Sonunda eve ulaşmıştık. Ev çok güzeldi. Tam kapının önünde de arabam vardı. Ben uzun yol şöförlüğü yapamadığım için arabayla gelmemiştim.Neyse ne? Biraz etrafımı incelediğimde yan tarafta kocaman bir havuzun olduğunu gördüm. Evin tam kapısından yol ağızına kadar uzanan taşlar gerçekten harika görünüyordu. Bahçenin kenarları ağaçlarla çevriliydi. Ve kocaman bir çardak vardı. Eve girdim ve çok sevindim. Çünkü burası tam istediğim gibi dekore edilmişti. Renk uyumubda muhteşemdi.
Bugün günlerden cumartesiydi. Hava da iyice kararmıştı. Ben de alışverişi yarına bırakmaya karar verdim. Bir sürü abur cubur, kıyafet ve ayakkabı alacaktım. Yanımda vardı ama çok az. Annem evdeki kıyafetlerimi sonra yollayacaktı.
Ev iki katlıydı. Ben de hemen yukarı kata odama çıktım. Pijamalarımı giydim ve salona indim. Biraz televizyona baktım. Yorgunluktan uykum iyice gelmişti. Televizyonu kapattım ve yukarıya , odama çıktım. Yatağımın örtüsünü açtım ve içine girdim. Uykum birden kaçmıştı. Düşünülecek o kadar çok olay vardı ki aslında... Babamı kim öldürmüştü? İşte bu sorunun cevabını çok merak ediyordum. Kim? Babamın kimseye bir zararı olmazdı. İşine gelir giderdi. Bir düşmanıda yoktu. Off offf düşündükçe işin içinden bir türlü çıkamıyordum. Peki ya taksideki o mesaja ne demeli? Neymiş ? Bütün sevdiklerini elinden alacağım!Peşinde gölgen olacağım! Ve sonra seninde işin bitecek! Hangi devirde yaşıyoruz koçum? Hem adam öldürmek o kadar basit değil. Yani benim için değil. Düşünsenize birinin hayatına, hayallerine, yaşayacaklarına son veriyorsunuz. Düşünmesi bile korkunç. Neyse yaa çok uzattım. Ben artık uyuyayım. Düşündükçe daha kötü oluyorum.
******
Sabah kalktığımda saatin 11 : 23 olduğunu gördüm. Yatağımdan kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Ilık suda güzel bir duş aldım. Ve gerçekten rahatladığımı hissettim. Bugünalışveriş yapacağım için erkenden hazırlanmaya başladım. İlk başta saçlarımı kuruttum. Saçlarımın doğal hali düz olduğu için sadece taradım. Bugün hava güzeldi. Bu nedenle mini kot eteğimi giydim. Üstünede beyaz bir t-shirt giydim. Makyaj yapmayı çok sevmediğim için yüzüme hiç bir şey sürmedim. Doğal haliyle fazla olmasamda güzeldim. Sonunda hazırlandığımda arabamın anahtarlarını ve cep telefonumu alarak aşağı kata indim. Aslında 18 yaşından küçük olduğum için ehliyet vermiyorlardı. Ama benim canım babam benim için zor da olsa ehliyetimi aldı.
Beyaz converselerimi giydim ve arabama bindim.
Alışveriş başlasıııııııınnn! !
Alışveriş merkezine geldiğimde biraz kıyafet ve ayakkabı aldım. Onların parasını ödedikten sonra bir markete girdim ve bir araba dolusu coco-cops ve süt aldım. Gerçekten bunlara bayılıyordum. Her sabah kahvaltı hazırlamayı sevmediğim için bunlardan yerdim. Aslında akşam yemeği hazırlamayıda sevmiyordum. Ve bu yüzden akşam da bunları yerdim. Zaten yemek hazırlamayı sevsem bile beceremezdim.
Neyse bir arabaya bunları doldurdum. Sıra diğer arabaya gelmişti. Ona da bulduğum bütün çikolataları, dondurmaları, cipsleri, içecekleri doldururum. Benim hayatımda yemeğe yer yok arkadaş. Sonunda işim bittiğinde kasaya gittim. İki arabayı nasıl getirdim ne siz sorun ne ben söyleyim. Tamam çok ısrar ettiniz söyleyim.
Ne dökülmedik eşya bıraktım ne de kırılmadık bir şey. Off ne yapayım ?
Kasadaki eşyaların hepsini poşete doldurdular. Ben de hepsini koluma taktım. Yemin ediyorum ayakta zor duruyordum. Birden taş bir çocuk önümden geçiyordu. Ona bakarken yerde sürüklenen poşetlete ayağım takıldı ve çatt yeri öptüm. Demeyi çoooookkk isterdim fakat ben taş çocuğu öptüm. Ya harbiden öptüm. Allahtan yanağına denk geldi. Ama şu an bilmem kaç kiloluk poşetlerle taş çocuğun üstünde yatıyordum. Dudaklarımızın arasında 1, bilemedin 2 santim vardı. Çocuk birden kırmızıya döndü. Harbiden çocuk kırmızı oldu. Ayyy kıyamam utandı herhalde. Kalkmaya çalıştıkça daha çok ağırlık veriyordum. En sonunda iki görevli kollarımdan tutarak kaldırdılar. Benim kalkmamla çocuğun öksürmeye başlaması bir oldu. Demeki az kalsın boğuyodum çocuğu. Birde utandı diyorum yaa. Harbi malım. Rezillikte son noktayı yaşıyordum. Çocuğa yaklaştım özür dilemek için. Benim yaklaşmamla koşarak gitmesi bir oldu. Off korkuttum çocuğu.
Ben poşetleri taşıyamayınca iki tane görevli bana yardım etti. Hepsini arabanın bagajına koydum. Arabama bindim tam çalıştıracaktım ki.....
Küüüüttttt!!!!!!
Olamaz biri arabama çarpmıştı. Kahretsin koca arabayı görmüyor musun?Offff birde bununla uğraş dur. Arabadan inmemle konuşmaya başladım.
"Salak mısın sen yaaa? Ay ben niye soruyorum ki tabiki salaksın. Bir insan önünde duran koskoca arabayı fark etmez mi? Zaten sabahtan beri ayaklarım koptu. O mağazadan çık Nehir bu mağazaya gir. Sonra diğerine. Bir bakmışım akşam olmuş sonra her şey bitti derken bir düşmüşüm bir tane taşın üstündeyim. Harika çocuğada rezil oldum zaten. Tamam bu da bitti dedim.Eve gidip ayaklarımı uzatıp dinlenirim dedim. Sonra senin gibi bir öküzle karşılaştım. Öküz dediğime bakma. Ondan da beter çıktın. Ve ben burada o kadar dil döküyorum beyefendi çıkma zahmetinde bile bulunmuyor. Çünkü öküzün önde gideni değil koşanı ve hatta uçanısın. Bay gerizek-"
"Yeter lann!!"diye ķükredi. Yalnız şu an arabanın icinde böyle kükrüyorsa dışarı bence hiç çıkmasın. Derkeeeennnn.....
Anneeeeee kurtar beni oofff o ne öyle. Ben daha yeni markette üstüne düştüğüm çocuğa taş mı demiştim. O taşsa bu kaya, meteor, uzay, gezegen.... Off ben iyice kafayı yedim. Ama o kadar karizmatik ki... Anlatsam 5 roman çıkar. Valla çıkar ,ama 6'yı biraz zorlar. Ne diyorum ben yaa?
"Sana diyorum kızım. "dedi meteor çocuk.
"Ha? Hı? Ne? Bişey mi dedin taş ?"dedim-
Bir dakka. Bir dakka. Ben ne dedim? Hayır Allahım ölmek istiyorum. Taş demiş olamam değil mi? Evet bence olamam. Bence sormalıyım evet evet kesinlikle sormalıyım.
"Daha yeni söylediğim cümleyi baştan alabilir miyim?"dedim. Yalandan gülümseyerek.
Başını hafifçe öne eğdi ve" memnuniyetle "dedi.
Boğazını temizledi ve konuştu.
"Ha? Hı? Ne? Bişey mi dedin taş?"dedi. Bende bir kez daha yerin dibine girdim.
"Şey ya ben taşı şey manasında şey ettim. "
"Ne?"
"Şey işte. "
"Ney işte?"
"Off şey anlamında. Yani öküz odun anlamında. Başka bir şey mi zannettin yoksa? Alemsin valla. Aa bir dakka ya. Sen benim arabama çarptın. Ama suçlu ben mişim gibi bana bağırdın daha yeni. Şimdi sen söyle öküzün önde uçanı niye çarptın arabama?"dedim.
Bakışları öyle bir değişti ki korkmamak mümkün değil. Daha yeni sırıtıyordu ama.
Bana bir adım yaklaştı. Bir adım daha yaklaştı ve aramızdaki mesafeyi kapattı. Elini çeneme götürdü ve sıktı. Kendisine bakmamı sağladı. Ona bakmaya başladım. Yüzümdeki her noktaya baktı. Tekrar baktı. Ve tekrar en sonunda konuşmaya karar verdi.
"Bana bak kızım. Bir daha bana küfür etme. Ayağını denk al. "dedi uyarıcı bir tonda.
Ayy çok korktum (!)
Bir kere o suçlu gelmiş bana kızıyor. Ben intikamımı her halükarda alırım ama.İlk başta korkmuş gibi yaparak tamam dedim ve bir adım geri gittim. Memnun olmuşçasına dudağının kenarı hafif yukarı kıvrıldı.
"Ama bir şey söyleyeceğim. "dedim.
"Söyle "
"Ben ayağımı denk alıyorsam. Bence sen de bacaklarını şu an kapatmalısın. "dedim. Anlamamış gibi bana baktı.
"Ne diyosun lan!"
"Şunu diyorum ki "dedim ve bacak arasına dizimle bir tane geçirdim. Sonra devam ettim. "Asıl sen ayağını denk al bay öküz.
Daha sonra koşarak arabama bindim. Arkama baktığımda yerde iki büklüm yatıyordu. Yazıııkkk (!)
Tam arabamı çalıştırıyordum ki onun sesini duydum."Benimle uğraşmanın bedelini ödeyeceksin Nehir. "
****************
* Nehir'in ödeyeceği bedel ne olabilir?
Yorumlarınızı bekliyorum! ! ! !
*_* *_* *_* *_*