Bazen sabahlara kadar uyku tutmamasına, beklemedik bir şeyle karşılaşınca aniden küfür etmesine, dakikalarca suyun altında kalabilmesine, göz kırpışına, yorgunluğuna, sanatsal çalışan beynine, aniden sorduğun matematik soruları karşısındaki o afallamış bakışına, yalnızlık hissini yüreğinden koparıp atan o öpüşüne, en çok da sıradanlığına vuruldum.
O kadar sıradan ki, bu onu o kadar güzel bir şeye dönüştürmüş ki. Ben sıradan bir insana vuruldum. Hepimiz gibi yaşayan, sıkılan, mutsuz olan ama mutlu etmek için uğraşan bir insana. Ben olabildiğine sıradan birine taktım kafayı, mükemmel aşırı yakışıklı olan birine değil ilk defa. O kadar güzel saçları var ki, herhangi bir berberde ucuza kesilmiş. O kadar güzel giyiniyor ki beş metrede bir bulabileceğiniz dükkanlardan. O kadar güzel kokuyor ki, parasını verirken ruhunuzu sızlatmayan parfümlerden. O kadar güzel dudakları var ki kalabalık bir mekanda aynısından görebileceğiniz. O kadar güzel gözleri var ki 45 kişilik sınıfın 35'inde olan o kahverengi renkte. O kadar komik ki en az üç arkadaşınızla birebir aynı seviyededir. O kadar güzel yatkın ki sevmeye, acı çeken her erkek gibi. Öyle güzel sıradan ki, dışarıya çıkarken çöp attırasım geliyor. Telefon açıp nerede olduğunu sormadan ekmek al gel diyesim geliyor. O kadar sıradan ki eve girdiğinde "geldin mi?" diye sorabilmek istiyorum. Hangi operatörün daha ucuz olduğunu konuşmak istiyorum.
O kadar sıradan ki benim olsun, beraber sıkıcı olalım istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Hikayeler Yasıyorum
Chick-LitO kadar sıcak ki, nasıl yazıyorum hiçbir fikrim yok. Bugün hiç konuşmadığım kadar konuştum. Hâlâ daha neyin yazma derdi bu bilmiyorum. Dünyanın en sıcak günü olmasına rağmen bence hayat tam şu an durmalı. Çünkü o kadar halsizim ki yeniden insanlarla...
