◀1▶

257 51 27
                                    


Yalnız kalmaktan nefret ederdim. Aynı zamanda da bağlılıkla severdim yalnızlığı. Yalanı sevmezdim ama hep hayatımda yeri vardı. Ağlamaktan da nefret ederdim, bana yeterince ölü olmadığımı hatırlatırdı. Gökyüzüne bakıp kendimi özgür hissetmeyi severdim ama hiç bir zaman öyle olmadığımı bilmek bir hayli yorardı beni. Normal bir kızdım aslında ama ailemin yokluğu hep beni garip bir kız olarak gösterirdi. Çocuk Esirgeme yurdundan ayrılıp, üniversiteye başlayalı birkaç ay olmuştu. Okulun hemen karşısında bir pastanede çalışıyor ve orada bulunan gizli bölümdeki odasında kalıyordum. Gündüzleri işimi yapıp okula gidiyordum. Akşamları şiir yazıp yalnızlığıma kızıyordum. Benim adım Masaldı güçlü bir kızdım ben. Pastane 'ye bana acıyıp alan Ayşe Teyze sayesinde suan daha normal bir hayatım vardı. Ayşe Teyze'nin kızı yangında öleli çok uzun zaman olmuş beni de kızı yerine koymuştu. Bir kaç defa evimde kalabilirsin dese de ben arada sırada gidip gelmek dışında rahatsızlık vermemiştim. Bugün okuldan bir yarışmaya katılmıştım. Anneyle ilgili bir şiir yarışması. Kazanana ise büyük bir para ödülü vardı. Ev tutup içine birkaç eşya alabileceğim kadar. Burcu'yla birlikte kaydımızı yaptırdık. Hemen pastaneye gidip işlerin başına geçtim. Bugün bir hayli kırgınlık vardı üzerimde. Akşam olmasını da iple çekiyordum. Şiir yazıp anlatamadıklarımı mısralara dizmek istiyordum. Annemi anlatmak istiyordum. Annemi ve babamı kazada kaybedeli çok olmuştu sadece iki yaşındaydım. Hiç bir akrabam beni yanına almamış ve yurda vermişti. Ah ne akraba ama.

Pastaneyi kapatıp odama gittim. Başladım kalemimi konuşturmaya, ağlattım yine kağıtları.
Kabuslardan anne diye uyandığım her gece yanımda olmalıydın,
Senin için ettiğim duaları duymalıydın,
Elimden tutmalıydın okula giderken.
Ağladığımda göz yaşlarımı sen silmeliydin.
Düştüğümde sen kaldırmalıydın anne,
Şimdi yorgun düştü bedenim kendimi toparlamaya çalışmaktan,
içimde kabuk bağlamayan yara var,
Senin hayalini kurduğum her gece bir kez daha Kanar.
Sensiz olduğum her gün daha derin açılır yaralar.
Bizi ayıran bu dünyaya nasıl küsmem ben şimdi anne ?

Şiirim bitmişti ama bende bitmiştim. İcimde anlatmak istediğim daha çok şey vardı ama birkaç mısrayla zaten şiirden anlayanın halimden anlayacağı türden şeyler yazmıştım. Birkaç damla gözyaşı döküldü gözümden geçmişe aslında hiç geçmemiş olan geçmişe. Annemler bir arkadaşlarının düğününe giderken beni de komşuya bırakmış. Öldüğü haberi gelince akrabalarıma haber verilmiş ama beni kimse istememiş. Bende bir fotoğrafı bile yok ailemin. Bilgileri de yurt Müdüründen almıştım. Sağolsun çok iyi kadındı.
Ve gözyaşlarım geceye bir örtü gibi indi uyudum yine.
Sabah olunca ilk isim okula gidip yazdığım şiiri teslim etmek oldu. Hemen ardından Burcu'yla beraber derslere girdik. Bu hafta sonu Burcu'nun doğum gününü kutlayacaktık bizim pastanede. Burcu ve ben çok farklıydık. Mesela o esmerdi yeşil gözlüydü ben kumral mavi gözlü. Ben şiir yazıp sahile giderek huzur bulurdum. Burcu da film izleyerek. Ben ani tepkiler verirdim o daha çok sakin davranırdı. Genel olarak iyi bir arkadaştı. Mutlu bir ailesi vardı. Farklıydık işte ben yalnızdım. Edebiyat öğretmenliği bölümünde kayıt yaptırırken tanışmıştık ama çok samimi olduk kısa sürede. Ders bitince çıktık. Burcu'da benimle pastaneye gelip bana yardım etti. Bugün müşteriler de fazla olmayınca Pastaneyi erken kapattık. Yine gece oldu ve yine hüzün çöktü üzerime. Tırmanıyordu içimdeki karanlık, gökyüzüne geceleri. Yalnız olduğumu bilmek kimi zaman huzurlu hissettirse de acı veriyordu. Garip bir kızdım ben sessiz ama hırçın. Kim bilir annem nasıldı? Ben bunu düşünedurdum uyurken.

Bugün ders olmadığı için okula gitmedim. Pastanedeki işleri hallettim ve süslemeleri yaptım. Kocaman çikolatalı pastayı görünce Burcu ne mutlu olacaktı kim bilir. Hemen odama gidip elbisemi giyip, saçlarıma fön çektim. Her şey bitmişti ve çağrılanlar bir bir gelmeye başlamıştı. En sonunda kapı da Burcu görünmüştü. Herkes kenara çekilip o meşhur lafı söylemeye başladı; iyiki doğdun Burcu. Benim hiç doğum günüm kutlanmamıştı. Hoş kutlansaydı bile iyiki doğdun lafı cidden saçmalık olurdu. Mumlar üflendi hediyeler verildi herkes evine dağıldı. Burcuyla hediyeleri açtık. Hepsi birbirinden güzeldi bende güzel bir elbise almıştım çok beğendi. Burcu da evine gidince bende kendimi uykuya teslim ettim.

Sonbahar YapraklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin