Hilmicemin ağzından
Sereneylar'ın evine gelmiş, onun çıkmasını bekliyordum. Aradım cevap da vermedi. Hazırlaniyordur heralde diye düşündüm. Dakikalar geçti gelmedi. Tekrardan aradım hala açan yok. Endişelenmeye başlamıştım. Ve o da ne evin önüne ambulans geldi. Noluyordu böyle. Ambulans içeri girip sedyeyle geri geldi ve sedyenin üstünde yatan Serenay. Annesi olduğunu düşündüğüm kadının "kızım yavrum nolur aç gözlerini " feryatları bense dona kalmıştım napıcağımı bilemedim. Annesininde binmesi üzerine ambulans hareket etti. Bende şaşkınlığımı üzerimden atıp ambulansı takip ettim.Hastane
Uzun bir yolculuğun ardından hastaneye geldim. Ama hic kimseyi göremedim. Neredeydi bunlar. En iyi danışmaya sormak diye düşündüm fakat danışmada henüz yerini bilmediğini söyledi. Napacaktım simdi ben. En iyisi bütün hastaneyi dolaşıp nerde olduğunu öğrenmek deyip yola koyuldum. Neredeyse bütün hastaneyi turladım galiba Soluk soluğa kalmıştım. Merdivenden çıkarken biri çarptı bana.
" pardon" deyip kafamı kaldırdım ki bu Serenay' ın babası Adnan Beydi.
"Ne işin var burda" dedi sert bir şekilde.
"Ben Serenay' ı merak ettim"
"Nasil o " diye tekrar konuştum.
"Bilmiyorum" ses tonu çok kötü ve ümitsizdi. Ayakta duracak hali yoktu. Çok kötü gözüküyordu.
" çok kötü gözüküyorsunuz isterseniz şurada biraz oturalım"
" olmaz benim kızımla ilgilenmem lazım" tam gidecekken başı döndü bende oradaki koltukların birine getirdim.
" burada oturalım biraz size de iyi gelecektir" dedim kafasını salladı. Birşeyler fısıldıyordu İçinden dualar ettiğine emindim. Konuşup konuşmamak arasında gidip gelirken dilinden cıkıverdi sözler.
" Serenay' ın hastalığı ne " dedim. Sonra kendime küfür ettim bunun yerimiydi şimdi sonra sorsaydın ya be adam. Neyse sorduk artık. Adnan Bey sorunun ardından duraksadı bana uzun uzun baktı.
" kalp hastası " dedi yutkundu ve konuşmaya devam etti
" kızımda kap yetmezliği var. Önceleri kalp ritim bozukluğu olarak başladı. Daha sonra böyle oldu. Doktorlar yeni bir kalp bulunmazsa öleceğini söylüyor"
Gözleri dolmuştu yine ne acı bir durumdu.
" belki yeni bir kalp bulunur ve kızınız yaşar "
" bu imkânsız gibi birşey yıllardır bekliyoruz yok. Benimki uysa kendi kalbimi çıkarıp vericem ama uymuyo nalet olsun "
sinirli bir şekilde yerinden kalktı.
" benim kızımın yanına gitmem lazim. "
" bende gelebilir miyim" diye sordum. Kafasını salladı. Bende peşinden yürüdüm. Odanın önüne geldiğimizde Serenay' ın annesi olduğunu düşündüğüm kadın bana tip tıp bakıyordu. Gözlerini devirip Adnan Beye döndü
" bu o çocuk mu "
" evet " dedi Adnan Bey
" ne işi var bunun burda ha söylesene kızımı sattığın yetmedi birde ağzımızın dibine kadar sokuyosun "
" Zuhal sus lütfen bunu ne yeri ne zamanı "
" neyin zamanı ha söylesene kızımız ölümle savaşıyor" diye bağırdı. Kadının söyledikleri hiç hoşuma gitmemişti. Bunun altinda kalmamalıydım. Konuşma mi engelleyen doktorlarlar olmuştu.
" kızım nasıl " diye sordu hemen kadın.
" kızınız iyi merak edilecek bir durum yok. Her zamanki nöbetlerinden biri. Yanliz bundan sonra daha dikkatli olun " dedi ve gitti doktor. Biraz önce tartışan çift şimdi sarılıyolardı. Benimde tüm kızgınlığım gitmişti. Adnan bey bana döndü
" sen gidebilirsin delikanlı duyduğun gibi Serenay iyi "
bende basımı salladım. Adnan bey ve Zuhal hanım odaya girdi. Ama ben gitmek istemiyordum. En azindan onu görüp öyle gitmek istiyordum. Gizlice odayı gözetleyip en uygun zamanı bulup odaya girecektim. Uzun bir bekleyişin ardından nihayet ikisi de çıkmıştı. Bende hemen odaya girdim.
" ne çabuk geldiniz hemen " dedi Serenay henüz beni görmeden.
" hızlıyımdır " dedim gülümseyerek. Serenay şaşırdı beni görünce yerinden doğruldu.
" senin ne işin var burda " dedi gülümseyerek.
" seni merak ettim "
" iyiyim ben. Merak edilecek birşey yok keşke gelmeseydin "
" neden "
" beni böyle burda görmeni istemezdim. Buluşmayı da berbat ettim özü.. " elimi ağzına götürüp susturdum onu.
" şist sakın özür dileme. Senin suçun değil. Şimdi gelelim hastane konusuna unuttun mu biz ilk burda tanıştık yani seni ilk defa böyle görmüyorum "
" biliyorum ama "
" aması yok ayrıca buluşmamız berbat olmuş sayılmaz "
" nasıl sayılmaz baksana şu halimize" Ona yaklaşıp fısıltıyla konuşmaya başladım.
" şöyleki biraz sonra seni hastaneden çıkarıcam ve buluşmamıza kaldığımız yerden devam edicez "
" nasıl Delirdin mi sen bu imkansız "
" bende imkansız diye birşey yoktur güzelim " gülümsedim
" simdi bekle beni birazdan seni çıkarıcam burdan " deyip ayrıldım yanından. Adnan bey ile görüşüp bunu halletmem lazımdı izin verir mi orası meçhul ama ne yapip ne edip izin almaliydım. Ve beklenen adam Koridorun sonundaydi beni gördü ve yanıma geldi.
" sen gitmedin mi hala "
" gitmedim "
" niye "
" ben sizden izin alicaktim."
" ne için " dedi öyle bir soruyodu ki insan tırsmiyor değil hani
" ben Serenay'ı buradan cikarmak istiyorum. Burası ona iyi gelmiyor. Dışarı çıkarsa daha iyi olacaktır "
" buna sen mi karar veriyosun "
" hayır tabiki bakın bir anlaşma yaptık sizinle. Benim tek amacım Serenay' i mutlu etmek. Bunun içinde burdan çıkması gerekiyor. Bana güvenin. " dedim Adnan bey uzun bakışlarından birini atti yine bana.
" peki çıkar bakalım yalniz nereye giderseniz benim haberim olacak. Anlaşıldı mı ? "
" anlaşıldı tabiki siz hiç merak etmeyin "
" kızıma iyi bak "
" şüpheniz olmasın " deyip yanından ayrıldım. Başarmıştım. Nihayetinde koskaca Hilmicem İntepe 'ydim. Nedenini bilmiyordum ama insanların üzerinde ikna edici bir kabiliyetim vardı ve bu çok güzel bir yetenekti.