Ruhsuz

192 21 11
                                    

Ruhsuz adlı yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiz.

Seviliyorsunuz

**********KEYİFLİ OKUMALAR************


Gözlerimi açmaya ne mecalim vardı ne de cesaretim. Korkuyordum. Bacaklarımın son hali hiç te iyi değildi. Şu an ne durumdalar bilmek bile istemiyordum. O yüzden de gözlerimi açmamaya karar verdim. Ama ben kendimi hiç olmadığım kadar kötü hissediyordum. Neden peki? Ben hala babamın acısını unutamamıştım. Belki kimseye belli etmiyorum ama...
İçimde hep bir hayal kırıklığı vardı. Babamın kokusunu özledim ben. Onun bana kızım demesini. Sıcacık gülümsemesini. Bana sarılmasını. Baba şefkatini. Annem bana kızınca beni korumasını. Banimle tatlı tatlı konuşmasını.....
Ben babamı çok özledim. Ben onsuz bir hiçim. Benim hayatım babamla şenlenirdi. Kızlar gerçekten babalarına daha düşkünler. Benim babam bence dünyanın en harika babası.
Kim yaptı? Kim öldürdü benim babamı? Kim kıydı babamın canına? Annemle konuşmuştuk bir ara. Polisler halaaa aynı alemde. Ne ileri gidebilmişler ne de geri. Ne konuşursam konuşayım babam geri gelmeyecekti. Peki ben başka neden korkuyordum? Neye cesaret edemeyip de gözlerimi açamıyordum. Ya da açmak istemiyordum. Neye? Belki de gerçeklerle yüzleşmek istemiyorumdur. Belki şu an sadece yalnız kalmaya ihtiyacım vardır. Kimsenin beni teselli etmesini istemiyorumdur. Evet bu saydığım gerekçelerin hepsi doğru. Bunun için gözlerimi saklıyordum herkesten. Ben gözlerimi bir açsam şimdi herkes odaya girer. En iyi açmamak.

****

Kaç saat gözlerim kapalı öyle durdum bilmiyorum. Ama uyumadım. Sadece düşündüm. En sonunda odaya birileri girdi. Kapı kapatıldı. Yanımda bir hareketlilik oldu. Biri sıkıca elimi tutmuştu. Hiç bırakmak istemezcesine.

"Nehir neden hala gözlerini açmıyorsun? " dedi Doruk. Canım arkadaşım benim için endişelenmişti.

" Lütfen gözlerini aç. Bana iyi olduğunu söyle. Lütfen Nehir lütfen. "dedi bu sefer , ama sesi ağlayacakmış gibi çıkıyordu.

Zaten ben geldiğimden beri ne Beste'nin ne de Doruk'un başı beladan kurtulmuştu. Ben İstanbul'a geldim. Ortalık karıştı. Belki de geri dönmem en doğrusu. Bunu benim uzun uzun düşünmem gerek. Şimdi doğru karar veremeyebilirim. Daha fazla Doruk'u üzmek istemedim ve gözlerimi sanki daha yeni uyanmış gibi yavaş yavaş açmaya başladım. Doruk benim gözlerimi açtığımı görünce hemen sırıtmaya başladı. Gözleri öyle bir parladı ki... Yoksa bu kadar üzülmesinin sebebi bacaklarımla ilgili bir mesele mi?

" Nehir sonunda uyandın. Beni çok korkuttun biliyosun de mi?" dedi.

Sadece kafamı sallamakla yetindim.

" Bak Nehir, canım kardeşim ben senin ne üzülmeni isterim ne de başına bir şey gelmesini. Şu an bunları konuşmak doğru değil ama bir an önce söylemek istiyorum. Bak bu böyle olmuyor. Sen benim sözümü hiçbir zaman tutmuyorsun sonra da başına kötü bir şeyler geliyor. Bak lütfen bir daha sözümü dinle. Şimdi daha mı iyi oldu? Bacaklarının durumu felaket. Artık nasıl düştüysen? Ben zaten o Selin'e gününü göstereceğim. Ben bu Nehir'e alışık değilim. Benim bildiğim Nehir; deli dolu, içi içine sığmayan, hayat dolu bir kızdı. Ama şimdi ki Nehir öyle değil. Ruhsuz, hayata küsmüş, cansız bir varlıksın şu an. Ben sana baktığımda başka bir şey göremiyorum. Lütfen bana eski Nehir'i ver. İlk defa bu kadar uzun bir konuşma yaptım kıymetini bil kızz. "dedi Doruk.

Benim bildiğim Doruk buydu zaten. Ben de diyorum bu kim? En sonunda anladım gerçek Doruk olduğunu.
Ciddi ciddi konuşmasını garipsemiştim. Demek ki iş gerçekten ciddi. Kendime biraz çeki düzen vermem gerekiyor. Söylediklerinin hepsinde de haklı zaten. Daha fazla böyle beklemeyip Doruk'a cevap verdim.

PEŞİMDEKİ GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin