yürüyüş

284 13 12
                                    

Hilmicemin ağzından

Şimdi ben red mi edilmiştim. Evet öyle olmuştu. İlk defa oluyordu Ve ben kendime yediremiyordum. Genelde kızlar bana numarasını verirdi bunda ben istememe rağmen vermemişti. Gerçi bu kız farklıydı tanıdığım bütün kızlardan farklıydı. Muratın konuşmasıyla Düşüncelerimden sıyrıyordum.
- hayırdır kimi düşünüyorsun böyle
- kimi olcak seni
- tabi öyledir kardeşim. Dün gece nerdeydin ?
- partideydim.
- ne partisi
- zenginlerin eğlendiği bir parti. Serenay için gittim
- serenay kim ?
- şu hasta kız. teklifi kabul ettim.
Bunu söylemem üzerine murat sinirli sinirli konuşmaya başladı.
- nasıl kabul edersin kardesim ben sana ne dedim.
- kabul ettim çünkü bu benim isim. Ayrıca paraya da ihtiyacımız var görmüyormusun.
- görüyorum ama bu iş farklı kardeşim kız yakında Ölecek.
- tek farkı bu. Birkaç ay kız ölene kadar onun yanında olacam, onu mutlu edecem ve onun dileğini gercekleştircem bu kadar basit.
- bu kadar kolay ve basit mi
- evet
- iyi umarım dediğin gibi olur.
Dedi ve gitti.

Serenayın ağzından

- mert bana öyle söyleyince duramadım mekanda. Hemen çıktım seni de aradım ama bulamadım. Eve gitmissindir diye düsündüm. O yüzden arabayı götürdüm. Sen eve gelmemişsin ama bi saniye sen nerdeydin sero?
- hilmicemleydim
- o kim, nerde tanıştınız , naptınız ya sero hemen anlatıyorsun.
- tamam yavaş gel anlatıcam. Partide tanıştık sayılır daha önce de hastanede görmüştüm.
- ee naptınız peki
- hiç dans ettik sonra partinin arka kısmı var ya deniz kenarı orda oturduk sohbet ettik falan. Öyle işte..
- bi dakka ben yanlış duymuyorum demi sen bir çocukla tanıştın üstelik onla birde dans ettin öyle mi.
- evet bende kendime şaşırıyorum nasıl yaptım diye ama öyle bir havası var ki insan hayır diyemiyor.
- vay serenay hanım hayırlı olsun.
- ne hayırlı olsunu ya saçmalama
- neden olmasın belki de onca sene beklediğini kişidir.
- sanmam dünden sonra karşıma çıkmaz bir daha
- noldu ki dün
- numaramı istedi bende vermedim.
- iyi halt ettin Sero. Kırk yılın başında bir kus tuttun onu da kaçırdın.
- napsaydim hiç tanımadığım birine numaramı verseydim.
- evet ne yapabilirdi ki koskaca insan.
- öyle de vermedim işte
- iyi sen devam et böyle yalnız kuş ben gidiyorum.
- nereye
- mertle buluşacaz. Belki herşeyin başlangıcı olacak belki de son dua et bana.
- tamam umarım istediğin gibi olur
Dedim ve ona sıkıca sarıldım. Onu yolcu ettikten sonra bende hazırlanmaya başladım uzun süredir yürümüyordum. Biraz yürüyüş bana iyi gelecekti. Üstüne siyah bir boxer, altına siyah yazlık tayt, ve siyah spor ayakkabılarımla yürüyüşe hazırdım. Saclarımı da topladıktan sonra izin almak için annnemin yanına gittim.
- annecim nasılsın deyip ona sarıldım. O da benden ayrılıp konuşmaya başladı.
- iyiyim kızım sen nasılsın.
- bende iyiyim. Ben biraz yürücem.
- yalnız mı yürüceksin
- evet. Anne yine aynı muhabbetlere girme lutfen.
- Tamam da
- da sı yok ben çıkıyorum. Telefonum açık ararsın görüşürüz. Dedim ve evden çıktım. Kulaklığımı takıp yürümeye başladım.
Birisi yanıma yanaştı. Bir dakka bu o cocuktu.
- Meraba dedi bende kulaklığımı çıkarıp konuşmaya başladım.
- Meraba
- ya ne güzel bir hava demi tam yurumelik.
- öyle sende mi yürüyüş yapıyorsun ? Bir yandan yürüyorduk bir yandan konuşuyorduk.
- evet ne güzel bir tesadüf değil mi ?
- pantolonla mı yürüyüş yaparsın sen
- hayır. evet. dedi ve beni durdurdu. - - Aslında ben seni görmeye geldim.
- yanlış bir zaman gördüğün gibi yürüyüş yapıyorum.
- tamam beraber yapalım.
- peki dedim. Ve beraber yürümeye başladık. Bi süre ikimizde konuşmadık. Sadece yürüyorduk. Sessizliği bozan yine Hilmi cem olmuştu.
- hep yürürmüsün böyle
- evet çok severim yürümeyi. Sen
- ben pek sevmem yürümek yerine motorla yürümeyi severim.
- motorla yürümek mi ? gülerek söylemiştim çünkü gerçekten komikti. - çok zevklidir bak dene vazgecemezsin.
- gösterirsen neden olmasın
- tamam ne zaman istersen.
Yine beni gülümsetmeyi başarmıştı
- Ben şimdi koşucam. İstersen bırakabilirsin.
- kim ben mi kızım ben milli koşucuyum
- hadi o zaman milli koşucu başlıyoruz. Dedim ve yürümeyi bırakıp koşmaya başladık. Tam bir saattir koşuyorduk. İkimizde yorulmuştuk kuşkusuz ama iflas bayrağını çeken Hilmi cem olmuştu. Kosmayı bırakıp konuşmaya başladı.
- serenay dur.
Dedi soluk soluğa. bende duraksadım.
- noldu
- bittim ben.benden bu kadar hadi bırakalım.
- tamam. Dedim bende. Hilmi cem banka oturmuş bana bakıyordu. Ben de gittim yanına oturdum.
- çabuk yoruldun milli koşucu
- çabuk mu tam bir saattir koşuyoruz
- evet milli koşucular için çok az bir süre.
- ben milli koşucu degilim.
- biliyorum. Dedim gülümseyerek o da aynı şekilde gülümsedi.
- çok mu belli oluyor
- evet ya da ben seninle koştuğum için farkettim dedim tıpkı onun bana söylediği gibi söylemiştim. O da anladı ki benim cevap verdiğim gibi konuştu. Gülümsedi ve önüne döndü. Bende onu izlemeye başladım. Gayet yakışıklıydı benim gibi kızla ne işi vardı. Ben hastaydım. Gerçi o bunu bilmiyordu. Bilse belki de Böyle davranmazdı.
- çok yakışıklıyım demi dedi ve yüzünü bana döndü. Ben ise ne söyleceğimi şaşırmıştım.
- evet yani hayır. nerden cıkardın şimdi bunu dedim.
Benim telaşlı halim onu güldürmüştü.
- kaç dakikadır beni izliyorsun da ondan.
- alakası yok. Ben düşünüyordum
- beni mi ?
Ne kadar da ukala bir çocuk böyle kendini ne zannediyordu bu.
- hayır kendini bu kadar önemseme bence dedim kalktım yanından.
- ben gidiyorum
- nereye
- sanane
- gel bırakayım seni.
- gerek yok ben kendim giderim
- biliyorum ama ben götürmek istiyorum. Hem şu motorla nasıl yürünür onu da gösteririm.
- tamam sırf şu şeyi öğrenmek istediğimden ama bil.
- peki hadi gel dedi. Bizde oradan ayrılıp Motorun olduğu yere doğru yürümeye başladık. Biraz yürüdükten sonra motorun olduğu yere vardık. Hilmi cem Kendi kaskını taktıktan sonra elindeki kaskı bana uzattı. Bende taktıktan sonra motora bindik ve hareket etmeye başladık. Hilmi cem çok yavaş gidiyordu. Yürüsek bundan hızlı giderdik.
- evet nasıl oluyormuş motorla yürümek
- bu muydu yani
- evet güzel değil mi
- sorma harika
Bi süre böyle gittik. Daha sonra hızlanmaya başladık. Kısa süreli bir yolculuğun ardından eve geldik. Hilmi cen indi tam beni indirmeye gelirken ben onu durdurdum.
- ben inerim
- alışana kadar ben indircem dedi ve beni kucakladı bir kaç saniye beni kucağında tuttu daha sonra yere indirdi.
- teşekkür ederim
- rica ederim. Dedi.yanından ayrılmaya yeltenirken beni durdurdu. - bu sefer numaramı vermeden bırakmıcam
-telefonunu ver. Bunu söylemem onu baya şaşırtmıştı. Telefonu cebinden çıkarıp bana uzattı. Bende numaramı yazdım kendimi de çaldırdıktan sonra telefonu ona uzattım
- oldu mu ?
- oldu ama tam değil. Dedi daha ne yapman gerekiyordu. Şaşkın bir şekilde ona bakarken o bana daha da yaklaştı. Aramızda çok az bir mesafe kalınca durdu ve konuşmaya başladı.
- seninle görüşmek istiyorum. Benimle neden görüşmek istiyordu amacı neydi bunu öğrenmem gerekiyordu.
- Hilmi benden ne istiyorsun.
- seni tanımak istiyorum.
- Neden? ben alışık değilim böyle şeylere benimle oynama.
- biliyorum bu yüzden istiyorum. Bak gerçeği söylemem gerekirse ben senden hoşlandım.
Hiçbir şey söyleyememiştim. O ise konuşmaya devam etti.
- yarın 2 de seni alıcam tamam mı?
Dedi ve beni yanağımdan öpüp gitti. Ben mi donmuş kalmıştım. Elim yanağımda öylece duruyordum. Şoku atlattıktan sonra eve girdim. İçim kıpır kıpırdı. İlk defa yaşadığımdan belki de bu kadar heycanlıydım. Hilmi benden hoşlandığını söylemis ve beni öpmüştü. Bu normal sayılmazdı değil mi. Bütün gece bunu düşünmüştüm hatta heyecandan uyuyamamıştım. Evde otuz iki diş sırıtıyordum babam da bunu fark etmişti. Ama hiçbir şey sormamıştı. Şaşırmışdım çünkü babam benimle çok ilgilenirdi. Benimle ilgili herşeyi merak ederdi. Benim işime geldiği için çok üstüne durmadım netice de bugün Hilmi cemle buluşacaktım. Saatte baktım tam bir saat vardı. Ve ben ne giyecegime karar verememiştim. Keşke Merve yanımda olsaydı. Dün gece konuşmuştuk. Merte açıldığını ve red edildiğini söylemisti. Sesi de çok kötü geliyordu. Yanına gitmek istediğimi soylesem de yalnız kalmak istediğini söyleyip konuyu kapatmıştı. Düşüncelerimden sıyrılıp elbise bakmaya karar verdim. Biraz göz gezdirdikten sonra ne gideceğime karar vermiştim. Hemen üstümü degiştirdim. ( Resimdeki elbise seranayın giydiği elbise )Saclarımı saldım uçlarına biraz maşa yaptım. Hafif bir makyajdan sonra hazırdım. Saat ikiye geliyordu. Telefonum çalıyordu. Masanın üzerindeki telefona almak için yanaştığımda arayanın hilmi cem olduğunu gördüm tam açacakken başım döndü ve kendimi yerde buldum. Sonrası göz karartısı..

Bölüm sonu bakalım serenaya neler olacak.
Selamlar üçüncü bölümle karşınızdayım. Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı eksik etmeyin. Biliyorsunuz benim için çok önemli sınır koymuyorum olabildiğince size bölümü yetiştirmeye çalışıyorum. Lütfen Siz de bölümle ilgili yorumlarınızı eksik etmeyin..







Ölüme Beş Kala Aşk -Hilser -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin