş olmalı ki toprağın kokusunu yoğun bir şekilde hissedebiliyordum. Bu yer bana enerji veriyor kendimi daha canlı hissediyorum. Ağaçların muazzam görüntüsü toprağın dinlendirici kokusu, yağmur bulutları arasından gelen güneş ışıkları sanki bir zanatkar tarafından kusursuzca yapılmış bir sanat eseri gibiydi.

George da bu muazzam sanat eserinden etkilenmiş olmalıki o da benim gibi uzun bir müddet doğayı izledi.

yaprakların rüzgarın etkisiyle çıkardıkları sesi duyabiliyor musun jack?

evet george duyabiliyorum. İnsanı sakinleştiren bir etkisi var.

Kesinlilkle jack doğa insan üzerinde çok olumlu etkiler bırakır. Bu etklilerden en önemliside insanın kafasını boşaltmasıdır.

o zaman doğa bir nevi zihin susturma görevi üstleniyor.Bu sayede çok fazla düşünmekten yorulmuş olan beynimiz rahatlıyor.

Aynı hiç mola vermeden çok uzun süre spor yapan bir insan gibi düşün jack. vücudu yoğun tempoya dayanamayacak ve iflas edecektir. Gerekli olan ara ara vücuduna dinlemek için zaman ayırması. Doğa senin için bu zamanı oluşturuyor. Yorulmuş olan vücudunu dinlendirmeye yarıyor.

Şimdi daha iyi anladım george. Zihnim sürekli düşünce ürettiği için beynim bir yerden sonra bu kadar yoğunluğu kaldıramıyor ve çöküşe uğruyor. Gerekli olan şey kendime dinlemek için zaman ayırmam.

İmkansız! bu bilgileri mutlaka bir yerde okumuş olmalıyım. Kimse rüyasında yeni bilgi öğrenemez. Bu bana Bilinç altımın bir oyunu olamalı. İki gündür yaşadığım şeylerin ardından bu beni gerçekten şaşırtmıştı. Artık mantıklı bir açıklama bulmakta bile zorlanıyordum. Elimde kalan tek mantıklı şey "bunların hepsi tamamen tesadüften ibaret" cümlesiydi. En iyisi fazla düşünmeden yatmam olacak dedim kendi kendime.

Dün olduğu gibi bugunde sabahın erken saatlerinde içimde bir heyecanla yatağımdan fırladım. Fakat bugun düne kıyasla bir beklenti içerisindeydim.

Bugun bir amacım var. George u bulacak ve almayı unuttuğum numarayı alacağım.

Hızlıca sahile doğru ilerlemeye başladım. Ayaklarım koşmakla yürümek arasında gidip gelen bir hızda ilerliyordu. Fakat benim tek düşündüğüm george u bulmaktı. Fakat ilerledikçe İçimden bir ses george u bulamayacağımı ve sıcacık yatağıma geri dönmemi söylüyordu. Yavaş yavaş karamsarlığa düşmeye başlamıştım.

Sahile geldiğimde ufak ufak düşmeye başladığım karamsarlık beni yakalamıştı. Kendi kendime vaktimi boşa harcıyorum dedim. Kosakocaman sahilde onu bulmam neredeyse imkansız. Hergün aynı bankta oturcak değil ya ve hergün aynı sahile gelicekte değil. Onu kesinlikle bulamayacağım.

Hızlı adımlarla dün oturduğumuz yere geldim. Fakar george u bulamamıştım. Süpriz doğum günü partisi bekleyipte doğum günü unutulan bir kişi gibi hayal kırıklığına uğramıştım.  daha böyle bir adamla tanışmamışken bugün o adam için tekrar buraya gelmiştim. Hayat ne kadar ilginç karşına neler çıkacağını hiçbir zaman kestiremiyorsun.

Yaklaşık bir saat boyunca dün oturduğumuz yerde george bekledikten sonra umudumu tamamen yitirip evin yolunu tuttum.

Yol boyunca kendi kaderime ve hayatıma sövmekten eve nasıl geldiğimi anlamamıştım bile.

Eve geldiğimde george u bulamamış olmanın verdiği hüzünle odama geçtim. Odama geçerken annem yüzümün halini görmüş olmalı ki odama geldi. Uzun zamandır annemin kendisi dışında başkasını düşündüğünü görmemiştim.
-oğlum neyin var?
O anda "bugüne kadar sormadığın soruyu şimdi neden soruyorsun be kadın" demek geçse de zihnime yenik düşmedim.
-sadece biraz yorgunum anne
-senin yorgun olduğun zamanları biliyorum oğlum. Bu yorgunluk değil başka bir şey. Anlatmak istersen dinlerim.
Bu zamana kadar neden dinlemek istemedin? Neredeydi senin anneliğin? Ben intiharın eşine geldiğimde yüzümden anlayamadım mı? Şimdi ne değişti? Suus! Diye bağırmak istiyorum. Yeter sus artık sus.
-sadece hayatımı tam kontrol altına almaya başlamışken tekrardan kaybediyorum. Ve bu sefer galiba kontrolü ele alamayacağım.
- Nasıl bir durum içindesin ki evladım?
-boşver anlayamayacağın durumlar. Sen işine bak beni düşünme.
-Nasıl bir durum içerisinde olduğunu bilmiyorum ama her zamam bir umut vardır. Hayat bazen sadece bizim kararlılığımızı sınamak ister. Pes etmezsen eğer işlerin yoluna girecektir.
O an aklıma rüyamda ki ormanlık alan geldi. Acaba orası benim in bir işaret miydi? Ya ilk geceki gördüğüm rüya gibi benim oraya gitmem için bir yönlendirmeyse? Saat daha erken hala ormana gidebilirim.
Ben düşüncelerime dalmışken annem konuştuklarıma alınmış olmalı ki bunu söyledikten sonra odayı hızlıca terk etti. Çıkarken üzerinde ki üzüntüden bende nasibimi aldım. Kadın düşünmüş gelmiş benimle sohbet ediyor en azından bunu yapmasıda bir şeydir ona bu şekilde davranmamalıydım. Neden çenemi tutamadım ki. Üslubum ve tavırlarım çok sertti.
Yine zihnimin esiri oldum. Ben gerçekten hiçbir şeyi beceremiyorum.
zihnimin oyunlarına karşı daha uyanık olmalıyım. Zihnim sadece konuşmalarımı değil üslubumu da etkiliyor. Artık daha net anlayabiliyorum.
Şimdi ormana gitmek için hazırlanmalıyım. Vakit fazla geçmeden gitmem benim için daha iyi olacak. Evimiz ormanlık alanlara çok yakın bir yerde bulunuyor. Deniz önümüzde orman arkamızda kalıyor. Normal bir insan hem sahile iner. Hemde ormanda yürüşünü yapar evinin bulunduğu konumun tadını çıkarırdı. Fakat ben kendimi okula adadığım için şuana kadar bulunduğum yerin tadını çıkaramadım.
Ormanda ne ile karşılaşacağımı çok merak ediyordum. Belki george beni orada bekliyordur. Ya da başka birisiyle tartışacağım. Neler saçmalıyorum ben george benim rüyamı nereden bilebilir. Ya tanrınım benim için bir planı varsa?
Kafam gerçekten çok karışık. Sanırım sorularım cevaplarını sadece ormana giderek alabileceğim.
Ben bu düşüncelere dalmışken kendimi birden bire ormanda buldum. Sanırım düşüncelerimin etkisinde çok fazla kalmışım. Yolu nasıl yürüdüğümü bile az çok hatırlaya biliyorum. Zihnim düşünce ürettikçe üretiyordu.
Zihnimin sesleri arasında ormanın aynı rüyamda gördüğüm gibi olduğunu farkettim. Güneşin ağaçların arasından girmesi, toprağın kokusu...
Bir ağacın altına oturdum ve bir işaret beklemeye başladım. Aslında ne beklediğimi bilmiyordum. Bir kişi mi ya da bir olay mı? Bu bir görüntü bile olabilirdi.
Zaman hızla ilerlemeye devam etti. Ne gelen vardı ne de giden. Burada yalnız başıma çaresizce bir şeyler bekliyorum. Şu bekleyişimin nedenini duysalar bana deli diyebilirler.
Galiba deliriyorum. Bunlar normal bir insanın yapacağı davranışlar değil en iyisi eve geri döneyim boş bir hayale kapıldım işte. Bazen insan çaresiz anlarında tutunacağı bir dal arıyor. Keşke bende burada o dalı bula bilseydim.
Umutlarımı ormanın derinliklerine gömdükten sonra hızlı adımlarla eve geldim. Kumar masasında tüm mal varlığını kaybetmiş gibi hissediyorum. Keşke numarasını alsaydım. Keşke!
Eve girerken hissettiğim üzüntü zaman geçtikçe yerini öfkeye bırakıyordu. Babam benim bu halimden etkilenmiş olamalı ki Oturma odasına girdiğimde bana izlemek istediğim bir programın olup olmadığını sordu.
Sanırım içimde yaşadıklarımı ailem hissedebiliyor. Keşke her zaman bu şekilde olabilseler. Çocukluğumdan bu yana  belkide ilk defa bana anlayışlı yaklaştıklarını hissediyordum. Halbuki yaptıkları çok fazla bir şey de yok. İnsan hiç ilgi görmeyince ister istemez pireyi deve yapıyor.
Ben bu düşüncelere dalmışken annem salona girdi. Artık oturmaktan kendi poposunun kalıbını almış koltuğuna oturdu. Sanki koltukla aralarında bir bağ var gibi duruyordu. Ben ne zaman o koltuğa otursam sanki koltuk benim orada oturmamı istemiyor gibi gıcır dıyordu. Annem koltuğa oturunca Babam Düşman olan iki grubun savaşa hazırlık yapmasına benzer bir hareketle kumandasına sarıldı. Annem babamın bu halini görünce sinirlenmişti. Birden bağırmaya başladılar. Tartışmaları gittikçe şiddetleniyordu. Aslında bu karelere alışmıştım ama bir yerden sonra anne ve babasının bu davranışlarını görmek insana zor geliyordu.
-yeteeer! Susun artık! Bir birinize tahammül edemeyişinizden, her sohbetlerinizin sonunun kavgayla bitmesindin bıktım artık.
Kendimi tutamayıp anne ve babama son derece sert bir ses tonuyla bağırmıştım. Annem ve babam ben bağırırken halının desenlerini izlemeye koyulmuşlardı. Onların bu halini fark ettiğimde birden bağırmayı kestim. Sinirden ağlayarak hızlı adımlarla odama gittim. Ağlamaktan Gözlerim kan çanağı olmuştu. Hızımı alamayıp odamdan da bağırmaya devam ettim.
-Yıllardır sizi çekiyorum ben be! Yettiniz artık. Ellerimi boynuma getirerek burama kadar geldi dediğim  o an farkettim ki beni gören kimse yoktu. Ve sadece kendime zarar veriyordum. Bu düşünceler arasında yatağıma uzandım. Gün boyunca george u aramanın verdiği yorgunluktan dolayı olsa gerek ki kendimi ilginç bir rüyada buldum. 


Öze dönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin