◀4▶

60 32 1
                                    

Düşüncelerim arasında uyuyakalmışım. Sabah olunca yanımda getirdiğim tuvale resim yaptım. Pek güzel olmasa bile idare ederdi.
- Masal resmin çok güzel olmuş.
Gelen Eylül ve Nisa'ydı.
- Teşekkür ederim Eylül.
- Dönünce alışverişe çıkalım mı diyecektik ondan geldik.
- Olur tabi çıkalım.
- Tamam o zaman sen resmine devam et bizde hocanın verdiği görevleri yapalım.
- Tamam canım.
Gerçekten de çok iyi kızlardı. Biraz daha resmime devam ettim. Sonra şiir yazmaya başladım. Çok sessiz sakin bir yerde olunca şiir yazasım geliyordu hep.

Daha ne kadar bastırabilirim içimdeki çığlıkları,
Konuşaam ayrı dert sussam ayrı,
Aslında ne zengin olmak isterim ne de güzel,
Doğduğum gibi bıraksa hayat bana yeter.

Henüz aşk için yanmamısken kalbim,
Ihanetleri görmemişken gözlerim,
Duymamışken kulaklarım öldürülen çocukları,
Öyle masum bıraksa hayat bana yeter.

Hafızam da hüzünlü anılar kalmadan,
Kadına yapılan şiddet içimi yakmadan,
Sigara dumanları ciğerimi almadan,
Henüz bebek kalsam, ah ne güzel.

Evler yeşilliği göstermeyene kadar,
Gökyüzünde bile mavi kalmayana kadar,
Bu dünyayı kirleten insanlar var,
Henüz kirlenmeden kalsam, ah ne güzel.

Aslında şiir biraz dünya hayatının pislikleriyle ilgiliydi. Tuhaf derecede sevmiştim siirimi. Siyah yaprakları olan defterimin arasına kurumuş bir sonbahar yaprağı koydum. Defterimi kapattım ve biraz çevrede gezintiye çıktım. Çok güzel çiçeklerin olduğu bir yere geldim. O kadar güzel kokuyorlardi ki. Fazlaca huzurluydu.
Bu aylarda nasıl solmadılar merak etmiştim doğrusu.
-Masal gözlerini kapatır mısın?
-Mirza ne işin var burda?
- Gözlerini kapat demiştim.
Gözlerimi kapattım bu sözünden sonra.
-Şimdi acabilirsin.
- Bu çiçekleri nerden buldun çok güzel. Burdaki ciceklerden değil. Teşekkür ederim.
- Bak şu ağacın az ilerisinde bir bahçe var ordan topladım sana. Dönerken de seni görünce vereyim dedim.

Tebessüm ettim.
- Senin ne işin var burda Masal?
- Resim yapıp şiir falan yazdım.
- Resmine bakabilir miyim?
- Tabi.
Deyip gösterdim ve cok beğendi. Sonra yürüyerek kamp alanına döndük. Dün hakkında hiç konuşmadık. Acaba birseyler hissediyor olabilirmiydi diye düşünmeden edemiyordum. Herkes yemek yemeye başladı bu son gecemizdi ben yemek istemedim ve çadıra girdim. Birazdan elinde sandviç ve meyve suyuyla Mirza geldi.
- Hadi bakalım yemek yememezlik yok.
-Aç değilim.
- Yine de yemelisin.
Diyerek sandviç ve meyve suyunu elime verdi beraber yedik. Sonra Mirza gitti bende uyudum.

Sabah olunca hemen hazırladım. Otobüs gelince hemen en arkanin bir önüne oturdum. Yanıma da hiç tanımadığım bir çocuk oturdu. Kampta görmüştüm ama tanımamıştım.
-Merhaba ben Eymen.
- Bende Masal.
- memnun oldum.
- bende.
- Uzun süredir seni izliyorum tanışmak bugüne fırsat oldu.
- Beni niye izliyorsun?
- Fazla güzelsin.
- Yanımdan kalkar mısınız?
- Bir düşünelim sanırım hayır.
- O zaman ben kalkarim dedim ve ayağa kalktım ama cam kenarında olduğum için gecememistim ve bilegimi tutmuştu.
- Gidebileceğini söylemedim.
- Bende izin istemedim.
- Istesen de vermicem zaten.

O arada Mirza geldi.
Mirza: Bir sorun mu var?
Masal: Hayır
Eymen: Evet sanane?
Mirza: Masal kalk şurda oturucaz.
Masal: Tamam.
Eymen: gitmene izin verdiğimi sanmıyorum.
Mirza: O da izin istemedi zaten. Şimdi çekil şuradan diyerek çocuğun yakasından tutup itikledi. Herkes bu tarafa dönmüştü.
Masal: Dur yapma Mirza.
Birkaç yumruk daha atınca hocalar Mirza'yi uzaklaştırdı.
Eymen'de seninle sonra görüşürüz diyerek ön tarafa gitti.
Mirza: iyimisin o çocuk kimdi?
Masal: tanımıyorum geldi ve tanışmak istediğini söyledi. Gitmek isteyince de izin vermedi.
Yol boyu sessizlik oldu. Pastaneye gelince Ayşe Teyze'yi gördüm çok halsiz görünüyordu. Koşarak yanına gidip sarıldım.
-Bensizlik sana yaramamis Ayşe sultan.
- Deli kız seni ne kadar da çok özledim.
- Bende seni sultanım diyip yanagından makas aldım. Anlat bakalım neyin var Ayşe Teyze?
- Eşim yabancı ülkeye gitti artık orda çalışacak. Beni de çağırdı bir ev tutmuş. Burayı da kapatmam gerekiyor en geç bir ay içinde.

Sonbahar YapraklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin