👑🐥👑🐥👑🐥👑Gözlerime işkence eden parlaklığın güneşten geldiğini anlayana kadar beynim eror veriyordu. Elimin tersiyle gözlerimi ovuşturup güne "aydın" dedim. (Tamam çok iğrençti amk assfghjkl XD ) güzel bir tavana bakıp yumuşacık bir yatakta olduğum için kalkmak istemiyordum. Gözlerimi tekrar kapattım.
Hasss.. "Yumuşacık yatak ve güzel tavan mı?" gözlerim faltaşı olarak açıldığında yataktan fırladım. Ayakta öylece odayı inceliyordum. Elimi başıma götürüp bir elimi de belime koydum. Burası neresiydi? Neredeydim. Yine hatırlamıyorum hiçbir şeyi. Tanrı aşkına bu ne böyle.
"Kaçırıldım!" işte şimdi faka basmıştım. Nerdeyim bu oda ne. Tanrım yardım et. Kocaman bir yatak, kocaman bir oda kocaman bir dolap, kocaman bir çalışma masası, kocaman bir aynalı masa, kocaman bir koltuk, kocaman bir ayna, kocaman iki kapı. Ha? Kapı!İki kapı var. Kesin kilitlemişlerdir kaçırıldım sonuçta değil mi? Ama elimi neden bağlamamışlar. Belkide kaçırılmadım. Dünü hatırlamak zorundayım. Panik halimin geçmesi gerekiyor. Ama lanet olsun başaramıyorum.
Odada ilerleyip yavaşça bir kapının kolunu çevirdiğimde karşıma kocaman bir banyo çıktı. En azından yüzümü yıkayayım diye lavaboyu açtım akan suyla yüzümü yıkayıp aynaya bir defa bakmamla küçük bir çığlık atmam bir oldu. Felaket görünüyordum. Gözlerim şişmişti, saçlarım dağılmıştı ve kötü görünüyordum. Saçlarımı açıp iki dakikada mısır örgüsü yaptım ve omzumdan aşağı sarkıttım. Kaçırılmış birine göre fazla iyi görünüyordum artık. Her neyse. Banyodan çıkıp diğer kapıya yol aldım. Beyaz bir kapıydı bu da. Ama bu seferkinin banyo olmadığını biliyordum. Ölü gibi bir yavaşlıkla kolu çevirdiğimde kapı açılınca inanamadım. Ama bu bir tuzak olabilirdi.
Yavaş adımlarla ilerledim. Ve yine kocaman saray genişliğinde yuvarlak düz bir alana şahit oldum. Ortasından da aşağıya inen kocaman bir merdiven vardı. Yuvarlaklığın etrafında ara sıra kapılar vardı. Parmak uçlarımda yürürken bu kocaman alana dekor olsun diye konulan meymenetsiz vazonun meymenetsiz sehpasına çarptım. Refleks olarak dizimin acısını boşvererek vazoyu havada kaptım. Ama sehpanın yere düşerken bıraktığı gürültüye engel olamamıştım. Vazoyu yere bıraktıktan sonra "Lanet olsun!" diyerek elimi dizime bastırdım ve bir süre olduğum yerde zıpladım. Yaptığımı düzelttikten sonra farkettim ki kimse gürültüye gelmemişti. Yalnız mıydım? Biraz yürüyüp merdivenin başından aşağıyı dinlemeye çalıştım. Tabak çanak sesleri geliyordu. Yalnız değildim. "Elbette yalnız değilsin, aptal Angela. Sen kaçırıldın!"-Vee Harry'nin ağzından :Pp
Çalışma odamda dosyalarla meşgulken dışarıdan gelen bir sesle tüm dikkatim dağılmıştı. Hangi sik kafalının ses çıkardığını öğrenmek için yerimden kalkıp kapıyı açtım. Ortada duran ve ordan oraya zıplayan Angela'yı görünce ne yaptığını merak ettim ve kapıyı az aralıkla açarak izlemeye başladım. Dizini tutuyordu ve sehpa yerdeydi. Dizini çarpmıştı. içimin aşina olmadığı bir şey yaparak içimden sırıttım. "Sakar." dedim sessizce. Sehpayı düzelttikten sonra merdivenin başında bir süre eğilip durdu. Sonrasında sesini duydum.
"Elbette yalnız değilsin, aptal Angela. Sen kaçırıldın!"
Kaçırılmak kelimesiyle ne diyor diye düşündüm sonrasında bilmediği bir yerde uyanmanın verdiği şoktan olacağını düşünerek keyifle izlemeye başladım. Bir süre daha durup yalın küçük ayaklarını basamaklara bastırıp yavaş yavaş inmeye başladı. Merdiven başına gelip onu yukardan izlemeye başladım. Sağa dola bakıp ajan misali ilerliyordu. Sola dönüp mutfağa doğru yürümeye başladı. Bende peşinden aşağı indim. Artık arkasındaydım ama beni görmüyordu.-Angela'nın anlatımından devam..
Kalbim küt küt atıyordu. Mutfak olduğunu tahmin ettiğim yerden ses gelmiyordu. Adımımı atmamla beraber karşımda beyaz siyah önlüklü hafif kilolu bir bayanı görmem ve tabiki çığlığı basmam bir oldu. Tam arkamı dönüp kaçacağımı sandığım o sırada ise karşımda bir adam gördüm. Bu gözleri tanıyordum ama fazla paniklemiştim, düşünemiyordum. Çığlığı basıp gözlerimi kapattım ve olduğum yerde kalakaldım.
"Sakin ol. Angela. Sakin ol. Benim."
sesi tanıyordum ama gözlerim kapalıydı.
"Gözlerini aç. Angela, ben Harry Styles. Gözlerini aç."
gözlerimi açtığımda muhteşemin oluşum evrelerini tamamlayan zümrütleriyle buluştum. Beynimde olaylar fır fır dönmeye başlamıştı. Dün geceyi yeni yeni hatırlıyordum. Kollarımı beline sarıp yanağımı sert göğsüne yasladım. "Aman Tanrım, Bay Styles. Özür dilerim. B-ben hatırlamıyordum. Yani her şey çok büyük ve.. ve bazen hatırlamakta güçlük çekiyorum. Çok özür dilerim Bay Styles." beynim şuan bu söylediklerimin hiçbirini düşünmüyor. Sanmayın ki duygu sömürüsü yapıyorum. Dilimde ne varsa onlar çıkıyor. Yani küfür bile etsem benden değil, dilimden.
Bay Styles'ın bana sarılmadığını fark ettiğimde bu yaptığımın rahatsız bir davranış olduğunu düşünerek geri çekildim.
Yüzünde afallamış bir ifade vardı arkama dönüp iki kişiyi gördüm onlarda ağızları bir karış açık bakıyorlardı. Noldu ya? halimdeyken "Bir şey mi oldu?" dedim. İki kişi hemen geri çekilip gitti. "Bunu kastetmemiştim. Yani.." dedim ama Bay Styles konuşmaya başladı.
"Onları boşver, bazen nerede durmaları gerektiğini unutuyorlar."
arkasını sönüp kanepelerden birine yerleşti. Ben halen ayakta dikiliyordum.
"Buraya gel."
sesine uyup yanına gittim ve oturdum. Bir ayağını dizine atıp konuşmaya başladı.
Özet geçiyorum. Dün gece olanları anlattım. Sandra'nın yaptığını, telefon maceramı, Ama tabiki ağladığımı anlatmadım. kaçırıldığımı zannetmemi filan anlattım. Birde paniklediğimde bazı şeyleri unutmamı anlattım. Şimdi her şey açığa çıkmıştı.
Bay Styles'la otururken bir süre sessizlik oldu. Parmaklarımla oynayıp susuyordum. Bir an gözümü Bay Styles'a değdirdiğimde onunda gözlerinin beni izlediğini öğrenince gerildim. O çok.. çok farklı bakıyordu ve ben bunu kaldırabileceğimi bilmiyordum. Yani daha fazla nasıl kıpırdanmadan bakabilirdim bilmiyorum. Gözlerini kısıp ince dudaklarının üzerinde dilini gezdirdi ve benim gözümde hemen dudaklarına kaydı. Ağzını aralayıp konuşmaya başladığında yine dudaklarına bakıyordum. Çok güzeldiler. Kırmızıya çalan pembe tonun bu kadar ait olması ne kadar mantıklıydı. Sonuçta bir dudak ama öyle olmuyordu işte.
"Angela? Sen beni dinliyor musun?"
sesiyle düşüncelerimi kenara itmek zorunda kaldım. Gözlerine bakıp "Efendim bir şey mi dediniz." dedim.
"Kahvaltı yapman gerekiyor. Senin için bir çok şey hazırlamışlardır. Az önce gördüğün kişiler evin çalışanları istediğin bir şey olursa söyle, yapsınlar. Ayrıca odanda bir banyo var, o sana ait. Valizinde orada."Onaylayan bir sesle "Peki, teşekkürler Bay Styles. Ben kahvaltıdan önce duş almak istiyorum." dedim. Kafasını sallayarak "Tabi istediğini yap." dedi. Yanından ayrılıp merdivenleri tırmandım. Odaya çıkıp valizimi buldum ve iç çamaşır tişört ve dizimin bir karış altında biten kapri aldım elime ve banyoya girdim.
~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy and Daughter Day
Fanfiction+18 Kendimi şanslı mı yoksa şanssız mı görmeliyim bilmiyorum. Bay Styles iyi biri mi, kötü biri mi, hırlı mı hırsız mı. Hıh, bu komik oldu şimdi. Neyim var ki neyimi çalacak. O sırada Tanrı, Angela nın düşüncesine güldü. "Sen varsın Angela." ©Tüm...