3D-part5

19.2K 273 29
                                    

Sıcak duş iyi gelmişti üzerimi giyinip saçlarımı kuruttum ve odaya geçtim. Sarının kahveye çalan saçlarım kalçama kadar uzanıyordu. Zaten topluyorum diye uzun zamandır kestirmiyorum.

Yataktan kalkıp valizimdekileri dolaba yerleştirdim. Dolap çok büyüktü ve benim beş altı kıyafetim gölge yapıyor gibiydi. Kapı üç defa tıklatıldığında kapıyı açmak için yürüdüm. Kapıyı açınca Bay Styles afallamış bir şekilde yüzüme bakıyordu. "Kapıyı açamadığınız için mi vurdunuz? Buyrun lütfen." dedim. Tanrım ne tuhaf biri. İçeri adımlarını atıp koca yatağın yanında durdu. Elleri siyah pantolonunun cebindeydi. Soran gözlerle bakıp tekrar valizime eğildim. Soruma cevap vermeyecek gibiydi. Onun yerine ben atılıp konuşmaya başladım. "Bay Styles, bu evde mi yaşıyorsunuz? Burası çok büyük."
"Evet, ben burada yaşıyorum. Artık sende burada yaşıyorsun." dedi ifadesiz suratı değişmeyerek.
Gülümseyerek gözlerimi kaçırdım. "Peki bu oda?" dedim. Anlamadığını belli eden ifadesiyle beni tekrarladı "Peki bu oda?"
"Ben burada mı kalacağım."
gözlerini çevirip bıkkınca konuştu "Eğer beğenmediysen ya da küçük diyorsan başka bir odayı seçebilirsin. Ya da dekor filan." dediği üzerine atıldım.
"Hayır Bay Styles. Saçmalamayın öyle demedim. Burası gerçekten çok büyük. Bu yatak, dolap, kanepe bile benden beş kişiyi yatırabilecek büyüklükte. Hem banyo da var. Oda mükemmel." sırıtarak odaya bakıp tekrar ona baktım. Ne düşündüğünü merak ediyordum. Şaşırmış gibiydi ama kızgın bir hali de vardı.
"Tamam o zaman sorun yok." cebinden bir telefon çıkarıp devam etti "bu senin telefonun. Rehberinde kayıtlıyım. Şoförünün ve şirketin numarası da var. Bir şey olursa arayabilirsin. Ve bu da kartın, limitiz. Bugün alışverişe çık ve beğendiğin ne varsa al." bana doğru adımlayarak önümde durdu. İtirazı basmaya başladım. "Ama. Hayır efendim. Buna hiç gerek yo-" sözümü kesti. "Neyin gerekli olup neyin gereksiz olduğuna ben karar veriririm Angela." aramızdaki mesafe azalıyordu. Bir karışlık yer kaldığında tekrar konuşmaya başladı. Vücudunun sıcaklığını hissedebiliyordum. Yüzüne baktığımda gözlerine bakamadığımdan dudaklarına bakıyordum. Bedenimden tüm kanın çekildiğine yemin edebilirdim. Donup kalmıştım. "Unutmadan, uyarayım. Bir daha benim için saçma kelimeler kullanma Angela. Bu kötü sonuçlar doğurur." nefesi yüzümü delip geçiyordu. Sesi gittikçe volümünü azaltıyordu ve son cümleyi fısıldayarak söylemişti. Fısıldarken bile sesinde öfke vardı. "Anladın mı?" dediğnde kafamı salladım. "Anladın mı?" diye sertçe sorunca hafif bir sıçrama geçirdim. Kafamı sallayarak "E-evet. Evet, Anladım Bay Styles." dedim. Gözlerini her an üzerimde hissedebiliyorken ben yere bakıyordum. Sanırım ondan korkmalıyım. Nasıl biri olduğunu bilmiyorum. Elinin birini yavaşça kaldırıp saçımın küçük bir tutamını kulağımın arkasına doğru taradı. "Güzel." dedi.

Bay Styles odadan çıktığı anda beni rezil etmeyip ayakta tutan bacaklarımı serbest bırakıp yere oturdum. O da neydi öyle. Sahi nasıl da heyecandan düşüp kalmamıştım. Çok farklı biri gibi geliyordu. Çok karışık biri. Ve kesinlikle öfkeli bir somurtkan.

Yerden kalkıp Bay Styles'ın yatağa bıraktığı telefonu ve kartı incelemeye başladım. "Vay canına. İphone6 plus mı? Daha pahalısını bulamamış mı yani. Aman Tanrım." yepyeniydi. Ah, ne diyorum ben de iyice salaklaştım. Böyle bir evde tek başına yaşayan adamdan ikinci el beklemek en saçma şey olurdu elbet.

~~~~~

Bir saat kadar odada dolanıp saçımı yandan tekli dağınık balıksırtı örüp boynumun yanından sarkıttım. Bol ördüğüm için doğal duruyordu ve bu hoşuma gidiyordu. Odadan yani odamdan çıkıp merdivenleri hızlıca indim. Kahvaltı yapmak için geç bir vakitti zaten canımda bir şey istemiyordu. Mutfağa girip içerdeki kadına gülümsedim. Beni görünce hemen toparlanıp elini önünde bağladı. Bir tuhaf oldum ve yüzüm asıldı arkamda Bay Styles mı var acaba diye bakma ihtiyacı duydum. Kimsecikler yoktu. Elimi uzatıp gülümsedim.
"Hey? Merhaba benim adım Angela. Ya sizinki?" elime uzaylıymışım gibi bakınca "Jennifer, efendim. Yemeğiniz hazır. Yani kahvaltınız hazır. İstediğiniz bir şey varsa hemen yaparım, efendim."
çok kötü olmuştum. Büyükanne olacak yaştaki kadın bana hizmet ediyordu.
"Şey, evet istediğim bir şey var." deyince hemen yüzüme baktı. "Benim adım Angela. Sen Ang diyebilirsin ya da kızım gibi. Yani efendim deme lütfen. Ve rahat olun ıssırmam." son kelimeyi komiklik olsun diye gülerek söylemiştim. Yüzünde tebessüm oluşunca bende dişlerimi ortaya sererek sırıttım. "Bence çok becerikli birine benziyorsun." dedim masaya bakıp çeşit çeşit yemeği görünce.

-Yazanın anlatımı..

Angela, çok iyi ve bir o kadar da saf bir kalbe sahipti.
Harry, siyah takımının ceketini de giyip kapıya yaklaşmıştı ki mutfaktan gelen sesleri işitip oraya yöneldi. Gördüğü manzara ona farklı şeyler hissettirmişti. Angela, Jennifer ve sonradan katılan Sophia ile güzel güzel sohbet ediyordu. Ve ona itaat etmek zorunda olan kölelermiş gibi davranmamalarını istediğini söylemişti. Biraz espiri biraz tebessüm ile sıcak kanlılığını ve yumuşak kalbini kilometrelerce öteden gösterebiliyordu Angela.
Harry, onu gizliden izlemekten hoşlanıyordu. Çünkü Angela, onun yanındayken kendisi olamıyordu bunu fark ediyordu Harry.
Ve Angela'ya bir kez daha bakıp şirkete gitmek üzere evden ayrıldı.

Daddy and Daughter DayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin