Gözlerimi araladım ve saate baktım.Evet saat tam beşti.Güneşin doğmasına yarım saat vardı.Her sabah çiftliğin arkasındaki tepeye güneşin doğuşunu izlemek için çıkardım.Her gün aynı saatte alarma bile gerek duymadan nasıl uyandığımı soracak olursanız...Küçüklükten gelen bir alışkanlık..Daha sonra anlatırım.
Hemen banyoya koşup elimi yüzümü yıkadım.Babam uyuyordu.O da sabahları tam yedide uyanır.Tabi uyanana kadar bende onun işlerinin bir çoğunu azaltmaya çalışırım.
Odama yürüdüm.Her zamanki gibi beyaz tişörtümü,bahçıvan pantolonumu giydim.Zaten başka kıyafetim yoktu.Aynı pantolonun 5 farklı rengi,birkaç kazak,birkaç tişört ve kasabaya inerken giydiğim iki uzun etek..Saçlarımı ve önüme düşen kahküllerimi tarayıp sarı çizmelerimi giyerek dışarı çıktım.Kol saatime baktığımda güneşin doğmasına tam yirmi dakika vardı.Tepeye beş dakikada çıkıyordum.Ellerimi cebime attım ve yürümeye başladım.Çifliğin devasa sürgülü kapısını açıp dışarıya çıktım ve yürümeye devam ettim.Hava hala karanlık olduğundan elimde bir el feneri vardı.Birden arkamdan birinin bana seslendiğini duydum.Hızlıca döndüm ve ışığı suratına tuttum.
Bu..Baekhyundu.Kalbim hızlıca atmaya başlamıştı.-"Ya Gong Pal, bu saatte kız başına nereye gidiyorsun böyle?"
Sesi endişeli geliyordu.Benim için endişelenmişti..Aptal aptal gülümsemiyorumdur şimdi umarım.
"Şey..Ben..Güneşin doğuşunu seyretmek için tepeye çıkıyordumda..Daha doğrusu çocukluğumdan beri her gün çıkarım.Endişelenme...Hem sen neden bu saatte ayaktasın Baekhyun?"
Benden iki yaş büyük olmasına rağmen onunla saygı ifadesi olmadan konuşuyordum çünkü o böyle istemişti.
-"Uyku tutmadı biraz hava almak istemiştim.Güneşin doğuşunu izliyorsun demek..Cidden Gong Pal-ah beni her defasında şaşırtıyorsun.Madem o kadar güzel bende seninle gelebilir miyim?"
Ne? O şimdi benimle gelmek istediğini mi söylemişti?
"Ah t-tabiki.Hadi acele edelim on dakikamız kaldı."
Yanyana yürümeye başladık.Şimdi ben her sabah yalnız gittiğim o tepeye aşık olduğum adamla güneşin doğuşunu izlemeye çıkıyordum.Çok romantik değil mi? O tepeye ilk kimle çıkarsan birbirinize aşık olursunuz demişti ninem.Şimdi ben ve Baekhhyun...Bunu düşünürken kıkırdamıştım.
"Noldu?" Dedi bana bakarak.
"Hiç..Hiçbirşey..Sadece hergün yalnız çıktığım o tepeye şimdi ilk defa birisiyle çıkıyorum"
Ama bir dakika..Aptal kafam.Ben buraya birkez daha biriyle çıkmıştım. Kimdi acaba? Hayır bu olamaz değil mi? Evet,Buraya Bay Kim'in o aptal oğluyla çıkmıştım.Ben ona aşık olmadım ama.Hatta aksine nefret ettim.
"Ne mırıldanıyorsun öyle kendi kendine?"
Baekhyunun sesini duyunca kendime geldim.
"Şey aslında..Buraya çıktığım ilk kişi sen değilmişsin..."
Baekhyun güldü ve:
"Hadi ya? Kimdi? Buraya ilk kimle çıkarsan onla birbirine aşık olursun diye duymuştum.Şansımı kaybettim desene o zaman"
Ağzım açık bir şekilde ona bakakaldım.Nerden biliyordu bunu? Hem şansımı kaybettim mi? Tanrım sen kalbime sahip çık,aklıma mukayet ol.Ya! O aptal yüzünden yine en güzel şeyimi kaybetmiştim.Bebek yüzlü Baekhyunum,bunu bildiği halde oraya benimle gelmek istemişti.
-"Ya Baekhyun! Ben oraya onla çocukken çıkmıştım.Hem şimdi ben ondan nefret ediyorum.Demek ki çocukken çıktığın kişide etkisiz"
Suan resmen dolaylı yoldan "Sana aşığım,seninde bana olmanı istiyorum" demiştim.Söylediğim seyi farkettiğimde kıpkırmızı olmuştum.
Baekhyun gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşilin Kızı
CasualeBusan'ın en güzel çifliğinde bir bahçıvan kızı olmak kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Evet öyleydi.Her sabah okyanusun kızıllığıyla izlediğim güneşin doğuşu,portakal ağaçlarım,yumurtadan çıkmasını beklediğim minik civcimlerim,en güzelide yan çi...