Küçük Bir Umut

24 0 0
                                    

Ronald karşımda duruyor ve bir şeyler söylememi bekliyor gibiydi. Ki bu çok garipti çünkü gelip de sana bir haber vereceğim diyen de oydu. Kafamı kaldırdım ve "Evet haber diyordunuz ne haberi bu acaba?". "Ha! Doğru. Sana verdiğim kağıdı hatırlıyorsun değil mi?". Hafifçe başımı salladım. "Hah işte sana onu verme nedenim buraya gelmeni istememdi". "İyi de neden?". "Çünkü senle başka türlü iletişim kurmamın bir yolu yoktu. Her yerde aranıyordum. Ve biliyordum ki eğer sana o kağıdı verirsem seni bulup ıssız bir yere götüreceklerdi. Bende kimse burayı bilmediği için kolaylıkla senle gelip konuşabilecektim".

"Hala haberi vermediniz."
"Diyeceğim şu ki artık benimlesin George korkmana gerek yok orduya girdiğini biliyorum fakat şu anda yapman gereken daha önemli işler var."
"Ne işi?"
"Bu savaşı Uranyalılar için daha kolay bir hale getirmeliyiz yoksa Uranya diye bir yer kalmayacak".
"Maalesef. Bunu biliyorum fakat bunu nasıl başaracağız?"
"Sen orasını bana bırak benimle geliyor musun?". Şöyle bir düşündüm ama fark ettim ki düşünmeme bile gerek yoktu ne param ne hayatım ne ailem kalmıştı. Artık kaybedecek bir şey de yoktu.
"Geliyorum".
"Aferin evlat doğru olanı yapıyorsun."
Gerçekten doğru olan bu mu bilmiyordum ama bu iğrenç yerden kurtulmak için her şeyi yapardım.
Tam ne olacak diye düşünürken bir kaç ayak sesi geldi. Ronald "Hadi gel!" dedi. Koşarak benim kapımın yanında olan açık pencerenin içinden atladı. Ve ona güvenip ardından atladım.
Yerde bir metre civarı kar olduğu için çok canım yanmadı. Ronald arabaya doğru koşmaya başladı.
Ben de onun arkasından. Karların yüksekliği koşmayı zorlaştırıyordu. Arabaya bindik ve bir kaç silah sesini arkada bırakarak karlı yolda gitmeye başladık. "Ee Bay Ronald nereye gidiyoruz?".

"Hiç bir fikrim yok".

***

Aradan uzun bir süre geçti Giola köyüne geldik. Ronald orada durdu ve arabadan inip bir dükkana yöneldi. Ben de inip peşinden gittim. İçeri girip oturdu, bir fincan kahve söyledi. Adam kahve
hazırlamaya gittiğinde cebinden 10 zolan çıkardı ve masanın üstüne koydu. Ve sonra
"Bir yerden para bulana kadar benim param senin parandır evlat" dedi. Bende az buçuk
gülümsedim. Kahvesi geldi, bir yudum aldı, çok önemli bir şey düşünüyormuş gibi
tavandan sarkan buz sarkıtına daldı.

GünlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin