Multimedia Masal.
Ben şaşkınca Mirza'yi izlerken posetleri tezgaha bıraktı.
- Hadi bakalım Masal Hanım kahvaltı hazırlayacağız. Menemeni ben yaparım sende biraz patates kızart.
Birsey söylememe izin vermeden menemeni yapmaya koyuldu bende patatesleri kızartmak için hazırlıklara başladım. Birkaç dakika sonra kahvaltı sofrası hazırdı. Beraber kahvaltı yaptık. Hep annemle kahvaltı hazırlamayı istemisimdir. Birkaç şey yapmayı öğrenmiştim o da Mirza'ya kısmetmis.
- Burcu'dan ders notlarını aldım. Bu arada bir haftalığına okul kamp düzenliyor. Sende gelirsin diye düşündüm ve ikimizin adını da yazdırdım.
- Ama Mirza ben gelemem. Biliyorsun çalışıyorum.
- Ben izin alırım senin için.
- Hayır böyle bişey istemiyorum.
- Tamam.
Kahvaltı bitene kadar Mirza masada yüzü asık oturdu. Bir daha konuşmadık. Bulaşıklari hallettikten sonra ben çıkıyorum dedi ve gitti. Saat sabahın sekizi olunca kafeyi açtım. Ayşe Teyze gelince de ona bıraktım. Söylesem mi söylemesemmi diye içim içimi yerken Ayşe Teyze yanıma geldi.
- Hayırdır kızım bugün sende bir işler var neyin var?
- Şey Ayşe Teyze aslına bakarsan okul bir haftalığına kamp düzenliyor ve arkadaş benim ismimi de yazdirmis gitmesem ayıp olacak. Eğer sende izin...
Lafımı keserek devam etti Ayşe Teyze;
-Kızım izin istiyorsun birde tabiki git gezmek seninde hakkın. Bu genç yaşında kaldın buralarda. Ben buraları idare ederim.
Ayşe Teyzenin yanaklarina öpücük kondurarak teşekkür ettim. Hazırlanıp okula doğru yürümeye başladım. Burcuyla karşılaştık.
-Canım hasta olmuşsun bende Nil'le geziyordum yanına gelemedim kusura bakma.
Birde üzgünmüs gibi yapıp sarıldı. Bu kadardı işte ölsem kimsenin umrunda olmazdı. Yine gözlerim doldu.
-Neyse Burcu benim derse girmem lazım gelmiyormusun?
- aaaa bak Nil geldi. Bugün derse girmicez gezicez. Dur sizi tanıştırayım. Nil bu Masal, Masal bu da Nil.
- Memnun oldum Nil.
- Bende Masal. Sende bizimle gelmek ister misin?
-Hayır teşekkür ederim. Size iyi eğlenceler.
Hızlı adımlarla yanlarından uzaklaştım. Gözlerim hala dolu doluydu ama aglamayacaktim. Tam koridoru dönmüştüm ki birisiyle çarpıştım.
- Masal ? Bu ne hâl ?
- Birsey yok Mirza çekilir misin sınıfa gidicem.
- Hayır anlatmadan gitmek yok.
- Anlatacak birsey yok sadece birkaç gündür tanışıyoruz samimi değiliz.Bunu nasıl söyledim bilmiyorum aslında düşüncelerim kesinlikle böyle değildi. Sadece sinirliydim herkese. Mirza'nin bir suçu yoktu.
- Ben öyle demek istemedim Özür dilerim Mirza.
-Açıklama yapmana gerek yok haklısın. dedi ve gitti.Birisini daha böylelikle kaybetmiş oldum. Nasıl böyle birşey yaptım bilmiyorum. Sinirimi nasıl ondan çıkardım hiç bir fikrim yok. Tek bildiğim hayatıma giren tek değerli insanı da kaybetmiş olmam. Hemen lavaboya koştum. Ilk defa boştu. Ağlamaya başladım. Neden hersey bu kadar kötü olmak zorundaydi ki?
Biraz sonra ordan çıkıp derse girdim. Ders anlatıyordu anlatmasina da ben aklımı veremiyordum. Üstelik başım çok ağrıyordu. Ders bitince tuttugum notları sonra okurum diye cantama attım. Okuldan çıkıyordum ki yağmur yağmaya başladı. Kasım ayında olunca yağmurlar da çok yağıyordu. O arada Mirza'yi gördüm. Yanındaki kızla birseyler konusuyorlardi. Kızı birkaç defa görmüştüm ama tanımıyordum. Yanına gidecektim ama ayaklarım geri durdu. Kız elini tuttu. Demek sevgilisi vardı Mirza'nin. Neden bilmiyorum ama içimden birseyler koptu. Yürümeye başladım yol boyu yağmurda islanarak. Yol kenarlarında birikmiş sulara bakıyordum. Düşüncelerim gibiydiler. Milyonlarca damladan meydana gelen bir su birikintisi. Aynı kalabalık düşüncelerim gibi. Sahile gittim. Çok soğuktu. Öylece izledim denizi. Kimsecikler yoktu. Ağladım. O kadar çok ağladım ki kirpiklerim yosun tutsun istedim. O kadar çok ağladım ki bir daha gözyaşım akmasın istedim. Biraz deniz ve açık hava iyi gelmişti. Arkami döndüğümde Mirza'yi gördüm bana bakıyordu. Bişey demedim pastaneye doğru yürümeye başladım. Arkamdan geliyordu. Adımlarımı hızlandırdım suan onunla konuşmak istemiyordum. Neden bilmiyorum. Pastaneye ulaşmıştım. İçeri girdim. Üstümü değiştirdim. Depresyon hirkami giydim. Sıcak çikolata yapmaya başladım. Mirza neredeydi bilmiyorum. En son arkami döndüğümde orda yoktu. Sıcak çikolatamı elime aldım. Kafe kapalı olduğu için masalardan birine oturdum sadece camdan yansıyan ışık vardı. Karanlıktı. Ayşe Teyze memleketinden dün dönmüştü. Bugün de yapacak işleri olduğu için kafeyi kapatmıştır büyük ihtimalle. Birden Mirza'yi düşünürken buldum kendimi. Daha önce kimseyle böyle yakın olmamıştım. Mirza ben ne yasarsam yasayayim yanımda olmayı seçmişti. Beni hiç küçük görmemisti. Tuhaftı işte. Onun yanindayken acılarını unutuyordu insan. Nefesimi dışarı verdim. "Ve siz bayım, bütün acılarımın can bulmuş hali gibisiniz." Tekrar devam ettim. "Bir insan bir insanı daha ne kadar nasıl sevebilir? Bir kalp daha nasıl çarpar böylesine."Bu bölüm biraz kısa oldu. Bir dahaki bölümde telafi edeceğim. Kitap hakkında yorumlarınız neler ? :)
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbahar Yaprakları
Подростковая литература"Şimdi fırtınada savrulan bir yaprağım. Ne yönüm belli ne de varacağım yer. Bazen bir denizin üstünde ordan oraya sürüklenirken, bazen takılıp kalıyorum bir ağacın dallarına. Duygular da yapraklar gibidir mesela. Bazen hiç düşünmeden esersin kalbini...